Eğitim

Çocuklarda okul başarısını artırmanın yolları

Eğitim, her toplumun ilerlemesi ve gelişmesi için en temel taşlardan biridir. Özellikle çocukların okul başarısı, gelecekleri ve toplumun genel refahı açısından oldukça büyük önem taşır. Çocukların eğitim hayatlarında karşılaştıkları zorluklar ve başarılarını etkileyen faktörler, hem aileler hem de eğitimciler için sürekli bir çalışma ve araştırma alanıdır. Günümüz dünyasının hızlı ve değişen yapısı, çocuklardan daha fazla beceri ve yetenek gerektirmekte, bu da okul başarısını artırma stratejilerinin geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Son yıllarda yapılan araştırmalar, düşük akademik performansın çocukların sadece akademik hayatlarını değil, sosyal ve duygusal gelişimlerini de olumsuz etkilediğini göstermektedir. Örneğin, OECD tarafından yayınlanan PISA raporlarına göre, birçok ülkede öğrencilerin matematik, fen ve okuma becerilerinde istenen seviyede olmadıkları görülmektedir. Bu durum, eğitim sistemlerinin yeniden değerlendirilmesi ve okul başarısını artırıcı müdahalelerin hayata geçirilmesi ihtiyacını ortaya koymaktadır.

Çocukların okul başarısını etkileyen faktörler oldukça çeşitli ve karmaşıktır. Bunlar arasında öğrencinin bireysel özellikleri (öğrenme stili, motivasyon, öz güven), aile ortamı (aile desteği, ebeveynlerin eğitim seviyesi, evdeki öğrenme ortamı), okul ortamı (öğretmen kalitesi, sınıf büyüklüğü, okul kaynakları), ve sosyo-ekonomik faktörler (gelir seviyesi, sağlık hizmetlerine erişim) yer almaktadır. Örneğin, düşük gelirli ailelerden gelen çocukların, daha iyi kaynaklara sahip ailelerden gelen çocuklara göre daha düşük akademik başarı gösterme olasılığı daha yüksektir. Benzer şekilde, olumsuz bir aile ortamı veya yetersiz öğretmen desteği de çocukların öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu nedenle, okul başarısını artırmak için bu faktörlerin hepsinin birlikte ele alınması ve kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir.

Bu çalışma, çocukların okul başarısını artırmanın çeşitli yollarını ele alarak, hem teorik çerçeveyi hem de pratik uygulamaları detaylı bir şekilde incelemeyi amaçlamaktadır. Farklı öğrenme stilleri, etkili öğrenme stratejileri, aile katılımının önemi, öğretmenlerin rolü, teknolojinin eğitimdeki kullanımı ve sosyal-duygusal öğrenmenin etkisi gibi konulara değinilecektir. Ayrıca, farklı yaş gruplarındaki çocukların ihtiyaçlarına göre uyarlanmış, somut ve uygulanabilir öneriler sunarak, hem ebeveynlerin hem de eğitimcilerin çocukların akademik başarılarını artırmak için kullanabilecekleri stratejileri paylaşmayı hedeflemekteyiz. Bu kapsamlı inceleme, daha başarılı ve mutlu bir gelecek için çocukların eğitim hayatlarına pozitif bir etki yaratmayı amaçlamaktadır.

Çocuklarda Okul Başarısını Artırmanın Yolları

Çocuklarda Ödev Yönetimi

Okul başarısı, çocukların akademik ve kişisel gelişiminde kritik bir rol oynar. Başarılı bir öğrenci profilinin temel taşlarından biri de etkili ödev yönetimidir. Ödevler, derslerde öğrenilen bilgilerin pekiştirilmesi, yeni becerilerin geliştirilmesi ve bağımsız çalışma alışkanlıklarının kazandırılması açısından son derece önemlidir. Ancak, birçok çocuk ödevlerini zamanında ve verimli bir şekilde tamamlamada zorluk yaşar. Bu durum, hem akademik performanslarını olumsuz etkiler hem de gereksiz strese ve kaygıya yol açar.

Araştırmalar, etkili ödev yönetimi stratejilerinin uygulanmasının çocukların akademik başarılarında önemli bir artışa yol açtığını göstermektedir. Örneğin, bir çalışmada, düzenli ödev planlaması yapan öğrencilerin, düzensiz çalışan öğrencilere kıyasla not ortalamalarının %15 daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bu istatistik, ödev yönetiminin okul başarısı üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu vurgular.

Peki, ebeveynler ve öğretmenler çocuklara ödev yönetimini nasıl öğretebilirler? İlk adım, çocuğun ödevlerini düzenli bir şekilde planlamasına yardımcı olmaktır. Bunun için, çocuğun ödev takvimi kullanması, ödevlerini günlük veya haftalık olarak planlaması ve her ödeve ayıracağı zamanı belirlemesi önerilir. Örneğin, çocuğunuz her gün 1 saatini ödevlerine ayıracaksa, bu süreyi derslere göre bölüştürebilir ve her derse ne kadar zaman ayıracağını belirleyebilir. Bu sayede, zamanı daha etkili kullanabilir ve ödevlerini zamanında tamamlayabilir.

Çalışma ortamının düzenli ve dikkat dağıtıcı unsurlardan arındırılmış olması da oldukça önemlidir. Çalışma masası düzenli olmalı, televizyon, bilgisayar oyunları gibi dikkat dağıtıcı unsurlar kapatılmalı ve çocuğun rahat ve sessiz bir ortamda çalışması sağlanmalıdır. Ebeveynlerin, çocuğun çalışma alanını düzenlemesine ve çalışma alışkanlıklarını geliştirmesine yardımcı olması gerekir. Örneğin, çocuğun çalışma masasında sadece ders kitapları, defterler ve kalemler bulunmalıdır. Telefon ve tablet gibi cihazlar çalışma alanından uzak tutulmalıdır.

Ödevlerin bölümlere ayrılması da etkili bir yöntemdir. Büyük ve karmaşık ödevler, daha küçük ve yönetilebilir parçalara bölünerek tamamlanabilir. Bu sayede, çocuk ödevleri daha az yorucu ve daha az korkutucu bulabilir. Örneğin, geniş kapsamlı bir araştırma ödevi, araştırma, taslak yazma, düzenleme ve son taslağı yazma gibi aşamalara bölünebilir. Her aşama için ayrı bir zaman dilimi belirlenmeli ve bu zaman dilimlerine sadık kalınmalıdır.

Son olarak, ödevleri tamamladıktan sonra kısa süreli dinlenme ve ödüllendirme, çocuğun motivasyonunu artırır. Ödevlerin tamamlanması sonrasında çocuğun ilgi duyduğu bir aktiviteye katılması veya küçük bir ödül alması, ödev yapma sürecini daha olumlu hale getirir ve gelecekteki ödevlere daha istekli yaklaşmasını sağlar. Önemli olan, çocuğun ödev yapma sürecini stresli değil, yönetilebilir ve keyifli bir hale getirmektir.

Çocuklarda Okul Başarısını Artırmanın Yolları

Etkin Öğrenme Stratejileri

Çocukların okul başarısını artırmanın en etkili yollarından biri, etkin öğrenme stratejilerini kullanmaktır. Pasif dinleme yerine, çocuğun öğrenme sürecine aktif olarak katılımını sağlayan bu stratejiler, bilgiyi daha kalıcı hale getirir ve öğrenme motivasyonunu yükseltir. Araştırmalar gösteriyor ki, aktif öğrenme yöntemlerini kullanan öğrencilerin akademik performansları, pasif öğrenme yöntemlerini kullananlara göre önemli ölçüde daha yüksektir. Örneğin, bir çalışmada, proje tabanlı öğrenme yöntemini kullanan öğrencilerin sınav sonuçlarının %20 oranında daha iyi olduğu gözlemlenmiştir.

Aktif geri bildirim, etkin öğrenmenin temel taşlarından biridir. Çocuklar, yaptıkları çalışmalara dair düzenli ve yapıcı geri bildirimler aldıklarında, güçlü ve zayıf yönlerini daha iyi anlar ve kendilerini geliştirmek için adımlar atabilirler. Bu geri bildirimler sadece notlar şeklinde değil, öğrencinin performansını detaylı olarak analiz eden ve iyileştirme önerileri sunan yorumlar şeklinde de olabilir. Öğretmenlerin, ebeveynlerin ve hatta öğrencilerin kendilerinin de bu süreçte aktif rol alması önemlidir.

Öğrenme stillerinin dikkate alınması da oldukça önemlidir. Her çocuğun öğrenme biçimi farklıdır. Bazıları görsel öğrenmeyi tercih ederken, bazıları işitsel veya kinestetik öğrenmeyi tercih edebilir. Öğretmenler ve ebeveynler, çocuğun öğrenme stilini belirleyerek, ona uygun öğrenme materyallerini ve yöntemlerini kullanmalıdır. Örneğin, görsel öğrenen bir çocuk için renkli görseller, grafikler ve şemalar kullanmak daha etkili olabilirken, işitsel öğrenen bir çocuk için sesli kitaplar ve tartışmalar daha faydalı olabilir. Çeşitli öğrenme materyallerini kullanmak ve çocuğun aktif katılımını sağlamak, öğrenme sürecini daha ilgi çekici ve verimli hale getirir.

Tekrar ve pekiştirme, öğrenilen bilgilerin kalıcı hale gelmesi için olmazsa olmazdır. Öğrenilen konuların düzenli olarak tekrar edilmesi ve farklı yöntemlerle pekiştirilmesi, bilgilerin uzun süreli belleğe aktarılmasını sağlar. Bu tekrarlar, sadece ezberleme şeklinde değil, farklı sorular çözme, özet yazma, kavramları farklı şekillerde açıklama gibi çeşitli yöntemlerle yapılabilir. Flash kartlar, zeka oyunları ve öğrendiklerini başkalarına anlatma gibi yöntemler, tekrar ve pekiştirme için etkili araçlardır.

Son olarak, öğrenme ortamının düzenlenmesi de önemlidir. Çalışma alanı düzenli, sessiz ve dikkat dağıtıcı unsurlardan arındırılmış olmalıdır. Yeterli ışıklandırma, rahat bir sandalye ve gerekli malzemelerin kolayca erişilebilir olması, çocuğun daha verimli çalışmasını sağlar. Ayrıca, düzenli çalışma alışkanlıkları kazandırmak ve yeterli uyku almak da öğrenme başarısı için oldukça önemlidir. Çünkü yeterli dinlenme, öğrenilen bilgilerin işlenmesi ve pekiştirilmesi için gereklidir. Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme de öğrenme performansını olumlu yönde etkileyen faktörler arasındadır.

Çocuklarda Okul Başarısını Artırmanın Yolları

Sınıf İçi Katılımı Artırma

Çocukların okul başarısındaki en önemli faktörlerden biri, sınıf içi katılım düzeyleridir. Pasif öğrenme yerine aktif katılım, öğrencilerin dersi daha iyi anlamalarını, konuları daha kalıcı öğrenmelerini ve genel akademik performanslarını artırmalarını sağlar. Araştırmalar, sınıf ortamında aktif olan öğrencilerin, pasif öğrencilere göre daha yüksek notlar aldığını ve akademik hedeflerine daha kolay ulaştığını göstermektedir. Örneğin, bir çalışmada, düzenli olarak sınıf tartışmalarına katılan öğrencilerin, katılmayan öğrencilere göre ortalama %15 daha yüksek not aldığı tespit edilmiştir.

Peki, sınıf içi katılımı nasıl artırabiliriz? Öncelikle, öğretmenlerin rolü oldukça önemlidir. Öğretmenler, öğrencilerin katılımını teşvik eden bir sınıf ortamı yaratmalıdır. Bu, öğrencilerin kendilerini güvende ve rahat hissetmelerini sağlayacak bir destekleyici ve olumlu bir öğrenme ortamı oluşturmayı gerektirir. Öğretmenler, öğrencilerin farklı öğrenme stillerini dikkate almalı ve çeşitli katılım yöntemleri kullanmalıdır. Örneğin, grup çalışmaları, tartışmalar, sunumlar, oyunlaştırma ve teknoloji entegrasyonu gibi yöntemler, öğrencilerin aktif katılımını artırabilir.

Öğretmenlerin soru sorma teknikleri de katılımı önemli ölçüde etkiler. Kapalı uçlu sorular yerine, açık uçlu sorular sormak, öğrencilerin daha derinlemesine düşünmelerini ve daha kapsamlı cevaplar vermelerini sağlar. Ayrıca, öğrencilere cevaplarını düşünmek için yeterli zaman vermek ve tüm öğrencilere eşit fırsat tanımak da önemlidir. Öğretmenler, öğrencilerin cevaplarını değerlendirmek için olumlu geri bildirim kullanmalı ve hatalarından öğrenmelerini desteklemelidir. Bir öğrencinin yanlış bir cevap vermesi, onu cezalandırmak için bir fırsat değil, öğrenmeyi desteklemek için bir fırsattır.

Öğrencilerin bireysel farklılıkları da göz önünde bulundurulmalıdır. Bazı öğrenciler doğal olarak daha utangaç olabilirken, bazıları daha girişken olabilir. Öğretmenler, utangaç öğrencileri katılıma teşvik etmek için farklı stratejiler kullanmalıdır. Örneğin, küçük grup tartışmaları veya bireysel görevler, utangaç öğrencilerin daha rahat bir şekilde katılmalarını sağlayabilir. Ayrıca, öğrencilerin ilgi alanlarına uygun konular seçmek ve dersleri ilgi çekici hale getirmek de katılımı artırabilir. Görsel materyaller, etkileşimli aktiviteler ve gerçek hayat örnekleri kullanmak, öğrencilerin derse daha fazla odaklanmalarını ve katılımlarını artırabilir.

Sonuç olarak, sınıf içi katılımı artırmak, öğretmenlerin yaratıcı ve esnek yaklaşımları ve öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarının karşılanmasıyla mümkündür. Bu, öğrencilerin akademik başarısını artırmak için hayati önem taşır. Etkili stratejiler kullanarak, öğretmenler öğrencilerini aktif katılıma teşvik edebilir ve daha anlamlı bir öğrenme deneyimi sağlayabilirler. Bu da, daha yüksek akademik başarı oranlarına ve daha motive öğrencilere yol açacaktır.

Çocuklarda Okul Başarısını Artırmanın Yolları

Düzenli Çalışma Alışkanlığı

Çocukların okul başarısında düzenli çalışma alışkanlığının önemi tartışılmazdır. Başarıya giden yolda, zeka kadar hatta belki ondan daha önemli olan faktör, çalışma disiplini ve düzenli çalışma alışkanlığıdır. Düzenli çalışma, sadece derslere hazırlık anlamına gelmez; aynı zamanda öğrenme becerilerinin geliştirilmesi, zaman yönetimi ve sorumluluk bilincinin kazandırılması için de elzemdir.

Birçok araştırma, düzenli çalışmanın akademik performansla doğrudan orantılı olduğunu göstermektedir. Örneğin, bir ABD’deki çalışma, haftalık en az 10 saat düzenli çalışma yapan öğrencilerin, daha az çalışan ya da düzensiz çalışan öğrencilere göre ortalama %20 daha yüksek notlar aldığını ortaya koymuştur. Bu istatistik, düzenliliğin öğrenme sürecindeki etkisini açıkça göstermektedir.

Peki, nasıl düzenli bir çalışma alışkanlığı oluşturulabilir? Öncelikle, öğrencinin yaşına ve öğrenme stiline uygun bir çalışma programı oluşturulmalıdır. Bu programda, derslere ayrılan süreler, mola zamanları ve haftalık çalışma hedefleri belirlenmelidir. Programın esnek olması ve öğrencinin fikirlerinin de alınması önemlidir. Örneğin, bir öğrenci sabah erken saatlerde daha verimli çalışırken, diğeri akşam saatlerini tercih edebilir.

Çalışma ortamının düzenli ve dikkat dağıtıcı unsurlardan arındırılmış olması da büyük önem taşır. Gürültülü bir ortamda konsantre olmak oldukça zordur. Çalışma masası düzenli tutulmalı, gereksiz eşyalar kaldırılmalı ve yeterli ışıklandırma sağlanmalıdır. Teknoloji kullanımının sınırlandırılması da önemli bir faktördür. Sosyal medya ve oyunlar gibi dikkat dağıtıcı unsurlar, çalışma süresini olumsuz etkileyebilir.

Kısa ve sık molalar vermek, çalışma verimliliğini artırır. Uzun süreli çalışmanın ardından kısa bir mola vermek, beyin dinlendirmesi ve odaklanma yeteneğini yenileme açısından faydalıdır. Mola zamanlarında hafif egzersiz yapmak veya açık havada kısa bir yürüyüş yapmak da öğrenciyi canlandıracaktır.

Son olarak, aile desteği de düzenli çalışma alışkanlığının geliştirilmesinde kritik bir rol oynar. Aileler, çocuklarının çalışma programına uymalarını desteklemeli, onlara motivasyon sağlamalı ve başarılarını ödüllendirmelidir. Olumlu pekiştirme, çocuğun düzenli çalışma alışkanlığını sürdürmesi için çok önemlidir.

Özetle, düzenli çalışma alışkanlığı, çocukların okul başarısını artırmada anahtar unsurlardan biridir. Uygun bir çalışma programı, düzenli bir çalışma ortamı, kısa molalar ve aile desteği ile çocukların düzenli çalışma alışkanlığı kazanmaları ve akademik başarılarını yükseltmeleri sağlanabilir.

Ebeveyn Desteği ve Rolü

Çocukların okul başarısında ebeveynlerin rolü tartışılmaz bir gerçektir. Ebeveyn desteği, çocuğun akademik performansını, sosyal ve duygusal gelişimini doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Sadece iyi notlar almakla sınırlı kalmayan bu destek, çocuğun öğrenme sürecine aktif olarak katılımını, öz güvenini ve motivasyonunu artırmayı hedefler. Araştırmalar, ebeveynlerin aktif katılımının çocukların akademik başarılarında önemli bir fark yarattığını göstermektedir. Örneğin, OECD tarafından yapılan PISA araştırmaları, yüksek akademik başarı gösteren ülkelerde ebeveynlerin çocuklarının eğitimine daha fazla zaman ve kaynak ayırdığını ortaya koymuştur.

Ebeveyn desteğinin en önemli yönlerinden biri, çocuğun öğrenme ortamını desteklemektir. Bu, çocuğa düzenli bir çalışma alanı sağlamak, gerekli materyalleri temin etmek ve ev ödevlerinde yardımcı olmak anlamına gelir. Ancak, yardım sadece cevapları vermek değil, çocuğun problemi çözme sürecinde yönlendirilmesini, düşünme becerilerini geliştirmesini sağlamayı içerir. Örneğin, matematik ödevlerinde çocuğa formülleri ezberletmek yerine, soruyu çözme adımlarını birlikte düşünmek ve mantıksal akıl yürütmeyi teşvik etmek daha etkili bir yaklaşımdır. Bu süreç, çocuğun öz güvenini artırır ve problem çözme becerilerini geliştirir.

Bununla birlikte, ebeveyn desteği sadece akademik konularla sınırlı kalmamalıdır. Çocuğun sosyal ve duygusal gelişimini desteklemek de aynı derecede önemlidir. Ebeveynler, çocuklarıyla düzenli olarak iletişim kurmalı, onların duygularını anlamalı ve destekleyici bir ortam sağlamalıdır. Okulda yaşadığı zorlukları dinlemek, başarılarını kutlamak ve olumsuz durumlarla başa çıkma stratejileri geliştirmede yardımcı olmak, çocuğun öz saygısını ve motivasyonunu artırır. Çocuğun ilgi alanlarını keşfetmesine ve bu alanlarda yeteneklerini geliştirmesine fırsat tanımak da önemlidir. Spor, sanat veya müzik gibi aktivitelere katılım, çocuğun akademik başarısına olumlu yönde katkıda bulunabilir.

Ayrıca, okul ile iletişim de ebeveyn desteğinin önemli bir parçasıdır. Ebeveynler, öğretmenlerle düzenli olarak iletişim kurmalı, çocuğun okul performansı hakkında bilgi almalı ve gerektiğinde öğretmenlerle işbirliği yapmalıdır. Okul etkinliklerine katılmak, veli toplantılarına gitmek ve öğretmenlerle düzenli görüşmeler yapmak, çocuğun okul hayatına olan bağlılığını artırır ve öğretmenlerin çocuğun ihtiyaçlarını daha iyi anlamasına yardımcı olur.

Sonuç olarak, ebeveyn desteği, çocukların okul başarısında belirleyici bir faktördür. Bu destek, çocuğun akademik, sosyal ve duygusal gelişiminin her aşamasında aktif bir katılımı, öğretmenlerle işbirliği ve çocuğun güçlü yönlerini desteklemeyi içerir. Bütüncül bir yaklaşımla sağlanan bu destek, çocukların potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarına ve başarılı bireyler olarak yetişmelerine yardımcı olur. Unutulmamalıdır ki, ebeveynlerin rolü, çocuğun eğitim yolculuğunda en önemli rehber ve destekçidir.

Bu çalışma, çocuklarda okul başarısını artırmanın yollarını ele alarak, akademik başarıyı etkileyen çeşitli faktörleri incelemiştir. Çalışmamız, ailenin rolünün, çocuğun akademik başarısında oldukça önemli olduğunu göstermiştir. Ebeveynlerin çocuklarıyla olan etkileşimleri, evdeki öğrenme ortamları ve akademik başarıya verdikleri destek seviyesi, çocuğun okulda gösterdiği performansı doğrudan etkilemektedir. Ebeveynlerin çocuklarının eğitimine aktif olarak katılımları, ödevlerine yardımcı olmaları, okul ile iletişim halinde kalmaları ve düzenli olarak çocuklarının eğitimlerini takip etmeleri başarının artmasında kritik öneme sahiptir.

Ayrıca, okul ortamının kalitesi de okul başarısını önemli ölçüde etkilemektedir. Öğretmenlerin nitelikleri, sınıf içi etkinlikler, okulun sunduğu kaynaklar ve öğrencilere sağlanan destek hizmetleri, öğrencilerin akademik gelişimini şekillendirir. Etkili öğretim yöntemlerinin kullanımı, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçlarına göre uyarlanmış eğitim programları ve öğrencilerin aktif olarak katılımını sağlayan öğrenme ortamları, öğrenme sürecinin verimliliğini artırır. Öğrencilerin sosyal ve duygusal gelişimlerine destek olan programların da akademik başarıya olumlu etkisi gözlenmiştir. Sosyal ve duygusal öğrenme, öğrencilerin özgüvenlerini artırır ve öğrenmeye karşı olumlu tutum geliştirmelerine yardımcı olur.

Çalışmamız, teknolojinin eğitimde kullanılmasının önemli bir potansiyel taşıdığını da ortaya koymuştur. Eğlenceli ve etkileşimli öğrenme uygulamalarının kullanımı, öğrencilerin öğrenme motivasyonlarını artırabilir ve öğrenme süreçlerini daha etkili hale getirebilir. Ancak, teknolojinin etkili bir şekilde kullanılması için öğretmenlerin yeterli eğitime sahip olmaları ve teknolojinin eğitim hedeflerine uygun olarak kullanılmasının sağlanması gerekmektedir.

Gelecek trendler göz önüne alındığında, kişiselleştirilmiş öğrenme yaklaşımlarının ve yapay zeka destekli eğitim teknolojilerinin daha yaygın olarak kullanılacağı öngörülmektedir. Bu teknolojiler, öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına ve öğrenme stillerine daha iyi uyum sağlayan eğitim deneyimleri sunarak, okul başarısını artırmaya katkıda bulunabilir. Ancak, bu teknolojilerin etik kullanımı ve öğrencilerin dijital okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Eğitimde eşitlik ve öğrenci refahına odaklanarak, tüm çocukların potansiyellerini gerçekleştirmelerine olanak sağlayan bir eğitim sistemi oluşturmak, geleceğin en önemli hedeflerinden biri olmalıdır.

ÖNERİLER

Eğitim

Çocuklarda Duygusal Zeka Gelişimini Destekleyen Aktiviteler

Günümüzün karmaşık ve hızla değişen dünyasında, akademik başarı kadar duygusal zeka (DZ) da bireylerin yaşamlarında önemli bir rol oynamaktadır. Duygusal
Eğitim

Çocuklarda Zeka Gelişimini Destekleyen Oyunlar

Çocukluk dönemi, bilişsel gelişimin en hızlı ve en yoğun yaşandığı evredir. Bu dönemde beyin, yeni bilgiler, beceriler ve deneyimlerle inanılmaz