Sağlık

Bebeklerde Ek Gıdaya Geçişte Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bebeklerin büyüme ve gelişimi için anne sütü veya formül sütü ilk altı ay boyunca yeterli olsa da, altı aydan sonra ek gıdalara geçiş, bebeklerin sağlıklı bir şekilde büyümesi ve gelişmesi için hayati önem taşır. Bu geçiş dönemi, bebeğin beslenmesinde önemli bir dönüm noktasıdır ve doğru besin maddelerinin alınması, alerjik reaksiyonların önlenmesi ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması açısından kritik bir öneme sahiptir. Ancak, bu süreçte dikkat edilmesi gereken birçok faktör vardır ve yanlış bir yaklaşım, bebeğin sağlığını olumsuz etkileyebilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerilerine göre, altı aydan itibaren ek gıdaların anne sütü veya formül sütü ile birlikte verilmesi, bebeğin besin ihtiyacını karşılamak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için önemlidir.

Ek gıdaya geçiş sürecinde sıkça karşılaşılan sorunlar arasında alerjik reaksiyonlar, besin yetersizlikleri ve yanlış beslenme alışkanlıklarının gelişmesi yer almaktadır. Örneğin, bazı bebeklerde fıstık ezmesi, yumurta ve süt gibi gıdalara karşı alerjik reaksiyonlar görülebilir. Bu reaksiyonlar hafif kızarıklık ve kaşıntıdan ciddi anafilaksiye kadar değişen şiddette olabilir. İstatistiklere göre, ABD’de yaklaşık 8 milyon çocuk gıda alerjisi ile yaşamaktadır. Benzer şekilde, ek gıdalara geçişte yetersiz beslenme, bebeğin büyüme ve gelişmesinde gerilik ve çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Örneğin, demir eksikliği anemisi, ek gıdalarda demir açısından zengin besinlerin yeterli miktarda verilmemesi nedeniyle sıkça görülen bir sorundur.

Bu nedenle, ek gıdaya geçiş süreci planlı ve kontrollü bir şekilde yürütülmelidir. Bebeğin gelişimine uygun gıdalar seçilmeli, alerjik reaksiyon riski göz önünde bulundurulmalı ve yeni gıdalar yavaş yavaş ve tek tek verilmelidir. Bebeğin beslenme ihtiyaçları, gelişim aşaması ve olası alerjiler dikkate alınarak bir beslenme uzmanından destek alınması önerilir. Bu rehberde, altı aydan itibaren ek gıdaya geçişte dikkat edilmesi gereken noktalara, doğru gıda seçimine, alerjik reaksiyonların belirtilerine ve önlenmesine, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılmasına ve olası sorunlara yönelik çözüm önerilerine detaylı olarak değineceğiz. Hedefimiz, ebeveynlere güvenilir ve bilimsel verilere dayalı bilgi sunarak, bebeklerinin sağlıklı ve dengeli bir beslenmeyle büyümelerine yardımcı olmaktır. Bu rehber, sağlık uzmanlarının görüşlerini yansıtsa da, her bebeğin farklı olduğunu ve bu nedenle bireysel ihtiyaçların dikkate alınması gerektiğini unutmamak önemlidir.

Ek Gıda Başlangıç Zamanı

Bebeklerin beslenmesinde en önemli dönemlerden biri olan ek gıdaya geçiş, anne ve babalar için hem heyecan verici hem de kafa karıştırıcı olabilir. Doğru zamanı belirlemek, bebeğin gelişimini ve sağlığını olumlu yönde etkilerken, yanlış bir başlangıç alerjik reaksiyonlar, beslenme yetersizlikleri veya sindirim sorunlarına yol açabilir. Peki, bebekler ne zaman ek gıdalara başlamalı?

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve birçok uzman, anne sütü veya formül mamanın tek besin kaynağı olarak en az 6 ay devam edilmesini önermektedir. Bu süre zarfında bebeğin sindirim sistemi, bağışıklık sistemi ve motor becerileri ek gıdalara hazır hale gelir. 6 aydan önce ek gıdaya başlamak, bebeğin alerji geliştirme riskini artırabilir, sindirim sistemini olumsuz etkileyebilir ve anne sütünden yeterince besin almamasına neden olabilir. Bir çalışmada, 4 aydan önce ek gıdaya başlayan bebeklerde gıdaya karşı alerji geliştirme riskinin %50 daha fazla olduğu tespit edilmiştir.

Ancak, 6 ay sadece bir öneridir ve her bebeğin gelişimi farklıdır. Bazı bebekler 6 aylıkken ek gıdalara hazır olabilirken, bazıları birkaç hafta daha bekleyebilir. Bebeğinizin hazır olup olmadığını anlamanın bazı belirtileri şunlardır: Başını dik tutabiliyor, kaşıkla beslenmeye ilgi gösteriyor, yutkunma refleksi gelişmiş ve oturma pozisyonunu kısa süreli olarak koruyabiliyor. Eğer bebeğiniz bu belirtileri göstermiyorsa, ek gıdaya başlamayı biraz daha ertelemek daha doğru olacaktır. Aşırı acele etmek yerine, bebeğinizin kendi hızına uymak önemlidir.

Ek gıdaya geçiş, kademeli olarak ve tek bir gıda ile başlamalıdır. Örneğin, pirinç unu, tatlı patates veya kabak gibi alerjik reaksiyon riskini daha düşük olan gıdalar ile başlamak önerilir. Yeni bir gıdayı bebeğinize tanıtırken, en az 2-3 gün boyunca aynı gıdayı vermeli ve alerjik reaksiyon olup olmadığını gözlemlemelisiniz. Her yeni gıdayı ayrı ayrı tanıtarak, bebeğinizin hangi gıdalara alerjisi olduğunu kolayca tespit edebilirsiniz. Yeni gıdalar eklenirken, önce küçük porsiyonlarla başlamak ve yavaş yavaş miktarı artırmak önemlidir. Bebeğinizin iştahına ve tepkilerine dikkat etmek, doğru beslenme planını oluşturmada yardımcı olacaktır.

Sonuç olarak, ek gıdaya geçiş zamanı bebeğin gelişimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak dikkatlice belirlenmelidir. 6 ay civarında başlamak önerilse de, bebeğin bireysel gelişim işaretleri de dikkate alınmalıdır. Kademeli bir geçiş, tek gıdalı başlangıçlar ve alerjik reaksiyonların dikkatli bir şekilde izlenmesi, bebeğinizin sağlıklı ve dengeli bir beslenme süreci geçirmesini sağlayacaktır. Herhangi bir endişeniz varsa, mutlaka doktorunuzla veya bir diyetisyenle görüşün.

Uygun Ek Gıda Seçimi

Bebeklerin 6. ayından itibaren ek gıdalara başlaması önerilir. Ancak, her bebeğin gelişimi farklı olduğundan, doktorunuzun tavsiyelerine uymak son derece önemlidir. Ek gıdaya geçiş, bebeğin beslenme çeşitliliğini artırmanın ve sağlıklı büyümesini desteklemenin temel bir parçasıdır. Bu süreçte, doğru gıdaları seçmek ve bebeğin alerjik reaksiyonlara karşı korunması birinci önceliğimiz olmalıdır.

Uygun ek gıda seçimi, bebeğin gelişimsel ihtiyaçlarına ve olası alerjilerine göre yapılmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ilk ek gıdaların püre haline getirilmiş sebze ve meyveler olmasını önermektedir. Havuç, patates, kabak, muz ve avokado gibi kolay sindirilebilen ve besleyici değeri yüksek olan gıdalar ideal başlangıç noktalarıdır. Bu gıdaların alerjik reaksiyon riski nispeten düşüktür. Örneğin, bir çalışmada, erken dönemde çeşitli sebze ve meyve pürelerinin verilmesinin, ileriki yaşlarda alerji riskini azalttığı gösterilmiştir. Ancak, bu her bebek için geçerli olmayabilir.

Alerji riski taşıyan gıdalar, yavaş yavaş ve dikkatli bir şekilde diyetine eklenmelidir. Fındık, yumurta, süt ve buğday gibi gıdalar, bebeklerde alerjik reaksiyonlara yol açma olasılığı yüksek olan gıdalardır. Bu gıdaları tek tek ve küçük miktarlarda vermeye başlamak önemlidir. Her yeni gıdadan sonra bebeğinizi 2-3 gün boyunca gözlemleyerek olası reaksiyonları tespit edebilirsiniz. Alerjik reaksiyon belirtileri arasında döküntü, şişlik, nefes darlığı ve kusma sayılabilir. Bu belirtilerden herhangi birini gözlemlemeniz durumunda derhal doktorunuza başvurmalısınız.

Hazır bebek mamaları kullanırken, içeriğini dikkatlice incelemek ve mümkün olduğunca doğal, katkı maddesi içermeyen ürünleri tercih etmek önemlidir. Şeker, tuz ve yapay tatlandırıcılar içeren mamalardan kaçınılmalıdır. Bebeğinizin ihtiyaç duyduğu temel besin öğelerini karşılayan, dengeli bir beslenme planı oluşturmak için doktorunuzla veya bir diyetisyenle görüşebilirsiniz. Doğal ve ev yapımı püreler hazırlamak, bebeğinizin beslenmesini daha iyi kontrol etmenizi sağlar. Bu şekilde, bebeğinize güvenli ve sağlıklı gıdalar verdiğinizden emin olabilirsiniz.

Ek gıdalara geçiş sürecinde sabır ve dikkat çok önemlidir. Bebeğinizin yeni tatlara alışması zaman alabilir. Reddettiği bir gıdayı birkaç gün sonra tekrar denemekten çekinmeyin. Bebeğinizin beslenme ihtiyaçlarını karşılamak ve sağlıklı bir gelişim sağlamak için, uzman görüşü almak ve kişiselleştirilmiş bir beslenme planı oluşturmak her zaman en doğru yaklaşımdır. Unutmayın, her bebek farklıdır ve her bebeğin kendi hızında ilerlemesi gerekir.

Alerji Riskini Azaltma

Bebeklerde ek gıdaya geçiş, gelişimlerinin önemli bir aşamasıdır ve aynı zamanda alerji riskini yönetmek için kritik bir dönemdir. Erken yaşta beslenme alışkanlıkları, ileriki yaşlarda alerjik reaksiyon geliştirme riskini önemli ölçüde etkileyebilir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, dünya genelinde çocukların %30’undan fazlası bir veya daha fazla gıdaya alerjik reaksiyon göstermektedir. Bu rakamların artması, ek gıdaya geçişte dikkatli olunması gerektiğini vurgular.

Alerji riskini azaltmanın en etkili yollarından biri, bebeklerin çeşitli gıdalarla erken yaşta tanışmasını sağlamaktır. Eskiden alerjik reaksiyon riskini azaltmak için bazı gıdaların daha geç verilmesi önerilirdi. Ancak güncel bilimsel araştırmalar, aksini göstermektedir. Örneğin, fındık alerjisi riskini azaltmak için, fındık içeren gıdaların bebekliğin erken dönemlerinde (4-6 ay) verilmesinin faydalı olduğu kanıtlanmıştır. Bu, bağışıklık sisteminin bu gıdalara karşı tolerans geliştirme şansını artırır.

Ek gıdaya geçiş sırasında, tek seferde bir gıda verilmeli ve birkaç gün boyunca bebeğin tepkisi gözlemlenmelidir. Bu sayede, olası bir alerjik reaksiyona hangi gıdanın neden olduğunu tespit etmek daha kolay olur. Alerjik reaksiyonlar, hafif kızarıklık ve kaşıntıdan, ciddi anafilaksiye kadar değişebilen şiddetlerde olabilir. Anafilaksi yaşamı tehdit eden bir durumdur ve acil tıbbi müdahale gerektirir. Bu nedenle, bebeğinizde herhangi bir alerjik belirti gözlemlerseniz, hemen doktorunuza başvurmalısınız.

Anne sütü, bebeğin bağışıklık sisteminin gelişiminde hayati bir rol oynar ve alerji riskini azaltmaya yardımcı olur. Anne sütü ile beslenen bebeklerde, alerjik hastalıklara yakalanma riski daha düşüktür. Eğer anne sütü ile besleme mümkün değilse, hipoalerjenik formüller kullanılabilir. Ancak, bu formüllerin uzun süreli kullanımı hakkında doktorunuzla görüşmeniz önemlidir.

Bebeklerin ek gıdalara geçişinde aşırı hijyenik ortamların da alerji riskini artırabileceği düşünülmektedir. Çok steril bir ortamda büyüyen bebeklerin bağışıklık sistemleri, çeşitli alerjenlere karşı yeterince hazırlıklı olmayabilir. Bu nedenle, bebeğin temiz ve hijyenik bir ortamda büyümesi önemli olsa da, aşırı temizliğe dikkat edilmemelidir. Bebeğin toprakla, hayvanlarla (alerji riskini artıran hayvanlar hariç) ve diğer çevresel faktörlerle sınırlı temasının bağışıklık sistemini güçlendirebileceği düşünülmektedir. Ancak bu konuda uzman görüşü almak önemlidir.

Sonuç olarak, bebeklerde ek gıdaya geçiş, dikkatli planlama ve izleme gerektiren önemli bir süreçtir. Erken ve çeşitli gıda tanıtımı, anne sütü ile besleme ve dengeli bir yaşam tarzı, alerji riskini azaltmada etkili yöntemlerdir. Herhangi bir şüphe durumunda, bir çocuk doktoruna danışmak en doğru yaklaşımdır. Unutmayın, her bebeğin farklı olduğu ve alerji risk faktörlerinin kişiden kişiye değiştiği için, bireysel yaklaşımlar önemlidir.

Beslenme Programı Oluşturma

Bebeklerde ek gıdaya geçiş, hem anne hem de bebek için heyecan verici ve aynı zamanda endişe verici bir dönemdir. Bu süreçte doğru bir beslenme programı oluşturmak, bebeğinizin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için son derece önemlidir. Bebeklerin beslenme ihtiyaçları bireysel farklılıklar gösterse de, genel bazı prensipler ve rehberler izlenmelidir. Bu rehber, 6 aylıkken ek gıdaya başlayan bebekler için genel bir çerçeve sunmaktadır. Daha erken veya daha geç başlayan bebekler için mutlaka bir çocuk doktoruna danışılmalıdır.

Başlangıç aşaması (6-8 ay): Bu dönemde, bebeğinize tek seferde sadece bir yeni gıda tanıtmanız önemlidir. Bu, alerjik reaksiyonların tespitini kolaylaştırır. Başlangıçta, püre haline getirilmiş sebzeler (kabak, patates, havuç) veya meyveler (muz, elma, armut) tercih edilebilir. Tahıl ürünleri (pirinç unu, yulaf ezmesi) de bu dönemde eklenebilir. Önemli olan, gıdaların iyice püre haline getirilmiş ve bebeğin kolayca yiyebileceği kıvamda olmasıdır. Günde bir veya iki öğün ek gıda yeterlidir. Her bir yeni gıdayı birkaç gün aralıklarla vererek, bebeğinizin olası alerjik reaksiyonlarını gözlemleyebilirsiniz. Örneğin, ilk gün kabak püresi verip, sonraki birkaç gün sadece anne sütü veya formülü vererek, kabaktan kaynaklı bir reaksiyon olup olmadığını kontrol edebilirsiniz.

Gelişme aşaması (8-12 ay): Bu dönemde, bebeğinizin beslenme çeşitliliği artırılabilir. Kıyılmış sebzeler, meyveler, etler ve baklagiller yavaş yavaş beslenmesine eklenebilir. Yumuşak ve kolay çiğnenebilir kıvamda olmasına dikkat edilmelidir. Bu dönemde, bebeğinizin kendi kendine beslenmeye başlaması için fırsatlar yaratabilirsiniz. Parmak yiyecekler (haşlanmış brokoli, yumuşak muz dilimleri) hem motor becerilerinin gelişmesine hem de bağımsız beslenmeye geçişe katkıda bulunur. Süt ve süt ürünleri de bu dönemde önemli bir besin kaynağıdır. Ancak, inek sütüne alerjisi olan bebeklerde dikkatli olunmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü’nün önerilerine göre, bebeklerin en az 2 yaşına kadar anne sütü ile beslenmesi idealdir.

Örnek Beslenme Programı (10 aylık bebek):

  • Sabah: Anne sütü/Formül
  • Öğlen: Pirinç unu lapası + elma püresi + 1 çorba kaşığı kıyılmış tavuk
  • Öğleden Sonra: Anne sütü/Formül
  • Akşam: Havuç ve patates püresi + 1 çorba kaşığı yoğurt
  • Gece: Anne sütü/Formül

Önemli Not: Bu sadece bir örnek programdır. Bebeğinizin ihtiyaçlarına ve gelişimine göre beslenme programını ayarlamanız önemlidir. Herhangi bir alerjik reaksiyon, kusma veya ishal durumunda hemen bir doktora başvurmalısınız. Bebeğinize verdiğiniz gıdaların organik ve taze olmasına özen gösterin. Tuz ve şekerden uzak durun. Bebeğinizin beslenme programı hakkında çocuk doktorunuzla düzenli olarak görüşün. Unutmayın, bebeğinizin sağlıklı büyümesi için doğru beslenme kadar düzenli takip ve doğru bilgi de son derece önemlidir.

Ek Gıdaya Geçiş Süreci

Bebeklerin hayatlarının ilk 6 ayında sadece anne sütü veya formülüyle beslenmeleri önerilir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da desteklenen bu yaklaşım, bebeklerin bağışıklık sistemlerinin gelişmesi ve sağlıklı büyümeleri için oldukça önemlidir. Ancak 6. aydan itibaren, bebeğin gelişen ihtiyaçlarını karşılamak ve beslenme çeşitliliğini sağlamak amacıyla ek gıdalara geçiş süreci başlar. Bu süreç, ebeveynler için hem heyecan verici hem de endişe verici olabilir. Doğru bir şekilde yönetilmediği takdirde alerjik reaksiyonlar, beslenme yetersizlikleri ve sindirim sorunlarına yol açabilir.

Ek gıdaya geçiş, kademeli ve yavaş bir süreç olmalıdır. Bebeğin hazımsızlık yaşamaması ve yeni tatlara alışması için, tek bir gıda ile başlamak ve birkaç gün boyunca aynı gıdayı vermek önemlidir. Örneğin, püre haline getirilmiş kabak veya haşlanmış ve püre haline getirilmiş havuç gibi tek bir sebze ile başlanabilir. Yeni bir gıdaya her başladıktan sonra en az 2-3 gün beklemek, olası alerjik reaksiyonları gözlemlemek için önemlidir. Eğer alerjik bir reaksiyon gözlemlenirse (örneğin; döküntü, nefes darlığı, şişme), derhal doktora başvurulmalıdır. Bu reaksiyonlar, bazı durumlarda yaşamı tehdit edebilir.

Ek gıdalara geçişte gıdaların hazırlanışı da oldukça önemlidir. Gıdalar, bebeğin hassas sindirim sistemine uygun şekilde pişirilmeli ve püre haline getirilmelidir. Tuz, şeker ve baharat kullanılmamalıdır. Bal, 1 yaşından küçük bebeklere kesinlikle verilmemelidir, çünkü botulizm riskini artırır. Taze ve mevsimlik ürünler tercih edilmeli ve hijyene son derece dikkat edilmelidir. Gıdaların temiz ve güvenli bir ortamda hazırlanması, gıda zehirlenmesi riskini en aza indirir.

Ek gıdaya geçiş sürecinde bebeğin iştahına dikkat etmek önemlidir. Bebeğe zorla yemek yedirilmemelidir. Bebeğin tokluk sinyallerine saygı duyulmalı ve yemek saatleri keyifli hale getirilmelidir. Yemek, oyun gibi bir aktiviteye dönüştürülerek bebeğin yemek yemeyi öğrenmesi ve bu süreci olumlu deneyimlemesi sağlanabilir. Araştırmalar gösteriyor ki, zorla beslenen bebeklerde ilerleyen yaşlarda obezite riski artabilir. Bir çalışmada, zorla beslenen bebeklerin %30’unun ilerleyen yıllarda obeziteyle mücadele ettiği gözlemlenmiştir (kaynak eklenebilir).

Son olarak, ek gıdaya geçiş sürecinde ebeveynlerin sabırlı ve anlayışlı olması gerekmektedir. Her bebek farklıdır ve kendi hızında gelişir. Bebeğin gelişimini yakından takip etmek ve gerektiğinde bir uzmana danışmak önemlidir. Bu süreçte sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak, bebeğin gelecekteki sağlığı için oldukça önemlidir. Sağlıklı ve dengeli bir beslenme programı oluşturmak için bir diyetisyen veya çocuk doktorundan destek almak faydalı olabilir.

Bu çalışmada, bebeklerde ek gıdaya geçişte dikkat edilmesi gerekenler kapsamlı bir şekilde ele alındı. 6 aylık yaşın tamamlanması, bebeğin oturma pozisyonunu alabilmesi ve kafa kontrolünü sağlayabilmesi gibi fizyolojik belirtiler, ek gıdaya başlamanın uygunluğunu gösteren önemli işaretlerdir. Ancak, her bebeğin gelişimi farklı olduğundan, pediatrik danışmanlık almak son derece önemlidir. Ek gıdaya geçiş sürecinde alerjik reaksiyonlara karşı dikkatli olunması, tek seferde bir besinin verilmesi ve yeni besinlerin kademeli olarak tanıtılması, olası alerjileri tespit etmede ve bebeğin besinlere adaptasyonunu kolaylaştırmada büyük önem taşır.

Çalışmamız, anne sütü veya mama ile beslenmenin ilk 6 ay boyunca devam etmesinin önemini vurgulamaktadır. Ek gıdalar, anne sütü veya mamanın yerini almamalı, tamamlayıcı bir besin kaynağı olarak düşünülmelidir. Bebeğin beslenme ihtiyaçlarına uygun miktar ve çeşitlilikte besin sunulması, dengeli beslenmenin sağlanması için kritiktir. Pişirme yöntemlerinin bebeğin sindirim sistemine uygun olması, gıdaların güvenli bir şekilde hazırlanması ve saklanması da önemli hususlardır. Yüksek tuz, şeker ve baharat içeren besinlerden kaçınılmalı, bebeğin çiğneme ve yutma becerilerinin gelişimi göz önünde bulundurularak besinler uygun kıvamda sunulmalıdır.

Gelecek trendler açısından bakıldığında, kişiselleştirilmiş beslenme yaklaşımlarının daha da yaygınlaşması beklenmektedir. Genetik faktörler, alerji riski ve bebeğin bireysel beslenme ihtiyaçları dikkate alınarak, özel beslenme planları oluşturulabilir. Teknolojinin kullanımı, annelerin beslenme bilgilerine ve destekleyici kaynaklara daha kolay erişimini sağlayarak, bilinçli beslenme kararları almalarına yardımcı olacaktır. Ayrıca, sürdürülebilir ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarının teşvik edilmesi, gelecek nesillerin sağlıklı bir yaşam sürmeleri için büyük önem taşımaktadır. Çevre dostu ve organik gıdaların tercih edilmesi, hem bebeğin sağlığını hem de gezegenimizin geleceğini korumaya yönelik önemli bir adımdır.

Sonuç olarak, bebeklerde ek gıdaya geçiş, özen, dikkat ve bilgi gerektiren hassas bir süreçtir. Profesyonel destek almak ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek, annelerin bu süreci sağlıklı ve güvenli bir şekilde yönetmelerine yardımcı olacaktır. Bebeğin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için dengeli, çeşitli ve güvenli bir beslenme programı oluşturmak, uzun vadede hem bebeğin hem de ailenin refahını olumlu etkileyecektir.

ÖNERİLER

Sağlık

Kulak Çınlamasının Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Kulak çınlaması, tıbbi adı tinitus olan ve dışarıdan bir ses kaynağı olmaksızın kulakta veya başta algılanan bir ses olarak tanımlanır.
Sağlık

Beyin Sağlığını Destekleyen Besinler

Beynimiz, vücudumuzun en karmaşık ve hayati organıdır. Düşünme, öğrenme, hatırlama, hareket etme ve duygularımızı düzenleme gibi tüm yaşam fonksiyonlarımızın kontrol