Sağlık

Bebeklerde Obeziteyi Önlemek İçin Beslenme Alışkanlıkları

Çocukluk çağı obezitesi, küresel bir halk sağlığı sorunu olarak giderek artan bir endişe kaynağıdır. Son yıllarda, bebeklik döneminde başlayan aşırı kilo alımı, gelecekte obezite, tip 2 diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve diğer kronik hastalıklar riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Bu durumun ciddi sonuçları göz önüne alındığında, bebeklerde obeziteyi önlemek için etkili stratejiler geliştirmek ve uygulamak hayati önem taşımaktadır. Erken müdahalenin önemi, yaşam boyu sağlık üzerindeki derin ve kalıcı etkilerinden dolayı vurgulanmalıdır. Bu çalışmada, bebeklik döneminde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının oluşturulmasının, obezitenin önlenmesinde oynadığı hayati rolü ele alacağız.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya genelinde milyonlarca bebek aşırı kilolu veya obez olarak sınıflandırılmaktadır. Bu rakamlar, giderek artan bir eğilimi göstermekte ve özellikle gelişmiş ülkelerde endişe verici bir oranda yükselmektedir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde, 5 yaşın altındaki çocukların %14’ünden fazlası obez olarak tanımlanmaktadır. Bu istatistikler, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının bebeklik döneminde kurulmasının sadece bireysel sağlık için değil, aynı zamanda toplum sağlığı için de ne kadar önemli olduğunu vurgular. Obezitenin erken başlaması, çocukların fiziksel ve psikolojik sağlıklarını olumsuz etkileyerek, yaşam kalitelerini düşürmektedir. Ayrıca, sağlık sistemi üzerindeki yükü de önemli ölçüde artırmaktadır.

Bebeklik dönemi, beslenme alışkanlıklarının oluşturulması için kritik bir dönemdir. Bu dönemde kazandırılan alışkanlıklar, çocukluk ve yetişkinlik dönemlerini etkileyen uzun vadeli sonuçlar doğurur. Anne sütü, bebeklerin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için en ideal besindir. Anne sütü, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirir, alerji riskini azaltır ve obezite riskini düşürür. Ancak, anne sütü ile beslenmenin önemine rağmen, birçok bebek yeterince anne sütü alamamakta veya erken dönemde anne sütünden kesilmektedir. Bu durum, bebeğin daha sonraki dönemlerde sağlıksız besinlerle beslenmesi ve obezite riskine girmesi olasılığını artırmaktadır. Bu nedenle, anne sütü ile beslenmenin teşvik edilmesi ve desteklenmesi, obeziteyi önleme stratejilerinin temel bir bileşenidir.

Bu çalışmada, bebeklerde obeziteyi önlemek için sağlıklı beslenme alışkanlıklarının nasıl oluşturulacağı konusunda detaylı bilgiler sunacağız. Anne sütü ile beslenmenin önemini, katı gıdalara geçişin doğru zamanlamasını ve sağlıklı besin seçeneklerinin nasıl seçileceğini ele alacağız. Ayrıca, ailelerin bebeklerinin sağlıklı beslenmesini desteklemek için alabilecekleri pratik adımlar ve mevcut kaynaklar hakkında bilgiler vereceğiz. Amaç, ebeveynleri ve sağlık profesyonellerini bilgilendirerek, bebeklerde obezitenin önlenmesine katkıda bulunmaktır.

Bebeklerde Sağlıklı Beslenme

Bebeklik dönemi, çocuğun gelecekteki sağlığı için temel oluşturduğu kritik bir dönemdir. Bu dönemde edinilen beslenme alışkanlıkları, çocukluk çağı ve yetişkinlikteki obezite riskinin belirlenmesinde önemli rol oynar. Obezitenin erken yaşta başlaması, kalp hastalıkları, diyabet ve diğer kronik hastalıklar riskini önemli ölçüde artırır. Bu nedenle, bebeklerde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının oluşturulması hayati önem taşır.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde milyonlarca çocuk obezite ile mücadele etmektedir. Bu durumun önlenmesi için, bebeklerin ilk altı ay boyunca sadece anne sütü ile beslenmesi şarttır. Anne sütü, bebeğin büyüme ve gelişimi için gerekli tüm besinleri içerir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Anne sütü ile beslenen bebeklerin, mama ile beslenen bebeklere göre obezite riski daha düşüktür. Araştırmalar, anne sütü ile beslenen bebeklerde obezite riskini %30’a kadar azaltabileceğini göstermektedir.

Altı aydan sonra, anne sütüne ek olarak, bebeğe uygun ek gıdalar verilmeye başlanmalıdır. Bu dönemde, bebeğe çeşitli ve dengeli besinler sunmak önemlidir. Meyve, sebze, tahıllar ve protein kaynakları, bebeğin büyümesi ve gelişimi için gereklidir. Bebeğe şekerli içecekler, işlenmiş gıdalar ve fast food gibi sağlıksız besinler verilmemelidir. Bu tür gıdalar, bebeğin enerji ihtiyacından fazla kalori almasına yol açarak obezite riskini artırır.

Bebeğin beslenmesinde porsiyon kontrolü de önemlidir. Bebeğe çok fazla yemek zorlanmamalı, ancak aç kalmasına da izin verilmemelidir. Bebeğin açlık ve tokluk sinyallerine dikkat etmek ve ona göre beslemek önemlidir. Bebeğin yemek yemeyi reddetmesi durumunda, onu zorlamamak gerekir. Yemek saati keyifli ve stressiz bir ortamda geçmelidir.

Aile içinde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının olması, bebeğin de sağlıklı beslenmesini teşvik eder. Ebeveynlerin sağlıklı beslenmesi, bebeğe iyi bir örnek teşkil eder ve onun da sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmesine yardımcı olur. Aile bireylerinin birlikte yemek yemesi, bebeğin sosyalleşmesine ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmesine katkıda bulunur. Ayrıca, fiziksel aktivite de obeziteyi önlemede önemli bir rol oynar. Bebekler için düzenli hareket, oyun ve egzersiz aktiviteleri teşvik edilmelidir.

Sonuç olarak, bebeklerde obeziteyi önlemek için anne sütü ile beslenmenin önemi, sağlıklı ve dengeli beslenmenin sağlanması, porsiyon kontrolü ve aile içinde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Bu faktörlerin dikkate alınması, çocukların sağlıklı bir yaşam sürmeleri için önemli bir adım olacaktır. Unutmayın ki, bebeklik döneminde atılan adımlar, gelecekteki sağlığını belirlemede büyük rol oynar.

Emzirme ve Bebek Beslenmesi

Bebeklerde obeziteyi önlemek için doğru beslenme alışkanlıklarının kazandırılması hayati önem taşır ve bu süreç, yaşamın ilk dönemlerinden, yani emzirme dönemiyle başlar. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bebeklerin altı ay boyunca sadece anne sütüyle beslenmesini, altı aydan sonra da uygun ek gıdalarla birlikte emzirmenin devam etmesini önermektedir. Bu öneri, bebeğin sağlıklı bir büyüme ve gelişme göstermesi, bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve uzun vadede obezite riskini azaltması için oldukça önemlidir.

Anne sütü, bebeğin ihtiyaç duyduğu tüm besin öğelerini dengeli bir şekilde içeren mükemmel bir besindir. Protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve minerallerin ideal oranlarda bulunduğu anne sütü, bebeğin sindirim sistemini destekler ve alerjik reaksiyon riskini azaltır. Araştırmalar, anne sütüyle beslenen bebeklerin, mama ile beslenen bebeklere göre obezite geliştirme riskinin daha düşük olduğunu göstermektedir. Örneğin, bir çalışmada anne sütüyle beslenen bebeklerin %15’inin, mama ile beslenen bebeklerin ise %25’inin 2 yaşına kadar obez olduğu tespit edilmiştir. Bu fark, anne sütünün bebeğin büyüme hızını doğal bir şekilde düzenlemesi ve daha uzun süreli tokluk hissi sağlamasıyla açıklanabilir.

Altı aydan sonra ek gıdalara başlanması, bebeğin beslenme çeşitliliğini artırırken, obezite riskini kontrol altında tutmak için dikkatli planlama gerektirir. Ek gıdalar, bebeğin gelişimi için gerekli olan besinleri sağlamalı, ancak aşırı kalori alımına yol açmamalıdır. Püre haline getirilmiş sebzeler, meyveler, tahıllar ve az miktarda yağlı etler uygun seçeneklerdir. Şekerli içecekler, işlenmiş gıdalar, kızartmalar ve tuzlu yiyeceklerden kesinlikle kaçınılmalıdır. Bebeğin porsiyon boyutlarına dikkat edilmeli ve yemek saatleri düzenli olmalıdır. Bebeğin tokluk sinyallerine dikkat etmek ve zorla beslememek de oldukça önemlidir.

Obezitenin önlenmesi, sadece doğru beslenmeyle değil, aynı zamanda düzenli fiziksel aktiviteyle de yakından ilişkilidir. Bebeklerin, güvenli bir ortamda hareket etmelerine ve oyun oynamalarına olanak tanınmalıdır. Bebekler için uygun egzersizler, karın kaslarını güçlendirmeye, dengeyi geliştirmeye ve motor becerilerini artırmaya yardımcı olur. Bu da, sağlıklı bir yaşam tarzının temellerinin atılmasını sağlar.

Sonuç olarak, bebeklerde obeziteyi önlemek için emzirmenin önemi yadsınamaz. Altı aydan sonra uygun ek gıdalarla birlikte emzirmenin sürdürülmesi, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması ve düzenli fiziksel aktivitenin teşvik edilmesi, çocukların sağlıklı bir yaşam sürmelerine ve gelecekte obezite riskini azaltmalarına yardımcı olacaktır. Anneler ve aileler, bu konuda sağlık uzmanlarından destek alarak doğru bilgiye ulaşmalı ve bilinçli kararlar almalıdırlar.

Katı Gıdalara Geçiş Dönemi

Bebeklerde obezitenin önlenmesinde, katı gıdalara geçiş dönemi kritik bir öneme sahiptir. Bu dönem, bebeğin beslenme alışkanlıklarının temelini attığı ve ilerideki sağlık durumunu etkileyen bir süreçtir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından önerilen 6 aylık emzirme süresinden sonra başlayan bu geçiş, doğru ve dengeli bir şekilde yönetilmelidir. Acelecılık ve yanlış beslenme alışkanlıklarının kazandırılması, ileride obezite riskini önemli ölçüde artırabilir.

Katı gıdalara geçiş, bebeğin gelişimine uygun bir şekilde, kademeli olarak yapılmalıdır. Öncelikle tek bir besin maddesiyle başlanmalı ve bebeğin tepkisi gözlemlenmelidir. Alerjik reaksiyonlara karşı dikkatli olmak önemlidir. Yaygın alerjenler arasında inek sütü, yumurta, fıstık, soya ve buğday yer alır. Bu gıdalar, bebeğin gelişimine uygun zamanlarda ve küçük porsiyonlarla verilmelidir. Örneğin, alerji riski yüksek olan fıstık ezmesi gibi gıdaların, doktor tavsiyesiyle ve kontrollü bir şekilde verilmesi önerilir. Birçok araştırma, erken dönemde alerjen gıdaların verilmesinin alerji riskini azaltabileceğini göstermiştir.

Bebeğin beslenme çeşitliliği, sağlıklı bir büyüme ve gelişme için oldukça önemlidir. Tek tip beslenme, bebeğin ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri yeterince almamasını sağlayabilir. Bu nedenle, farklı renk ve tekstürdeki meyve, sebze, tahıl ve protein kaynakları dengeli bir şekilde sunulmalıdır. Örneğin, havuç püresi, patates püresi, brokoli püresi gibi farklı sebzeler ve elma püresi, muz püresi, armut püresi gibi farklı meyveler bebeğin menüsünde yer almalıdır. Ayrıca, tam tahıllar, yağsız protein kaynakları (mercimek, tavuk, balık) ve sağlıklı yağlar (avokado, zeytinyağı) da beslenmenin önemli bir parçasıdır.

Şekerli içecekler ve işlenmiş gıdalar, bebeğin katı gıdalara geçiş döneminde kesinlikle yasaklanmalıdır. Bu gıdalar, yüksek şeker ve kalori içeriği nedeniyle obezite riskini artırır ve bebeğin sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmesini engeller. Birçok çalışma, erken yaşta şeker tüketiminin obezite, diş çürükleri ve diğer sağlık sorunlarına yol açtığını göstermektedir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırma, 2 yaşından küçük çocukların %40’ının düzenli olarak şekerli içecek tükettiğini ortaya koymuştur. Bu durum, gelecekteki sağlık sorunları için ciddi bir risk faktörüdür.

Sonuç olarak, bebeklerde obeziteyi önlemek için, katı gıdalara geçiş döneminin doğru ve bilinçli bir şekilde yönetilmesi şarttır. Bebeğin gelişimine uygun, dengeli ve çeşitli bir beslenme programı oluşturmak, şekerli içecekler ve işlenmiş gıdalardan kaçınmak, alerjik reaksiyonlara karşı dikkatli olmak ve doktor tavsiyesine uymak, sağlıklı bir büyüme ve gelişme için oldukça önemlidir. Bu dönemde edinilen beslenme alışkanlıkları, bebeğin ileriki yaşlarında sağlıklı bir yaşam sürme olasılığını artıracaktır.

Şekerli İçeceklerden Uzak Durun

Bebeklik dönemi, çocukluk çağı obezitesi için oldukça kritik bir dönemdir. Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının erken yaşta kazandırılması, gelecekteki sağlık sorunlarının önlenmesinde hayati önem taşır. Bu bağlamda, şekerli içeceklerden uzak durmak, bebeklerin sağlıklı gelişimi için atılabilecek en önemli adımlardan biridir.

Şekerli içecekler, boş kalori kaynaklarıdır. Yani vücuda enerji sağlarlar ancak hiçbir besleyici değeri taşımazlar. Bu içecekler, meyve suları, gazlı içecekler, şekerli süt içecekleri ve enerji içeceklerini kapsar. Bebeklerin, özellikle ilk 6 ayda, anne sütü veya mama ile beslenmeleri önerilir. 6 aydan sonra ise, tamamlayıcı besinlere geçiş sürecinde de şekerli içeceklerden uzak durulmalıdır. Bu içecekler, bebeğin iştahını azaltabilir, beslenme çeşitliliğini kısıtlayabilir ve besin öğelerinin yetersiz alımına yol açabilir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, dünya genelinde çocukluk çağı obezitesi hızla artmaktadır. Bu artışın başlıca nedenlerinden biri de şekerli içecek tüketimidir. Araştırmalar, düzenli olarak şekerli içecek tüketen çocukların, tüketmeyenlere göre obezite geliştirme riskinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Örneğin, ABD’deki bir çalışma, günlük bir şişe soda tüketen çocukların, tüketmeyenlere göre obezite risklerinin %60 daha fazla olduğunu ortaya koymuştur.

Şekerli içeceklerin olumsuz etkileri sadece obeziteyle sınırlı değildir. Diş çürüğü riskinin artmasına, karaciğer yağlanmasına ve tip 2 diyabet gibi metabolik hastalıkların gelişmesine de katkıda bulunabilirler. Ayrıca, şekerli içecekler, bebeğin suda çözünen vitamin ve minerallerin emilimini olumsuz etkileyerek, besin öğelerinin vücut tarafından yeterince kullanılmasını engelleyebilirler.

Bebeklerin sağlıklı gelişimi için, onlara su, süt (uygun yaşta ve miktarda) ve seyreltilmiş meyve suları (çok az miktarda ve ara sıra) sunulmalıdır. Şekerli içeceklerin tamamen hayatlarından çıkarılması, uzun vadede sağlıklarını korumak için en önemli önlemlerden biridir. Ebeveynler, bebeklerine sağlıklı beslenme alışkanlıklarını kazandırmak ve obezite riskini azaltmak için bilinçli tercihler yapmalıdırlar. Bu, gelecek nesillerin sağlığı için büyük önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, bebeklerin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için şekerli içeceklerden uzak durmak hayati önem taşımaktadır. Obezite, diş çürüğü ve diğer sağlık sorunlarını önlemek için, anne sütü veya mamasının yanı sıra su ve seyreltilmiş meyve suları gibi sağlıklı içecekler tercih edilmelidir. Bebeklerin geleceği için, sağlıklı beslenme alışkanlıkları konusunda bilinçli olmak ve doğru tercihler yapmak gerekmektedir.

Obezite Riskini Azaltma Yolları

Bebeklik dönemi, çocukluk çağı obezitesinin önlenmesi için kritik bir dönemdir. Genetik yatkınlık önemli olsa da, beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı seçimleri, bir çocuğun obezite riskinde büyük rol oynar. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, küresel olarak 39 milyonun üzerinde 5 yaş altı çocuk aşırı kilolu veya obezdir. Bu rakamlar, erken müdahalenin önemini vurgular. Bebeklerde obeziteyi önlemek için doğru beslenme alışkanlıklarını oluşturmak, gelecekteki sağlık sorunlarını önemli ölçüde azaltabilir.

Emzirmenin önemi tartışılmazdır. Anne sütü, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirirken, ideal büyüme ve gelişme için gerekli besinleri dengeli bir şekilde sağlar. Anne sütü ile beslenen bebeklerin, formül maması ile beslenen bebeklere göre obezite riski daha düşüktür. Çalışmalar, emzirmenin süresinin uzamasının, obezite riskini daha da azalttığını göstermektedir. Örneğin, altı aydan daha uzun süre emzirilen bebeklerde obezite riski %20’ye kadar azalabilir.

Katı gıdalara geçiş döneminde dikkatli olmak son derece önemlidir. Bebeğin gelişimine uygun, besleyici yoğun gıdalar tercih edilmelidir. İşlenmiş gıdalar, şekerli içecekler ve fast food gibi sağlıksız seçeneklerden uzak durulmalı. Meyve, sebze, tam tahıllar ve yağsız protein kaynakları, beslenmenin temelini oluşturmalıdır. Bebeğe küçük porsiyonlar sunmak ve yemek saatlerini keyifli hale getirmek de önemlidir. Zorla besleme yerine, bebeğin kendi açlık ve tokluk sinyallerine dikkat etmek gerekir.

Aile içinde sağlıklı beslenme alışkanlıklarının benimsenmesi, bebeğin beslenme düzenini olumlu yönde etkiler. Ebeveynler, çocuklarına örnek olarak sağlıklı beslenme alışkanlıklarını sergilemeli ve düzenli egzersiz yapmalıdır. Ailece yapılan yemekler, sağlıklı besinlerin tadını çıkarmanın ve birlikte zaman geçirmenin güzel bir yoludur. Televizyon karşısında yemek yemekten kaçınılmalı ve yemek zamanları, aile bireyleri arasında iletişim kurma fırsatı olarak değerlendirilmelidir.

Düzenli fiziksel aktivite, obezite riskini azaltmada önemli bir rol oynar. Bebekler için, karın üstü yatırma, emekleme ve oyun oynama gibi aktiviteler, kas gelişimini destekler ve enerji harcamalarını artırır. Bebekler büyüdükçe, parklarda oyun oynama, yüzme ve bisiklet sürme gibi aktivitelere teşvik edilmelidir. Ekran süresini sınırlamak da önemlidir, çünkü aşırı ekran süresi fiziksel aktiviteyi azaltır ve sağlıksız atıştırmalık tüketimini artırabilir.

Sonuç olarak, bebeklerde obeziteyi önlemek için emzirme, sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve ekran süresinin sınırlandırılması gibi faktörlere dikkat etmek gerekmektedir. Bu önlemler, çocuğun sağlıklı bir yaşam sürmesi ve gelecekteki sağlık sorunlarından korunması için hayati önem taşır. Herhangi bir endişe durumunda, bir çocuk doktoruna danışmak önemlidir. Unutmayın, erken müdahale, uzun vadeli sağlık ve refah için en önemli adımdır.

Bu çalışma, bebeklerde obeziteyi önlemenin önemini vurgulayan ve beslenme alışkanlıklarının bu süreçteki kritik rolünü ele alan kapsamlı bir inceleme sunmaktadır. Çalışmamız, erken çocukluk döneminde oluşturulan beslenme alışkanlıklarının, çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde obezite gelişimi üzerinde uzun vadeli etkilerinin olabileceğini gösteren mevcut literatürü özetlemiştir. Emzirmenin, bebeklerde obezite riskini azaltmada önemli bir koruyucu faktör olduğu vurgulanmıştır. Emzirmenin süresi ve sıklığı arttıkça, obezite riskinin azaldığı gözlemlenmiştir.

Katı gıdalara geçiş döneminin de obezite gelişimi üzerinde önemli bir etkisi vardır. Bebeklerin katı gıdalara uygun zamanda ve doğru şekilde başlamaları, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının erken yaşta yerleşmesine yardımcı olur. İşlenmiş gıdalar, şekerli içecekler ve aşırı tuz tüketimi gibi faktörlerden kaçınılması, bebeğin sağlıklı bir kilo alımını destekler. Bebeklere sunulan gıdaların çeşitli ve dengeli olması, tüm gerekli besin öğelerinin alınmasını sağlar ve sağlıklı büyümeyi destekler.

Ailelerin beslenme eğitimi alması ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarını benimsemesi, bebeklerde obeziteyi önlemede hayati önem taşır. Sağlık çalışanlarının, aileleri beslenme konusunda bilinçlendirme ve destekleme konusunda aktif rol oynamaları gerekmektedir. Anne-baba rol modelliği de oldukça önemlidir; ebeveynlerin sağlıklı beslenme alışkanlıklarını benimsemeleri ve bu alışkanlıkları çocuklarına örnek olmaları, çocukların da sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmelerini sağlar.

Gelecek trendler açısından, kişiselleştirilmiş beslenme yaklaşımları ve teknoloji destekli beslenme izleme uygulamaları giderek daha yaygın hale gelecektir. Bu uygulamalar, ailelere bebeklerinin beslenme ihtiyaçlarını daha iyi anlamaları ve doğru beslenme planlarını uygulamaları konusunda destek sağlayacaktır. Aynı zamanda, genomik verilerin beslenme önerilerinde kullanılması ve yapay zeka destekli tahmin modellerinin geliştirilmesi de beklenmektedir. Bu gelişmeler, bebeklerde obeziteyi önleme çabalarını daha etkili ve kişiye özel hale getirecektir. Ancak, bu teknolojilerin etik ve erişilebilirlik yönlerinin de göz önünde bulundurulması kritik önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, bebeklerde obeziteyi önlemek için çok yönlü bir yaklaşım gereklidir. Bu yaklaşım, emzirmeyi teşvik etmeyi, uygun katı gıda geçişini sağlamayı, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını desteklemeyi, aileleri eğitmeyi ve gelecekteki teknolojik gelişmelerden yararlanmayı içermelidir. Bu şekilde, gelecek nesiller için daha sağlıklı bir yaşam sağlanabilir.

ÖNERİLER

Sağlık

Kulak Çınlamasının Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Kulak çınlaması, tıbbi adı tinitus olan ve dışarıdan bir ses kaynağı olmaksızın kulakta veya başta algılanan bir ses olarak tanımlanır.
Sağlık

Beyin Sağlığını Destekleyen Besinler

Beynimiz, vücudumuzun en karmaşık ve hayati organıdır. Düşünme, öğrenme, hatırlama, hareket etme ve duygularımızı düzenleme gibi tüm yaşam fonksiyonlarımızın kontrol