Sağlık

Kadınlarda Adet Dönemi Sorunları: Etkili Çözümler

Dünya genelinde milyonlarca kadını etkileyen adet dönemi, her ay düzenli olarak yaşanan fizyolojik bir süreçtir. Ancak bu süreç, tüm kadınlar için sorunsuz ve rahat geçmiyor. Birçok kadın, adet dönemlerinde şiddetli ağrı, kramplar, aşırı kanama, hormonal dalgalanmalar ve diğer rahatsız edici semptomlar yaşayarak yaşam kalitelerini önemli ölçüde düşürüyor. Bu semptomların şiddeti ve sıklığı kişiden kişiye değişmekle birlikte, dismenore (ağrılı adet görme) olarak bilinen durum, kadınların önemli bir bölümünü etkiliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, kadınların %50’sinden fazlası adet dönemlerinde ağrı yaşarken, bu oran bazı toplumlarda %90’lara kadar çıkabiliyor. Bu durum, kadınların iş verimini, sosyal aktivitelerini ve genel ruhsal durumlarını olumsuz etkileyerek ciddi bir sağlık sorununu temsil ediyor.

Adet dönemi sorunları yalnızca fiziksel rahatsızlıklarla sınırlı kalmıyor. PMS (Premenstrual Sendrom) ve PMDD (Premenstrual Disphoric Disorder) gibi hormonal değişimlerle ilişkili durumlar, kadınların ruh halinde, uykusunda ve iştahında önemli değişikliklere neden oluyor. Örneğin, PMS semptomları arasında sinirlilik, depresyon, şişkinlik ve yorgunluk yer alırken, PMDD daha ciddi bir ruhsal bozukluk olarak kabul ediliyor ve günlük yaşam aktivitelerini önemli ölçüde etkileyebiliyor. Bu durumların teşhisi ve tedavisi genellikle gecikiyor, çünkü kadınlar bu semptomları normal bir süreç olarak kabul edebiliyor veya utanç duydukları için yardım aramaktan kaçınıyorlar. Bu durumun toplumsal bir boyutu da var; adet dönemi ve ilgili sorunlar, halen birçok kültürde tabu olarak kabul ediliyor ve açıkça konuşulması engelleniyor.

Bu kapsamlı rehberde, kadınlarda adet dönemi sorunlarının farklı türlerini, bunların altta yatan nedenlerini ve etkili çözüm yöntemlerini ele alacağız. Tıbbi müdahalelerden, yaşam tarzı değişikliklerine, beslenme önerilerinden, bitkisel tedavi yöntemlerine kadar geniş bir yelpazedeki seçenekleri değerlendireceğiz. Amaç, kadınların adet dönemlerini daha rahat ve sağlıklı bir şekilde geçirmek için ihtiyaç duydukları bilgileri sağlayarak, bu konuda farkındalığı artırmak ve mevcut çözüm seçeneklerine dair kapsamlı bir bakış açısı sunmaktır. Bu rehber, tıbbi bir tavsiye yerine bilgi amaçlı hazırlanmış olup, herhangi bir sağlık sorunu için mutlaka bir sağlık uzmanına danışılmalıdır.

Adet Ağrısı Nasıl Geçer?

Adet ağrısı, dismenore olarak da bilinen ve kadınların büyük bir çoğunluğunu etkileyen yaygın bir sorundur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, kadınların %50’sinden fazlası hayatlarının bir döneminde ağrılı adet görme deneyimi yaşamaktadır. Bu ağrı, hafif sızıdan dayanılmaz derecede şiddetli ağrıya kadar değişkenlik gösterebilir ve günlük yaşamı önemli ölçüde etkileyebilir. Adet ağrısının nedenleri arasında prostaglandin adı verilen hormon benzeri maddelerin aşırı üretimi yer alır. Bu maddeler rahim kaslarının kasılmasına neden olarak şiddetli kramplar oluşturur.

Adet ağrısıyla başa çıkmanın birçok yolu vardır. İlaç tedavisi, en yaygın ve etkili yöntemlerden biridir. Reçetesiz satılan ağrı kesiciler, örneğin ibuprofen veya naproxen gibi nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ), ağrıyı ve iltihabı azaltmada oldukça etkilidir. Bunları adet döneminin başlangıcında, ağrı başlamadan önce veya ağrı başladığında alarak ağrının şiddetini azaltabilirsiniz. Daha şiddetli ağrı yaşayan kadınlar için doktor reçetesiyle daha güçlü ilaçlar verilebilir.

İlaç tedavisinin yanı sıra, yaşam tarzı değişiklikleri de adet ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir. Düzenli egzersiz, özellikle karın kaslarını güçlendiren egzersizler, ağrıyı azaltmada etkili olabilir. Sıcak kompresler veya sıcak banyo yapmak, kasların gevşemesine ve ağrının azalmasına yardımcı olabilir. Yeterli uyku almak ve stres seviyelerini düşürmek de ağrıyı hafifletmede önemlidir. Stres, vücuttaki prostaglandin seviyelerini artırarak ağrıyı şiddetlendirebilir. Bu nedenle, yoga, meditasyon gibi rahatlama teknikleri faydalı olabilir.

Beslenme de adet ağrısı üzerinde etkili olabilir. Demir ve magnezyum açısından zengin besinler tüketmek, ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir. İşlenmiş gıdalar, kafein ve alkol tüketimini sınırlamak da önemlidir. Çünkü bu maddeler ağrıyı artırabilir ve vücudun su dengesini bozarak krampları şiddetlendirebilir.

Bazı kadınlar için bitkisel tedavi yöntemleri de işe yarayabilir. Zencefil ve papatya çayı gibi bitkilerin ağrı kesici etkileri olduğu düşünülmektedir. Ancak, bu yöntemlerin etkinliği bilimsel olarak tam olarak kanıtlanmamıştır ve her zaman doktorunuza danışmanız önerilir. Ağrı şiddetliyse veya diğer tedavi yöntemleri işe yaramıyorsa, bir jinekolog ile görüşmek önemlidir. Doktorunuz, ağrının altında yatan nedeni belirlemek ve size uygun tedavi planı oluşturmak için gerekli testleri yapacaktır.

Sonuç olarak, adet ağrısıyla mücadele etmek için birçok etkili yöntem mevcuttur. İlaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri ve bitkisel tedavi yöntemleri kombine edilerek ağrının şiddeti önemli ölçüde azaltılabilir. Ancak her kadının deneyimi farklıdır ve en etkili yöntem kişiye göre değişir. Ağrınızın şiddeti veya süresi sizi endişelendiriyorsa, mutlaka bir sağlık uzmanına danışmalısınız.

Adet Düzensizliği Nedenleri

Adet düzensizliği, kadınların karşılaştığı yaygın bir üreme sağlığı sorunudur ve birçok farklı nedenden kaynaklanabilir. Düzensiz adet görme, adet kanamalarının beklenmedik aralıklarla, aşırı derecede veya çok az miktarda gelmesi olarak tanımlanır. Bu durum, menstrüasyon döngüsünün 21 günden kısa veya 35 günden uzun olması, kanamaların şiddetinde önemli farklılıklar olması veya adet dönemlerinin tamamen olmaması şeklinde ortaya çıkabilir. Düzensiz adet görme, kadınların yaşam kalitesini etkileyebilir ve altta yatan ciddi sağlık sorunlarının bir işareti olabilir.

Adet düzensizliğinin en yaygın nedenlerinden biri hormon dengesizliğidir. Hipotalamus, hipofiz bezi ve yumurtalıklar arasında karmaşık bir hormon etkileşimi, adet döngüsünü düzenler. Bu sistemdeki herhangi bir bozukluk, adet düzensizliğine yol açabilir. Örneğin, poli kistik over sendromu (PKOS), yumurtalıklarda kistlerin oluşmasına ve hormon dengesizliğine neden olan yaygın bir hormonal bozukluktur. PKOS’lu kadınların %70’i düzensiz adet görme yaşar. Ayrıca, tiroid sorunları, prolaktin yüksekliği (süt üretimini düzenleyen hormon) ve adrenal bez disfonksiyonu da adet düzensizliğine katkıda bulunabilir.

Diğer bir önemli neden ise strestir. Kronik stres, vücudun hormon üretimini etkileyerek adet döngüsünü bozabilir. Aşırı egzersiz, yetersiz beslenme, aşırı kilo kaybı veya aşırı kilo alımı da hormonal dengesizliğe ve adet düzensizliğine yol açabilir. Özellikle anoreksiya nervoza ve bulimi gibi yeme bozuklukları, adet döngüsünde ciddi aksamalara neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, yeme bozuklukları kadınlarda adet düzensizliğinin önemli bir sebebi olarak gösterilmektedir.

Genetik faktörler de adet düzensizliğinde rol oynayabilir. Aile öyküsünde adet düzensizliği olan kadınlarda, bu sorunu yaşama olasılığı daha yüksektir. Ayrıca, gebelik ve emzirme dönemleri, adet döngüsünde geçici düzensizliğe neden olabilir. Bazı ilaçlar, özellikle antipsikotikler, antidepresanlar ve bazı doğum kontrol ilaçları, adet düzensizliğine yol açabilir. Son olarak, pelvik inflamatuar hastalık (PID), endometriozis ve rahimin yapısındaki anormallikler gibi bazı tıbbi durumlar da adet düzensizliğine neden olabilir.

Adet düzensizliği yaşayan kadınlar, doktorlarına danışmalıdır. Altta yatan nedeni belirlemek ve uygun tedavi yöntemini belirlemek için kapsamlı bir değerlendirme gerekmektedir. Tedavi, yaşam tarzı değişikliklerinden hormonal terapilere kadar değişebilir. Erken teşhis ve tedavi, gelecekteki üreme sağlığı sorunlarının önlenmesinde önemli bir rol oynar.

Adet Dönemi Çözüm Yöntemleri

Adet dönemi, her kadının hayatının doğal bir parçası olsa da, birçok kadın için ağrı, kramplar, ruh hali değişimleri ve diğer rahatsız edici semptomlarla mücadele etmek anlamına gelir. Bu sorunların yoğunluğu kişiden kişiye değişse de, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Neyse ki, adet dönemi sorunları için birçok etkili çözüm yöntemi mevcuttur. Bu yöntemler yaşam tarzı değişikliklerinden ilaç kullanımına kadar geniş bir yelpazede yer almaktadır.

Yaşam tarzı değişiklikleri, adet dönemi semptomlarını hafifletmede önemli bir rol oynar. Düzenli egzersiz, özellikle karın kaslarını güçlendiren aktiviteler, krampları azaltmaya yardımcı olabilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerilerine göre, haftada en az 150 dakika orta şiddette aerobik egzersiz, genel sağlık ve refah için önemlidir ve bu, adet dönemi semptomlarını hafifletmede de etkili olabilir. Ayrıca, dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni, özellikle demir ve magnezyum açısından zengin besinler tüketmek, menstruasyonel sorunları azaltmada yardımcı olabilir. İşlenmiş gıdalar, şeker ve kafein gibi bazı gıdaların tüketiminin artmasının semptomları şiddetlendirebileceği bilinmektedir.

Isıtıcı uygulamaları, krampları hafifletmek için yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Sıcak su torbası veya ısıtıcı ped kullanımı, kasları gevşetmeye ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olur. Birçok kadın, sıcak duş veya banyo almanın da rahatlama sağladığını bildirir. Stresi azaltmak da adet dönemi semptomlarını hafifletmede önemlidir. Yoga, meditasyon ve derin nefes alma teknikleri, stres seviyelerini düşürerek krampları ve diğer semptomları azaltabilir. Araştırmalar, stresin adet dönemi semptomlarını şiddetlendirdiğini göstermektedir. Örneğin, bir çalışmada stres seviyesi yüksek olan kadınların, düşük stres seviyesine sahip kadınlara göre daha şiddetli kramplar yaşadığı tespit edilmiştir.

İlaçlar, adet dönemi semptomlarını yönetmek için başka bir seçenektir. Ağrı kesiciler, özellikle ibuprofen veya naproksen gibi non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar (NSAİİ), krampları ve ağrıyı hafifletmede etkili olabilir. Bunların yanı sıra, bazı kadınlar için doktor tarafından reçete edilen daha güçlü ilaçlar gerekebilir. Oral kontraseptifler, adet dönemi semptomlarını, özellikle ağır kanama ve krampları azaltmak için kullanılabilir. Ancak, ilaç kullanımı her zaman için bir doktora danışılmasını gerektirir, çünkü her bireyin vücut yapısı ve olası yan etkiler farklı olabilir.

Sonuç olarak, adet dönemi sorunları için birçok çözüm yöntemi bulunmaktadır. Yaşam tarzı değişiklikleri, ısıtıcı uygulamaları, stres yönetimi ve ilaçlar, semptomları hafifletmek ve yaşam kalitesini artırmak için etkili yollardır. Ancak, şiddetli veya sürekli sorunlar yaşayan kadınların bir doktora danışmaları önemlidir. Profesyonel bir değerlendirme, altta yatan herhangi bir tıbbi sorunun belirlenmesine ve en uygun tedavi planının oluşturulmasına yardımcı olacaktır. Kendi kendine tedavi yerine, her zaman uzman görüşü almak daha sağlıklı bir yaklaşımdır.

Doğal Adet Sorunları Çözümleri

Birçok kadın, hayatlarının belirli dönemlerinde adet dönemi sorunları yaşıyor. Bu sorunlar, hafif rahatsızlıklardan şiddetli ağrı ve günlük aktiviteleri etkileyen durumlara kadar değişebiliyor. Dismenore (adet sancısı), PMS (Premenstrual Sendrom), aşırı kanama ve düzensiz adet kanamaları en sık karşılaşılan sorunlar arasında yer alıyor. Neyse ki, bu sorunların birçok doğal çözümü mevcut.

Beslenme, adet sorunlarının yönetiminde önemli bir rol oynuyor. Magnezyum ve kalsiyum gibi minerallerin yeterince alınması kas spazmlarını azaltmaya ve ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. Omega-3 yağ asitleri, iltihabı azaltıcı etkileriyle biliniyor ve adet sancılarını hafifletebiliyor. Yapılan araştırmalar, düzenli olarak taze meyve ve sebze tüketiminin adet semptomlarını azaltabileceğini gösteriyor. Örneğin, bir çalışma, düzenli olarak koyu yapraklı yeşil sebze tüketen kadınların PMS semptomlarının daha hafif olduğunu ortaya koymuştur.

Bitkisel ilaçlar da adet sorunları için doğal bir yaklaşım sunuyor. Rezene, papatya ve meyan kökü gibi bitkiler, kas gevşetici ve ağrı kesici etkileriyle biliniyor. Ancak, bitkisel ilaçların kullanımı öncesinde bir doktora danışılması önemlidir, çünkü bazı bitkiler ilaçlarla etkileşime girebilir veya bazı sağlık durumlarında sakıncalı olabilir. Örneğin, %30-40 oranında kadının yaşadığı düşünülen PMS semptomları için papatya çayı sakinleştirici etkisiyle fayda sağlayabilir, ancak her birey için farklılık gösterebilir.

Egzersiz, stres yönetimi ve yeterli uyku, adet sorunlarının hafifletilmesinde önemli destekleyici faktörlerdir. Düzenli egzersiz, endorfin salınımını artırarak ağrıyı azaltmaya yardımcı olur. Stres, adet semptomlarını şiddetlendirebileceği için, yoga, meditasyon veya derin nefes egzersizleri gibi stres yönetimi teknikleri faydalı olabilir. Yeterli uyku ise vücudun kendini onarması ve iyileşmesi için gereklidir.

Isı uygulaması, adet sancılarını hafifletmek için etkili bir yöntemdir. Sıcak su torbası veya ısıtıcı ped, karın bölgesine uygulanarak kasların gevşemesine ve ağrının azalmasına yardımcı olabilir. Masaj da kas spazmlarını azaltarak ağrıyı hafifletebilir. Ancak, bu yöntemlerin her kadın için etkili olmayabileceğini ve bazı durumlarda altta yatan bir sağlık sorununu gösterebileceğini unutmamak önemlidir.

Sonuç olarak, doğal yöntemler adet sorunlarının yönetiminde önemli bir rol oynayabilir. Ancak, sorunlar şiddetliyse veya sürekli tekrarlıyorsa, mutlaka bir doktora danışmak gerekmektedir. Doğal yöntemler destekleyici tedavi olarak kullanılabilir ancak tıbbi teşhis ve tedavi için bir sağlık uzmanına başvurmak her zaman en doğru yaklaşımdır.

Adet Öncesi Sendromu (PMS)

Adet öncesi sendromu (PMS), menstruasyon döngüsünün luteal fazında, yani yumurtlamadan adetin başlangıcına kadar olan dönemde ortaya çıkan bir dizi fiziksel, duygusal ve davranışsal semptomu kapsayan yaygın bir durumdur. Dünya genelinde kadınların %90’ından fazlası hayatlarının bir döneminde PMS semptomları yaşar, ancak şiddeti ve semptomların türü kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterir. Bazı kadınlar hafif rahatsızlıklar yaşarken, diğerleri günlük yaşamlarını önemli ölçüde etkileyen şiddetli semptomlarla mücadele eder.

PMS’in temel nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, hormonal dalgalanmaların önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Östrojen ve progesteron seviyelerindeki düşüş, beyindeki serotonin ve diğer nörotransmitterlerin seviyelerini etkileyerek ruh halinde, uyku düzeninde ve iştahta değişikliklere yol açabilir. Ayrıca, bazı araştırmalar, PMS semptomlarının, vücudun iltihaplanma tepkilerindeki değişikliklerle de ilişkili olabileceğini göstermektedir.

PMS semptomları oldukça çeşitlidir ve kişiden kişiye değişir. En yaygın semptomlar arasında; ruh hali değişimleri (irritabilite, sinirlilik, depresyon, anksiyete), şişkinlik, göğüs hassasiyeti, baş ağrısı, yorgunluk, uyku sorunları, iştah değişiklikleri (aşırı yemek yeme veya iştah kaybı), kabızlık veya ishal yer alır. Bazı kadınlarda daha ciddi semptomlar görülebilir, örneğin; şiddetli kramplar, migren, hafıza sorunları veya konsantrasyon güçlüğü. Bu şiddetli semptomlar, günlük yaşam aktivitelerinde önemli bir bozulmaya neden olabilir ve premenstrüel disforik bozukluk (PMDD) olarak adlandırılır. PMDD, PMS’den daha şiddetli ve hayatı etkileyen bir durumdur ve uzman bir hekime danışılmasını gerektirir.

PMS’in tedavisi, semptomların şiddetine ve türüne bağlı olarak değişir. Yaşam tarzı değişiklikleri, birçok kadın için önemli ölçüde rahatlama sağlayabilir. Bunlar arasında düzenli egzersiz, dengeli beslenme (kafein ve alkol tüketiminin sınırlandırılması, işlenmiş gıdalardan kaçınılması), yeterli uyku, stres yönetimi teknikleri (yoga, meditasyon) ve düzenli fiziksel aktivite yer alır. Bazı kadınlar için, ilaç tedavisi gerekebilir. Örneğin, ağrı kesiciler krampları hafifletmeye yardımcı olabilirken, antidepresanlar ruh hali değişimlerini kontrol altına almada etkili olabilir. Hormonal doğum kontrol hapları da PMS semptomlarını azaltmada kullanılabilir.

Önemli bir not: Eğer PMS semptomlarınız günlük yaşamınızı önemli ölçüde etkiliyorsa veya şiddetliyse, bir doktora danışmanız çok önemlidir. Doktorunuz, semptomlarınızı değerlendirecek, altında yatan başka bir tıbbi durumun olup olmadığını belirleyecek ve size uygun bir tedavi planı önerecektir. Kendi kendinize tedaviye başlamadan önce mutlaka tıbbi tavsiye almalısınız. Unutmayın, PMS yalnız değilsiniz ve etkili yönetim stratejileri mevcuttur.

İstatistiklere göre, kadınların %20-30’u şiddetli PMS semptomları yaşarken, %3-8’i PMDD tanısı almaktadır. Bu rakamlar, PMS’in ne kadar yaygın ve hayatı etkileyici bir durum olduğunu vurgular. Doğru tanı ve tedavi ile, kadınlar PMS semptomlarını yönetmeyi ve daha sağlıklı bir yaşam sürmeyi başarabilirler.

Bu çalışmada, kadınlarda sıklıkla görülen adet dönemi sorunlarının çeşitli yönlerini ele aldık. Dismenore, premenstrüel sendrom (PMS) ve düzensiz adet kanamaları gibi yaygın sorunların semptomlarını, nedenlerini ve mevcut tedavi seçeneklerini kapsamlı bir şekilde inceledik. Araştırmamız, bu sorunların kadınların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebileceğini ve fiziksel, psikolojik ve sosyal boyutlarda sonuçlar doğurabileceğini göstermiştir.

Çalışmamızda incelenen tedavi yöntemleri arasında yaşam tarzı değişiklikleri (düzenli egzersiz, dengeli beslenme, stres yönetimi), ağrı kesiciler, hormonal tedavi seçenekleri ve alternatif tıp yaklaşımları yer almaktadır. Her bir yöntemin etkinliği ve olası yan etkileri ayrıntılı olarak tartışılmış olup, bireysel ihtiyaçlara göre en uygun tedavi yönteminin seçilmesinin önemi vurgulanmıştır. Kişiselleştirilmiş tıp yaklaşımı, gelecekte adet dönemi sorunlarının tedavisinde giderek daha fazla önem kazanacaktır.

Gelecek trendler açısından bakıldığında, adet dönemi sorunlarının yönetiminde teknolojik gelişmelerin rolü artmaktadır. Mobil uygulamalar ve giyilebilir sensörler, adet döngüsünü takip etmeyi, semptomları kaydetmeyi ve kişiselleştirilmiş tedavi önerileri sunmayı kolaylaştıracaktır. Yapay zeka tabanlı algoritmalar, büyük veri kümelerini analiz ederek, bireysel kadınlar için en etkili tedavi stratejilerinin belirlenmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, genomik ve epigenetik araştırmalar, adet dönemi sorunlarının altında yatan genetik faktörlerin daha iyi anlaşılmasını sağlayacak ve gelecekte daha hedefli tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.

Sonuç olarak, kadınlarda adet dönemi sorunlarının etkili bir şekilde yönetilmesi için çok yönlü bir yaklaşım gerekmektedir. Bu yaklaşım, hem konvansiyonel tıp yöntemlerini hem de yaşam tarzı değişikliklerini ve alternatif tıp yaklaşımlarını içermelidir. Gelecekteki araştırmaların, kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesi ve teknolojik yeniliklerin entegre edilmesi üzerine odaklanması, kadınların yaşam kalitesini iyileştirmek ve adet dönemi sorunlarının olumsuz etkilerini azaltmak için son derece önemlidir. Eğitim ve farkındalık artırma çalışmaları da bu sürecin önemli bir parçasıdır.

Bu çalışmanın, kadınların adet dönemi sorunları hakkında daha fazla bilgi edinmelerine ve sağlık profesyonelleriyle daha etkili bir şekilde iletişim kurmalarına yardımcı olacağı umulmaktadır. Kadın sağlığı alanında daha fazla araştırma ve yatırım, bu yaygın sorunların daha etkili bir şekilde yönetilmesini ve kadınların yaşamlarının iyileştirilmesini sağlayacaktır.

ÖNERİLER

Sağlık

Kulak Çınlamasının Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Kulak çınlaması, tıbbi adı tinitus olan ve dışarıdan bir ses kaynağı olmaksızın kulakta veya başta algılanan bir ses olarak tanımlanır.
Sağlık

Beyin Sağlığını Destekleyen Besinler

Beynimiz, vücudumuzun en karmaşık ve hayati organıdır. Düşünme, öğrenme, hatırlama, hareket etme ve duygularımızı düzenleme gibi tüm yaşam fonksiyonlarımızın kontrol