Obezite, günümüzün en yaygın ve ciddi halk sağlığı sorunlarından biridir ve dünya çapında milyonlarca insanı etkilemektedir. Bu küresel salgın, sadece estetik bir sorun olmaktan çok ötedir; kalp hastalığı, tip 2 diyabet, bazı kanser türleri, uyku apnesi ve eklem problemleri gibi birçok ciddi sağlık sorununa yol açmaktadır. İstatistikler, dünya genelinde kadın nüfusunun önemli bir bölümünün obezite ile mücadele ettiğini göstermektedir. Örneğin, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde yetişkin kadınların önemli bir yüzdesi obez veya aşırı kilolu kategorisinde yer almaktadır. Bu rakamlar, bölgeden bölgeye ve ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, genel olarak endişe verici bir yükseliş trendi göstermektedir. Bu durum, kadınların sağlıklarını ve yaşam kalitelerini ciddi şekilde tehdit etmekte, aynı zamanda sağlık sistemleri üzerinde de büyük bir mali yük oluşturmaktadır.
Kadınlarda obezitenin ortaya çıkışında birçok faktör rol oynamaktadır. Genetik yatkınlık, hormonal değişiklikler, özellikle menopoz döneminde yaşanan metabolik yavaşlama, hareketsiz yaşam tarzı, işlenmiş gıdalar ve şekerli içecekler ağırlıklı sağlıksız beslenme alışkanlıkları, stres ve uyku bozuklukları gibi faktörler, kadınların obezite riskini artırmaktadır. Ayrıca, toplumsal cinsiyet rolleri ve kültürel normlar da kadınların sağlıklı yaşam tarzlarını benimsemelerini engelleyebilmektedir. Örneğin, bazı kültürlerde kadınların ev işleri ve çocuk bakımı gibi sorumlulukları nedeniyle spor yapma veya sağlıklı yemek pişirme imkanlarının sınırlı olması, obezite riskini artırmaktadır. Bu nedenle, obezite ile mücadele etmek için kapsamlı ve çok yönlü bir yaklaşım gereklidir.
Bu çalışmada, kadınlarda obeziteye karşı alınması gereken tedbirler detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Obezitenin önlenmesi ve tedavisi için sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite, stres yönetimi ve davranış değişikliği teknikleri gibi çeşitli yaklaşımlar üzerinde durulacaktır. Ayrıca, obezite ile mücadelede sağlık profesyonellerinin, ailelerin ve toplumun rolü ve önemi tartışılacaktır. Hedefimiz, kadınların sağlığını korumak ve yaşam kalitelerini artırmak için etkili stratejiler ve çözümler sunarak, obezite ile mücadele konusunda farkındalığı artırmak ve bireylere destek olmaktır. Bu kapsamlı inceleme, kadınların obezite ile mücadele etme yolculuklarında rehberlik edecek, bilimsel kanıtlara dayalı bilgiler ve pratik öneriler sunmayı amaçlamaktadır. Sonuç olarak, obezitenin sadece bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir sorun olduğunu ve bu kapsamlı sorunla mücadele için çok yönlü bir yaklaşımın gerekliliğini vurgulamaktadır.
Obezitenin Nedenleri ve Riskleri
Kadınlarda obezite, aşırı vücut yağı birikimi sonucu ortaya çıkan karmaşık bir sağlık sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde milyonlarca kadın obeziteyle mücadele etmektedir. Bu durumun altında yatan birçok neden bulunmaktadır ve bunların anlaşılması, etkili önlemlerin alınması için kritik öneme sahiptir. Obezitenin nedenleri genetik faktörler, yaşam tarzı seçimleri ve hormonal değişiklikleri içeren karmaşık bir etkileşimin sonucudur.
Genetik faktörler, bir kadının obezite geliştirme riskini önemli ölçüde etkileyebilir. Aile öyküsünde obezite bulunan kadınların, obezite geliştirme olasılığı daha yüksektir. Genetik yatkınlık, vücut yağının depolanma şeklini, metabolizma hızını ve açlık-tokluk hislerini düzenleyen genleri etkileyerek obezite riskini artırabilir. Ancak, genetik faktörler tek başına obeziteyi açıklayamaz. Çevresel faktörler de önemli bir rol oynar.
Yaşam tarzı seçimleri, obezitenin en önemli nedenlerinden biridir. Dengesiz beslenme, özellikle işlenmiş gıdalar, şekerli içecekler ve yüksek yağlı yiyeceklerin aşırı tüketimi, kilo alımına ve obeziteye yol açabilir. Fiziksel aktivite eksikliği de önemli bir faktördür. Modern yaşam tarzı, hareketsizliği teşvik eden bir ortam yaratmıştır. Uzun süreli oturma, iş hayatında ve evde daha az hareket etme, kalori yakımını azaltarak kilo alımına katkıda bulunur. Ayrıca, uyku eksikliği de obezite riskini artıran bir faktördür. Uykusuzluk, metabolizmayı yavaşlatabilir ve açlık hormonlarının seviyelerini artırabilir.
Hormonal değişiklikler, özellikle kadınlarda obezite gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Menopoz döneminde östrojen hormonundaki düşüş, vücut yağının karın bölgesinde birikmesine neden olabilir. Bu durum, metabolik sendrom ve tip 2 diyabet gibi sağlık sorunlarının riskini artırır. Polikistik over sendromu (PKOS) gibi hormonal bozukluklar da obeziteye katkıda bulunabilir. PKOS, insülin direnci ve düzensiz adet döngülerine neden olur ve kilo alımına yol açabilir.
Obezitenin riskleri oldukça önemlidir. Obezite, kalp hastalıkları, tip 2 diyabet, inme, bazı kanser türleri, eklem ağrıları ve solunum sorunları gibi birçok ciddi sağlık sorununa yol açabilir. Ayrıca, obezite, ruh sağlığını da olumsuz etkileyerek depresyon ve kaygı riskini artırabilir. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) verilerine göre, obezite, erken ölüm riskini önemli ölçüde artırmaktadır.
Sonuç olarak, kadınlarda obezite, karmaşık ve çok faktörlü bir sorundur. Genetik yatkınlık, yaşam tarzı seçimleri ve hormonal değişiklikler, obezite gelişimi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Obezitenin önlenmesi ve tedavisi için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve yeterli uyku almak çok önemlidir. Obezite riskini taşıyan kadınlar, sağlık uzmanlarıyla görüşerek kişiselleştirilmiş bir önleme ve tedavi planı geliştirmelidirler.
Sağlıklı Beslenme Önerileri
Kadınlarda obezite, ciddi sağlık sorunlarına yol açan yaygın bir sorundur. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya genelinde kadınların önemli bir kısmı obezite ile mücadele etmektedir. Bu nedenle, obezite riskini azaltmak ve genel sağlığı iyileştirmek için sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmek son derece önemlidir. Sağlıklı beslenme, sadece kilo kontrolünden daha fazlasını kapsar; kalp sağlığı, diyabet riski, kemik sağlığı ve genel yaşam kalitesini de etkiler.
Dengeli bir diyet, her besin grubundan yeterli miktarda besin almayı içerir. Bu, meyve ve sebzelerin bolca tüketilmesini, tam tahılları tercih etmeyi, yağsız protein kaynaklarını (tavuk, balık, fasulye, mercimek) seçmeyi ve sağlıklı yağları (zeytinyağı, avokado, fındık) dahil etmeyi gerektirir. Günlük kalori alımınızı kontrol altında tutmak da önemlidir. Porsiyon kontrolü, aşırı yemek yeme riskini azaltır ve kilo yönetimini kolaylaştırır. Örneğin, bir porsiyon makarna yaklaşık 1 su bardağı olmalıdır. Fazla tüketilen şeker ve işlenmiş gıdalar, kilo alımına ve sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, bu tür gıdaların tüketimini sınırlandırmak önemlidir.
Meyve ve sebzeler, lif, vitamin ve mineraller açısından zengindir. Günlük beslenmenizin en az yarısının meyve ve sebzelerden oluşması hedeflenmelidir. Farklı renklerde meyve ve sebze tüketerek daha geniş bir vitamin ve mineral yelpazesi alabilirsiniz. Örneğin, koyu yeşil yapraklı sebzeler, A vitamini ve demir açısından zengindir, kırmızı biberler ise C vitamini bakımından oldukça yüksektir. Tam tahıllar, rafine tahıllara göre daha fazla lif içerir ve kan şekerini daha yavaş yükseltir. Bu da enerji seviyenizi dengelemeye ve kilo kontrolüne yardımcı olur. Tam buğday ekmeği, kahverengi pirinç ve yulaf ezmesi gibi tam tahıllı seçenekleri tercih edin.
Yağsız protein kaynakları, kas kütlesini korumak ve tokluk hissini artırmak için önemlidir. Kırmızı et tüketimini sınırlandırmak ve daha çok tavuk, balık, fasulye ve mercimek gibi protein kaynaklarına yönelmek kalp sağlığınız için faydalıdır. Sağlıklı yağlar, vücut fonksiyonları için gereklidir ancak aşırı tüketilmemelidir. Zeytinyağı, avokado, fındık ve ceviz gibi sağlıklı yağ kaynaklarını tercih edin. İşlenmiş gıdalarda, kızartmalarda ve paketlenmiş ürünlerde bulunan trans yağlardan uzak durun. Bol su içmek de metabolizmayı hızlandırır ve tokluk hissini artırır. Günlük en az 8 bardak su içmeyi hedefleyin.
Sonuç olarak, kadınlarda obeziteye karşı mücadelede sağlıklı beslenme çok önemli bir rol oynar. Dengeli bir diyet, porsiyon kontrolü, doğru besin seçimleri ve bol su tüketimi, hem kilo yönetiminde hem de genel sağlıkta büyük fark yaratır. Beslenme alışkanlıklarınızda değişiklik yapmadan önce bir diyetisyene danışmanız, kişiselleştirilmiş bir plan oluşturmanıza ve sağlığınız için en uygun yolu bulmanıza yardımcı olacaktır. Unutmayın ki, sağlıklı beslenme bir hedef değil, sürdürülebilir bir yaşam tarzıdır.
Düzenli Egzersiz ve Aktivite
Obezite, dünya genelinde hızla artan bir sağlık sorunu ve kadınlar bu sorundan özellikle etkileniyor. Düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite, kadınlarda obeziteyle mücadelede en etkili ve güvenli yöntemlerden biridir. Sadece kilo kontrolü sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kalp sağlığını iyileştirir, kan şekerini düzenler, kemik sağlığını destekler ve ruh halini iyileştirir. Düzenli egzersiz, vücuttaki yağ oranını azaltarak, insülin direncini düşürerek ve metabolizmayı hızlandırarak obezite riskini önemli ölçüde azaltır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yetişkinlerin haftada en az 150 dakika orta şiddette veya 75 dakika yüksek şiddette aerobik egzersiz yapmasını önermektedir. Bu egzersiz, haftanın farklı günlerine yayılmış şekilde gerçekleştirilebilir. Orta şiddette egzersiz örnekleri arasında hızlı yürüme, yüzme, bisiklet sürme ve dans yer alırken, yüksek şiddette egzersiz örnekleri arasında koşu, tempolu yürüyüş ve aralıklı antrenmanlar bulunur. Haftada en az 2 gün ise kas güçlendirme egzersizleri yapılmalıdır. Bu egzersizler, vücuttaki tüm ana kas gruplarını çalıştırmalıdır. Örneğin; squat, plank, şınav ve ağırlık çalışmaları kas güçlendirme egzersizlerine örnek olarak verilebilir.
Araştırmalar, düzenli egzersizin obeziteyle mücadelede ne kadar etkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, American Journal of Preventive Medicine‘de yayınlanan bir çalışmada, düzenli egzersiz yapan kadınların obez olma olasılığının, egzersiz yapmayan kadınlara göre %30 daha düşük olduğu bulunmuştur. Bu çalışma, egzersizin sadece kilo vermede değil, aynı zamanda obeziteye bağlı komplikasyonların önlenmesinde de önemli bir rol oynadığını vurgulamaktadır. Başka bir çalışmada ise, haftada en az 30 dakika orta şiddette egzersiz yapan kadınların, daha az egzersiz yapan kadınlara kıyasla kalp hastalığı risklerinin %20 oranında daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Ancak, egzersiz programına başlamadan önce, bir doktora danışmak önemlidir. Özellikle mevcut sağlık sorunları olan kadınlar, doktorlarının önerilerine uygun bir egzersiz programı belirlemelidir. Egzersizin türü, şiddeti ve sıklığı, bireysel ihtiyaçlara ve fiziksel yeteneklere göre ayarlanmalıdır. Yavaş başlamak ve kademeli olarak egzersiz yoğunluğunu artırmak, yaralanma riskini azaltır ve devamlılığı sağlar. Ayrıca, beslenme alışkanlıklarına da dikkat etmek önemlidir. Dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni ile egzersizi birleştirmek, obeziteyle mücadelede en etkili sonucu verir.
Sonuç olarak, düzenli egzersiz ve fiziksel aktivite, kadınlarda obeziteyle mücadelede vazgeçilmez bir unsurdur. Düzenli egzersiz, sadece kilo vermeyi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda genel sağlık durumunu iyileştirir ve obeziteyle ilişkili birçok hastalığın riskini azaltır. Doğru planlama ve ısrarlı bir yaklaşımla, kadınlar sağlıklı bir yaşam sürmek ve obezitenin olumsuz etkilerinden korunmak için egzersizin gücünden yararlanabilirler.
Etkin Kilo Kontrol Yöntemleri
Obezite, dünya çapında giderek artan bir sağlık sorunudur ve kadınlar bu sorundan özellikle etkilenmektedir. Kadınların vücut yapısı ve hormonal değişiklikler nedeniyle obeziteye yakalanma riskleri daha yüksektir. Bu nedenle, etkili kilo kontrol yöntemlerini anlamak ve uygulamak son derece önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %39’u obez veya aşırı kilolu olup, kadınlar bu oranın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.
Etkin bir kilo kontrol programı, dengeli beslenme ve düzenli egzersiz etrafında döner. Dengeli beslenme, her besin grubundan yeterli miktarda tüketmeyi, işlenmiş gıdalar, şekerli içecekler ve trans yağlardan uzak durmayı içerir. Günlük kalori alımını takip etmek ve porsiyon kontrolüne dikkat etmek de önemlidir. Örneğin, günlük kalori ihtiyacınızı belirlemek için bir diyetisyenden yardım alabilirsiniz. Çoğu kadın için günlük tavsiye edilen kalori alımı 1800-2000 kalori civarındadır ancak bu durum yaşa, boy ve aktivite seviyesine göre değişir.
Düzenli fiziksel aktivite, kilo kontrolü için olmazsa olmazdır. Haftada en az 150 dakika orta şiddette veya 75 dakika yüksek şiddette aerobik egzersiz yapılması önerilir. Bu, hızlı yürüyüş, koşu, yüzme veya bisiklete binme gibi aktiviteleri içerebilir. Ayrıca, haftada en az iki gün kas güçlendirme egzersizleri de yapmak önemlidir. Egzersiz sadece kilo vermeyi kolaylaştırmakla kalmaz, aynı zamanda kalp sağlığını iyileştirir, stresi azaltır ve genel sağlığı destekler. Örneğin, düzenli yürüyüşe başlamak, kısa sürelerde başlanıp yavaşça süreyi ve yoğunluğu arttırmakla başlayabilir.
Uyku düzeni de kilo kontrolünde önemli bir faktördür. Yetersiz uyku, vücutta ghrelin (iştah artırıcı hormon) seviyelerini yükseltirken, leptin (iştah bastırıcı hormon) seviyelerini düşürür, bu da kilo alımına yol açabilir. Her gece 7-8 saat kaliteli uyku almak, metabolizmayı düzenlemeye ve kilo kontrolüne yardımcı olur. Yeterli uyku almak için uyku öncesi ekranlardan uzaklaşmak, rahatlatıcı aktivitelere yönelik ve düzenli bir uyku programı oluşturmak faydalı olabilir.
Stres yönetimi de kilo kontrolünde kritik bir rol oynar. Stres, kortizol (stres hormonu) seviyelerini yükselterek iştahı artırabilir ve yağ birikimine katkıda bulunabilir. Yoga, meditasyon veya derin nefes egzersizleri gibi stres yönetimi teknikleri uygulamak, hem ruhsal sağlığı iyileştirir hem de kilo kontrolüne yardımcı olur. Ayrıca, sosyal destek ağınızı güçlendirmek ve kendinize zaman ayırmak da stresle başa çıkmada önemlidir.
Sonuç olarak, kadınlarda etkili kilo kontrolü, dengeli beslenme, düzenli egzersiz, yeterli uyku ve stres yönetimi gibi faktörlerin birleşimi ile mümkündür. Bu yaşam tarzı değişikliklerini sürdürülebilir hale getirmek ve sağlıklı bir kilo hedeflemek için profesyonel bir diyetisyen veya doktorla çalışmak oldukça faydalı olacaktır. Unutmayın ki, sağlıklı bir kilo hedefi, hızlı kilo vermeye değil, uzun vadeli sağlıklı bir yaşam tarzına odaklanmayı gerektirir.
Uzun Vadeli Başarı İçin İpuçları
Obeziteyle mücadele, hızlı çözümlerden ziyade sürdürülebilir yaşam tarzı değişiklikleri gerektiren uzun ve zorlu bir süreçtir. Kilo verme ve ideal kiloyu korumada uzun vadeli başarı elde etmek, sadece kısa süreli diyetler yapmak yerine, sağlıklı alışkanlıklar edinmeyi ve bunları yaşamınızın bir parçası haline getirmeyi gerektirir. Anlık sonuçlar yerine, sabır ve israr, bu süreçte en önemli faktörlerdir.
Beslenme alışkanlıklarınızda kalıcı değişiklikler yapın. Ani ve radikal diyetler yerine, dengeli ve besleyici bir beslenme planı oluşturun. İşlenmiş gıdalar, şekerli içecekler ve sağlıksız yağlar tüketimini minimize edin. Bunun yerine, bol miktarda meyve, sebze, tam tahıllar ve yağsız protein kaynaklarına odaklanın. Porsiyon kontrolüne dikkat edin ve düzenli aralıklarla küçük öğünler tüketmeyi tercih edin. Örneğin, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) önerilerine göre, günlük şeker tüketiminin toplam kalori alımının %10’unu geçmemesi gerekmektedir. Bu, yaklaşık 50 gram şekere denk gelmektedir.
Düzenli fiziksel aktiviteyi hayatınıza entegre edin. Haftada en az 150 dakika orta şiddette veya 75 dakika yüksek şiddette aerobik egzersiz yapmayı hedefleyin. Bu, hızlı yürüyüş, koşu, yüzme veya bisiklet sürme gibi aktiviteleri içerebilir. Bunun yanı sıra, haftada en az iki gün kas güçlendirme egzersizleri yapmanız da önemlidir. Aktiviteyi günlük rutininize dahil etmek için küçük adımlar atın; merdivenleri kullanın, yürüyerek işe gidin veya öğle aranızda kısa bir yürüyüş yapın. Araştırmalar, düzenli egzersizin sadece kilo vermede değil, aynı zamanda genel sağlık ve ruh halinde de önemli iyileşmeler sağladığını göstermektedir. Örneğin, düzenli egzersiz, kalp hastalığı riskini azaltır ve tip 2 diyabet gelişimini önleyebilir.
Destek sisteminizi oluşturun. Aileniz, arkadaşlarınız veya bir destek grubuyla çalışmak, motivasyonunuzu yüksek tutmanıza yardımcı olabilir. Bir diyetisyen veya kişisel antrenörle çalışmak, kişiselleştirilmiş bir plan oluşturmanıza ve hedeflerinize ulaşmanız için size rehberlik etmesine yardımcı olacaktır. Başkalarıyla deneyimlerinizi paylaşmak, zorlu zamanlarda sizi motive eder ve sorumluluk duygunuzu artırır. Çevrenizdeki insanları, sağlıklı yaşam tarzınızı destekleyecek şekilde motive edebilirsiniz.
Gerçekçi hedefler belirleyin ve başarınızı kutlayın. Hızlı sonuçlar beklemek yerine, küçük, ulaşılabilir hedefler belirleyin. Her küçük başarıyı kutlayın ve kendinizi ödüllendirin. Başarılarınızın takibini tutmak, motivasyonunuzu yüksek tutmanıza yardımcı olur. Unutmayın ki, yolculukta iniş çıkışlar yaşamanız normaldir. Önemli olan, pes etmemek ve yolunuza devam etmektir.
Stres yönetimi tekniklerini uygulayın. Stres, obeziteyle yakından ilişkilidir ve aşırı yemek yemeye yol açabilir. Yoga, meditasyon veya derin nefes egzersizleri gibi stres yönetimi tekniklerini öğrenmek, genel sağlığınızı iyileştirmenize ve sağlıklı beslenme ve egzersiz hedeflerinize bağlı kalmanıza yardımcı olabilir. Stresle başa çıkmanın sağlıklı yollarını bulmak, uzun vadeli başarı için kritik öneme sahiptir.
Bu çalışma, kadınlarda obezitenin yaygınlığını, altta yatan nedenlerini ve etkili müdahale stratejilerini ele almıştır. Araştırma bulguları, kadınlarda obezitenin ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu ve kardiyovasküler hastalıklar, tip 2 diyabet, bazı kanser türleri ve diğer kronik rahatsızlıklar gibi çeşitli sağlık sorunları için önemli bir risk faktörü olduğunu doğrulamaktadır. Obezitenin kadınlarda erkeklerden farklı şekilde ortaya çıkabileceği, hormonal faktörler, yaşam tarzı seçimleri ve sosyokültürel etkenler gibi faktörlerin önemli bir rol oynadığı tespit edilmiştir.
Çalışmamız, obezite ile mücadelede etkili olabilecek çok yönlü bir yaklaşımın gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu yaklaşım, beslenme alışkanlıklarında değişiklik (dengeli beslenme ve sağlıklı porsiyon kontrolü), düzenli fiziksel aktivite (hafta boyunca yeterli egzersiz), stres yönetimi teknikleri ve davranışsal terapiler gibi yaşam tarzı müdahalelerini içermelidir. Bunlara ek olarak, tıbbi müdahaleler, bireyin ihtiyaçlarına ve sağlık durumuna bağlı olarak, ilaç tedavisi veya cerrahi seçenekler gibi değerlendirilmelidir. Ailenin ve sosyal çevrenin desteği de başarı için oldukça önemlidir.
Gelecek araştırmalar, obezitenin kadınlarda etnik ve sosyoekonomik farklılıklar açısından daha ayrıntılı olarak incelenmesine odaklanmalıdır. Ayrıca, kişiselleştirilmiş müdahalelerin geliştirilmesi ve dijital sağlık teknolojilerinin bu müdahalelere entegre edilmesinin, kadınların obezite ile mücadelesinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Genetik faktörlerin rolünün daha iyi anlaşılması ve genomik tıp yaklaşımlarının kullanımı, gelecekteki tedavi stratejilerinde önemli bir gelişme sağlayabilir. Yapay zekâ destekli uygulamalar ve giyilebilir sensörler, kişiselleştirilmiş destek ve izleme sağlayarak obezite yönetiminde devrim yaratma potansiyeline sahiptir.
Sonuç olarak, kadınlarda obezite ile mücadele için çok yönlü, sürdürülebilir ve kişiselleştirilmiş bir yaklaşım şarttır. Bu yaklaşım, yaşam tarzı değişikliklerini, tıbbi müdahaleleri ve bireysel ihtiyaçlara göre uyarlanmış destek sistemlerini kapsamalıdır. Geleceğin trendleri, teknolojik ilerlemelerin ve kişiselleştirilmiş tıp yaklaşımlarının bu mücadelede önemli bir rol oynayacağını göstermektedir. Toplumsal farkındalığın artırılması ve obeziteyle mücadele programlarına daha fazla kaynak ayrılması bu küresel sağlık sorununu ele almak için elzemdir.