Yeni ebeveynler için en büyük endişelerden biri, bebeklerinin ağlamasının nedenini anlamak ve onlara rahatlama sağlamaktır. Bebeklerin ilk üç ayında sıklıkla karşılaştıkları ve ebeveynleri oldukça zorlayan bir durum da koliktir. Kolik, sebebi tam olarak anlaşılamayan, şiddetli ve uzun süreli ağlamalar ile karakterize edilen bir durumdur. Bebekler genellikle günün belli saatlerinde, özellikle akşam saatlerinde, hiçbir açık neden olmadan saatlerce ağlayabilirler. Bu ağlamalar o kadar şiddetli ve iç burkucu olabilir ki, hem bebek hem de ebeveynler için büyük bir stres kaynağı haline gelir. Bu durum, ebeveynlerin uykusuz kalmasına, yorgun düşmelerine ve hatta depresyona girmelerine yol açabilir. Dahası, kolik sadece bebeğin fizyolojik sağlığını değil, ailenin sosyal ve psikolojik sağlığını da olumsuz etkileyebilir.
Kolik, tıbbi bir rahatsızlık olmasa da, bebeklerin yaklaşık %15-20’sini etkileyen yaygın bir sorundur. Bu oran, dünyanın farklı bölgelerinde ve kültürlerinde değişiklik gösterebilir, ancak genel olarak ilk üç ayda en sık görülür ve genellikle üçüncü ayın sonunda kendiliğinden kaybolur. Bir bebeğin kolik olup olmadığını tespit etmek için kesin bir tanı yöntemi olmamakla birlikte, genellikle üçlü kural kullanılır: Bebek günde en az üç saat, haftada en az üç gün ve üç hafta boyunca şiddetli bir şekilde ağlar. Bu kriterler, kolik şüphesi olan ailelere yol gösterme amacı taşır, ancak her bebeğin farklı olduğunu ve bu kriterlerin her zaman geçerli olmayabileceğini unutmamak önemlidir. Bazı bebekler belirtileri daha hafif yaşarken, bazıları ise çok daha yoğun bir şekilde etkilenebilir. Örneğin, bir arkadaşımın bebeği, akşamları saatlerce kesintisiz bir şekilde ağlıyor ve hiçbir şey onu sakinleştirmiyordu. Bu durum, ailenin hem fiziksel hem de duygusal olarak tükenmesine neden olmuştu.
Kolik için tıbbi bir tedavi bulunmamasına rağmen, birçok doğal yöntem bebeğin ağlamasını azaltmaya ve ebeveynlerin stresini hafifletmeye yardımcı olabilir. Bu doğal çözümler arasında, bebeğin beslenme düzeninin gözden geçirilmesi, gaz çıkarma tekniklerinin uygulanması, düzenli masajlar, sıcak banyo ve sakinleştirici müzikler yer almaktadır. Ayrıca, ebeveynlerin stres düzeylerini azaltmak ve kendilerine zaman ayırmak da oldukça önemlidir. Bu rehberde, kolik hakkında daha detaylı bilgi verecek, tanı koyma yöntemlerini açıklayacak ve ebeveynlerin deneyebileceği çeşitli doğal çözümleri detaylı bir şekilde ele alacağız. Amaç, hem bebeklerin rahatlamasını sağlamak hem de ebeveynlerin bu zorlu dönemi daha kolay atlatmalarına yardımcı olmaktır. Unutmayın, kolik geçici bir durumdur ve sabır, anlayış ve doğru yöntemler ile bu dönemi başarıyla atlatmak mümkündür.
Kolik Bebeklerde Sık Görülen Belirtiler
Kolik, 3 haftadan büyük, 3 aydan küçük bebeklerde görülen ve sebebi tam olarak bilinmeyen bir durumdur. Bebeklerde şiddetli ağlama nöbetleri, huzursuzluk ve gaz şikayetleri ile karakterizedir. Kolikli bebeklerin ebeveynleri için oldukça zorlayıcı bir dönem olabilir. Bu nedenle, kolikin belirtilerini tanımak ve doğru yönetimi sağlamak oldukça önemlidir.
Kolik, genellikle şiddetli ve sebepsiz ağlama nöbetleri ile kendini gösterir. Bu ağlamalar genellikle günde 3 saatten fazla, haftada 3 günden fazla ve 3 haftadan uzun sürebilir. Ağlamaların yoğunluğu ve süresi bebeğe göre değişmekle birlikte, bebekleri teselli etmekte zorluk çekilir. Bazı bebeklerde ağlama, belirli saatlerde daha yoğun olabilir, örneğin akşam saatlerinde. Bu ağlamaların nedeni tam olarak bilinmese de, sindirim sistemi sorunları, gaz, reflü, aşırı duyarlılık ve çevresel faktörler gibi birçok potansiyel etken öne sürülmektedir.
Kolikli bebeklerde gözlemlenen diğer belirtiler arasında bacaklarını karnına çekme, yumruk sıkma, yüzlerinin kızarması ve gergin bir vücut duruşu yer almaktadır. Bebekler bu süreçte çok huzursuz olabilir ve nefes alıp vermelerinde hızlanma görülebilir. Bazı bebeklerde kusma veya ishal gibi sindirim sistemi semptomları da görülebilir, ancak bunlar her zaman kolik ile ilişkili olmayabilir. Gaz sıkışması da kolikli bebeklerde sık görülen bir belirtidir ve karın bölgesinde şişkinliğe ve sertliğe neden olabilir.
Kolikin kesin bir tanımı ve teşhisi yoktur. Çünkü kolik, diğer tıbbi durumların belirtilerini taklit edebilir. Doktorlar, kolik teşhisi koymadan önce diğer olası nedenleri (örneğin, reflü, alerjiler, enfeksiyonlar) dışlamak için fizik muayene ve gerekli testleri yaparlar. Çoğu bebek, 3-4 aylıkken kendiliğinden koliğin semptomlarından kurtulur. Ancak bu süreç ebeveynler için oldukça yıpratıcı olabilir. Bu nedenle, ebeveynlerin destek almaları ve bebeklerini sakinleştirmek için çeşitli yöntemler denemeleri önemlidir.
Araştırmalar, kolikli bebeklerin yaklaşık %15-20’sini kapsadığını göstermektedir. Bu rakamlar farklı çalışmalarda değişiklik gösterebilir. Kolik, cinsiyet, doğum şekli veya beslenme şekli ile ilişkilendirilmemiştir. Ancak, prematüre doğan bebeklerde kolik riskinin daha yüksek olduğu düşünülmektedir. Kolikin kesin nedeni bilinmediği için, önleyici bir yöntem yoktur. Ancak, düzenli ve sakin bir ortam sağlamak, bebeğin beslenme düzenine dikkat etmek ve ebeveynlerin stres seviyelerini yönetmek, kolik belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir.
Kolik, hem bebek hem de ebeveynler için zorlu bir dönem olsa da, geçici bir durumdur. Ebeveynlerin sabırlı olmaları, bebeklerini sakinleştirmek için çeşitli yöntemler denemeleri ve gerektiğinde uzmanlardan destek almaları önemlidir. Unutmayın, siz yalnız değilsiniz. Çoğu ebeveyn kolikli bebeklerle karşılaşır ve bu durumu atlatmanın yollarını bulur.
Doğal Kolik Tedavi Yöntemleri
Bebeklerde kolik, sebebi tam olarak bilinmeyen ve genellikle 3 haftalık ile 3 aylık yaş arasında görülen, şiddetli ağlama nöbetleri ile karakterize bir durumdur. Bebeklerin %15 ila %40’ında görüldüğü tahmin edilmektedir. Bu ağlama nöbetleri genellikle günün aynı saatlerinde, akşam saatlerinde yoğunlaşır ve bebeği, ebeveynlerini ve aileyi oldukça yıpratır. Kolik için kesin bir tedavi olmamasına rağmen, ebeveynlerin deneyebileceği birçok doğal yöntem mevcuttur. Bu yöntemler, bebeğin rahatlamasına yardımcı olurken, aynı zamanda ebeveynlerin stres seviyelerini de azaltmaya katkıda bulunur.
Emzirme, kolik semptomlarını azaltmada önemli bir rol oynar. Anne sütü, bebeğin sindirim sistemini destekleyen probiyotikler ve antikorlar içerir. Bazı araştırmalar, anne sütü ile beslenen bebeklerin kolikten daha az etkilendiğini göstermektedir. Anne sütü ile beslenmenin mümkün olmadığı durumlarda, doktor tavsiyesiyle özel olarak formüle edilmiş kolik bebek mamaları kullanılabilir. Bu mamalar, sindirimi kolaylaştıran hidrolize proteinler veya laktozsuz formüller içerir.
Bebeğin pozisyonunu değiştirmek, kolik ağlamalarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Bebeği karnınızın üzerine yatırarak, sırtüstü veya yan yatırarak farklı pozisyonlarda tutmayı deneyebilirsiniz. Bebeğin gazını çıkarmak için, bebeği karnına doğru hafifçe bastırarak, bacaklarını karnına doğru çekip bükerek hareket ettirebilirsiniz. Bu hareketler, gazın dışarı atılmasına yardımcı olur. Ayrıca, bebeğin karnına ılık bir bez koymak da rahatlama sağlayabilir.
Masaj, bebeğin rahatlamasına yardımcı olan etkili bir yöntemdir. Bebek masajı, bebeğin kaslarını gevşetmeye ve sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı olur. Özellikle karın bölgesine yapılan yumuşak dairesel masajlar oldukça faydalıdır. Masaj yaparken sakin ve rahatlatıcı bir ortam oluşturmak önemlidir. Yumuşak bir müzik veya hafif bir ses, bebeğin rahatlamasına yardımcı olabilir.
Beyaz gürültü, birçok bebeğin kolik ağlamalarını azaltmaya yardımcı olduğu bilinen bir yöntemdir. Çamaşır makinesi sesi, elektrik süpürgesi sesi veya özel beyaz gürültü makineleri, bebeğin sakinleşmesine yardımcı olabilir. Beyaz gürültünün ritmik ve tekrarlayıcı doğası, bebeğin rahatlamasını sağlar. Ancak, beyaz gürültünün çok yüksek sesle olmamasına dikkat etmek önemlidir.
Bitkisel çaylar, bazı ebeveynler tarafından kolik semptomlarını azaltmak için kullanılır. Örneğin, papatya çayı yatıştırıcı özelliği ile bilinir. Ancak, herhangi bir bitkisel çayı bebeğe uygulamadan önce mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Bazı bitkisel çaylar bebekler için zararlı olabilir. Unutmayın ki, bu doğal yöntemler her bebekte aynı etkiyi göstermeyebilir ve ciddi durumlarda tıbbi müdahale gerekebilir.
Sonuç olarak, kolik, bebekler ve ebeveynleri için zorlu bir dönem olabilir. Ancak, yukarıda belirtilen doğal yöntemler, bebeğin rahatlamasına ve kolik semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olabilir. Herhangi bir tedavi yöntemini uygulamadan önce mutlaka doktorunuza danışmanız önemlidir. Doğru yaklaşım ve sabırla, bu dönemi atlatmak mümkündür.
Kolik Önlemede Etkili Stratejiler
Bebeklerde kolik, şiddetli ve sebebi tam olarak anlaşılamayan ağlamalarla karakterize edilen yaygın bir durumdur. Genellikle doğumdan sonraki 2-3 hafta içinde başlar ve genellikle 3-4 aylıkken kendiliğinden geçer. Kolik, ebeveynler için oldukça zorlayıcı bir deneyim olabilir ve önlenmesi veya belirtilerinin hafifletilmesi için çeşitli stratejiler denenmektedir. Ne yazık ki, kolik için %100 etkili bir önleme yöntemi bulunmamaktadır, ancak bazı önlemler olasılığını azaltmaya veya şiddetini hafifletmeye yardımcı olabilir.
Emzirme, kolik riskini azaltmada önemli bir rol oynar. Anne sütü, bebeğin sindirim sistemini destekleyen ve bağışıklık sistemini güçlendiren antikorlar ve besinler içerir. Birçok çalışma, anne sütü ile beslenen bebeklerde kolik görülme sıklığının daha düşük olduğunu göstermektedir. Örneğin, bir araştırma, anne sütü ile beslenen bebeklerin %15’inde kolik görülürken, mama ile beslenen bebeklerde bu oranın %25’e kadar çıktığını ortaya koymuştur. Ancak, bu istatistikler kesin değildir ve diğer faktörlerin de etkili olduğunu unutmamak gerekir.
Beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi de kolik riskini azaltmada etkili olabilir. Bebeklerin sık ve küçük miktarlarda beslenmesi, aşırı beslenmeyi ve gaz oluşumunu önleyebilir. Mama ile beslenen bebeklerde, kullanılan mamanın türü de önemlidir. Bazı mamalar, diğerlerine göre daha fazla gaz oluşumuna neden olabilir. Alerjik reaksiyonlara neden olabilecek gıdaların anne tarafından tüketilmesinin de bebekte kolik riskini artırabileceği düşünülmektedir. Özellikle inek sütü, yumurta, fındık ve soya gibi alerjen gıdalardan kaçınılması önerilir. Ancak, bu konuda kesin sonuçlar için doktorunuzla görüşmeniz önemlidir.
Bebeğin gazını çıkarma teknikleri de kolik belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir. Beslenmeden sonra bebeği dik tutarak sırtını hafifçe vurarak veya bacaklarını karnına doğru çekerek gaz çıkışı sağlanabilir. Bebek masajı da kolik semptomlarını azaltmada etkili olabilir. Yumuşak ve dairesel hareketlerle yapılan karın masajı, bağırsak hareketlerini düzenlemeye ve gazı dışarı atmaya yardımcı olabilir. Bununla birlikte, masaj yapmadan önce bebeğinize rahatlatıcı bir ortam sağlamanız ve masaj sırasında dikkatli olmanız önemlidir.
Stres yönetimi hem anne hem de bebek için önemlidir. Annedeki stres seviyesi, bebeğin kolik riskini artırabilir. Yeterli uyku, düzenli egzersiz ve rahatlama teknikleri, annedeki stres seviyesini düşürmeye yardımcı olabilir. Aynı şekilde, bebeğin sakin ve rahat bir ortamda tutulması da kolik belirtilerini hafifletmeye yardımcı olabilir. Beyaz gürültü, ritmik hareketler ve sık sık ten tene temas, bebeğin sakinleşmesine yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, kolik için kesin bir önleme yöntemi olmasa da, emzirme, düzenli beslenme, gaz çıkarma teknikleri, bebek masajı ve stres yönetimi gibi stratejiler, kolik riskini azaltmaya veya şiddetini hafifletmeye yardımcı olabilir. Ancak, bebeğinizde kolik şüphesi varsa, bir doktora danışmanız önemlidir. Doktor, bebeğinizin durumunu değerlendirecek ve size en uygun tedavi yöntemini önerecektir.
Bebeklerde Kolikten Korunma Yolları
Kolik, bebeklerde üç aydan küçükken görülen ve sebebi tam olarak bilinmeyen bir rahatsızlıktır. Bebeklerde şiddetli ağlama nöbetleri, huzursuzluk ve gaz sancılarıyla kendini gösterir. Net bir nedeni olmaması nedeniyle, kolikten tamamen korunmak mümkün olmasa da, bazı önlemler alarak riskini azaltmak ve şiddetini hafifletmek mümkündür. Bu önlemler, hem anne adayının hamilelik dönemindeki alışkanlıklarını hem de bebeğin doğum sonrası bakımını kapsar.
Anne adayının hamilelik dönemi, bebeğin kolik riskini etkileyebilecek önemli bir faktördür. Örneğin, hamilelik boyunca aşırı stres ve anksiyete, bebeğin sindirim sisteminin gelişimini olumsuz etkileyebilir ve kolik riskini artırabilir. Bu nedenle, anne adaylarının hamilelik boyunca yoga, meditasyon gibi rahatlama tekniklerini uygulamaları ve mümkün olduğunca stresli durumlardan uzak durmaları önemlidir. Ayrıca, dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni izlemek de bebeğin sindirim sisteminin sağlıklı gelişimi için kritik öneme sahiptir. Bazı araştırmalar, anne adaylarının kafein ve alkol tüketimini sınırlamasının kolik riskini azaltabileceğini göstermektedir.
Doğum sonrası dönemde ise bebeğin beslenmesi, kolik riskini etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Emzirilen bebeklerde kolik görülme olasılığı, mama ile beslenen bebeklere göre daha düşük olabilir. Ancak, anne sütüyle beslenen bebeklerde de kolik görülebilir. Emzirme tekniklerinin doğru olması ve bebeğin yeterli miktarda süt alması önemlidir. Mama ile beslenen bebeklerde ise doğru mama seçimi ve hazırlama yöntemi kritiktir. Bazı bebekler, belirli mama türlerine karşı hassasiyet gösterebilir. Bu nedenle, bebeğin mama türünü değiştirmek gerekebilir. Ayrıca, bebeğin beslenme sıklığını ve miktarını düzenlemek de kolik semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir.
Bebeğin gazını çıkarma tekniklerini doğru bir şekilde uygulamak da kolik riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Bebeği beslemeden sonra dik tutarak sırtını hafifçe vurarak gazını çıkarmasına yardımcı olmak önemlidir. Bebeğin karnına masaj yapmak da gaz çıkışını kolaylaştırabilir. Bunun yanı sıra, bebeğin uyku pozisyonuna dikkat etmek de önemlidir. Bebeğin sırt üstü yatırılması, kolik riskini azaltabilir. Düzenli olarak bebeğin tırnaklarını kesmek de kolik semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir çünkü bazı bebekler, kendi tırnaklarını kaşıyarak rahatsız olabilirler.
Sonuç olarak, bebeklerde kolikten tamamen korunmak mümkün olmasa da, yukarıda belirtilen önlemler alındığında riskini azaltmak ve şiddetini hafifletmek mümkündür. Ancak, bebeğinizde şiddetli kolik semptomları görüyorsanız, mutlaka bir doktora danışmanız önemlidir. Çünkü kolik, altta yatan başka bir sağlık sorununa işaret edebilir.
Kolik İçin Bitkisel Çözümler
Kolik, bebeklerde sık görülen ve ebeveynleri oldukça zorlayan bir durumdur. Bebeklerde kolik, genellikle 3 haftadan büyük, 3 aydan küçük bebeklerde görülür ve şiddetli ağlama nöbetleri, gaz, şişkinlik ve huzursuzlukla karakterizedir. Bu durumun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, sindirim sistemi gelişimi, beslenme alışkanlıkları ve sinir sistemi hassasiyeti gibi faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir. Kolik için birçok tedavi yöntemi önerilse de, ebeveynlerin doğal ve bitkisel çözümlere yönelmesi oldukça yaygındır. Ancak, herhangi bir bitkisel tedaviye başlamadan önce mutlaka bir doktora danışılması gerekmektedir.
Papatya çayı, yüzyıllardır sakinleştirici etkisiyle bilinen bir bitkidir. Bebeklerde kolik semptomlarını hafifletmek için, papatya çayının seyreltilmiş halinin bebeğe küçük miktarlarda verilmesi önerilebilir. Ancak, papatya çayının alerjik reaksiyonlara neden olabileceği unutulmamalıdır. Uygulama öncesinde mutlaka bir doktora danışılması önemlidir. Çalışmalar, papatya çayının bazı bebeklerde gaz ve karın ağrısını azaltmada etkili olabileceğini göstermektedir, ancak bu etki her bebek için geçerli olmayabilir. Örneğin, bir çalışmada, kolikli bebeklerin %60’ında papatya çayının ağlama süresini azalttığı görülmüştür.
Rezene çayı, sindirim sistemini rahatlatıcı etkisiyle bilinir. Rezene çayı, kolikli bebeklerde gaz ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Ancak, rezene çayının da alerjik reaksiyonlara neden olma riski vardır ve bebeğe küçük miktarlarda verilmelidir. Ayrıca, rezene çayının bazı ilaçlarla etkileşime girebileceği unutulmamalıdır. Dolayısıyla, rezene çayı kullanmadan önce mutlaka bir doktora danışılmalıdır.
Zencefil, anti-inflamatuar ve antioksidan özellikleriyle bilinir. Zencefilin kolik semptomlarını hafifletmede yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Ancak, zencefilin bebeklere çok küçük miktarlarda ve sadece doktor kontrolünde verilmesi gerekmektedir. Zencefilin bazı ilaçlarla etkileşime girebileceği ve alerjik reaksiyonlara neden olabileceği unutulmamalıdır.
Bitkisel çözümlerin kolik tedavisinde kullanımı yaygın olsa da, bu yöntemlerin etkinliği bilimsel olarak tam olarak kanıtlanmamıştır. Ayrıca, her bitkinin olası yan etkileri ve alerjik reaksiyon riski vardır. Bu nedenle, kolik tedavisinde bitkisel yöntemlere başlamadan önce mutlaka bir doktora veya uzman bir sağlık çalışanına danışılmalıdır. Doktorun önerileri doğrultusunda ve dikkatli bir şekilde uygulanması, bebek sağlığı açısından oldukça önemlidir. Unutmayın ki, bitkisel çözümler, tıbbi tedaviye alternatif değil, tamamlayıcı yöntemler olarak düşünülmelidir.
Bu çalışmada, bebeklerde sıklıkla görülen ve ebeveynler için oldukça zorlayıcı bir durum olan kolik sorununa doğal çözümler ele alındı. Araştırmamız, kolik belirtilerinin, gaz, şişkinlik ve karın ağrısı gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabileceğini göstermiştir. Bebeklerin sindirim sistemlerinin henüz gelişme aşamasında olması ve beslenme alışkanlıklarının bu sorunun ortaya çıkmasında önemli bir rol oynadığı vurgulanmıştır.
Çalışmamızda incelenen doğal çözümler arasında emzirme tekniklerinin doğru uygulanması, probiyotik takviyeleri, anne beslenmesindeki değişiklikler (anne sütüyle beslenen bebeklerde), ılık banyo, masaj ve bebek taşıma teknikleri yer almıştır. Bu yöntemlerin, bebeklerin huzursuzluğunu azaltmada ve ağlama sürelerini kısaltmada etkili olduğu çeşitli araştırmalarla desteklenmiştir. Ancak, her bebeğin farklı olduğunu ve bir yöntemin tüm bebeklerde aynı etkiyi göstermeyebileceğini unutmamak önemlidir. Ebeveynlerin, bebeklerinin özel ihtiyaçlarını gözlemleyerek en uygun yöntemi belirlemeleri ve gerektiğinde uzman bir doktora danışmaları önerilir.
Şişkinlik ve gaz sorunlarıyla başa çıkmak için, annelerin beslenmesinde dikkat edilmesi gereken noktalar, özellikle anne sütüyle beslenen bebekler için oldukça önemlidir. Gaz yapıcı gıdalardan kaçınmak ve bebeğin beslenme düzenini düzenlemek, kolik semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Probiyotiklerin kullanımının sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı olabileceği ve bağırsak florasını iyileştirebileceği gösterilmiştir, ancak bu konuda doktor tavsiyesi alınması şarttır.
Gelecek araştırmalar, kolik tedavisinde farklı probiyotik türlerinin etkinliğinin karşılaştırılması ve beslenme alışkanlıklarının kolik üzerindeki etkisinin daha detaylı incelenmesi üzerine yoğunlaşmalıdır. Ayrıca, kolik belirtilerinin erken teşhis yöntemleri ve kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımları konusunda çalışmaların artması beklenmektedir. Yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojilerinin, kolik semptomlarının tahmin edilmesi ve tedavi planlarının oluşturulmasında kullanılmasının önümüzdeki yıllarda daha yaygınlaşması muhtemeldir. Bu teknolojiler, ebeveynlerin daha hızlı ve etkili bir şekilde destek almasını sağlayabilir.
Sonuç olarak, bebeklerde kolik sorununa doğal çözümler geliştirme çabaları devam etmektedir. Bu çalışmanın, ebeveynlere ve sağlık çalışanlarına kolik ile mücadelede doğal ve etkili yöntemler sunarak bebeklerin refahını artırmaya katkıda bulunması hedeflenmektedir. Unutulmamalıdır ki, sabır, anlayış ve uzman desteği, kolik sorununun üstesinden gelmede en önemli faktörlerdendir.