Bebeklerin gelişiminde önemli bir dönüm noktası olan ek gıdaya geçiş, anne ve babalar için hem heyecan verici hem de endişe verici bir süreçtir. Bu süreç, bebeğin sadece anne sütü veya mama ile beslenmesinden, çeşitli gıdalarla beslenmeye doğru bir geçişi temsil eder. Ancak, bu geçişin doğru ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi, bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişiminin sağlıklı bir şekilde devamı için son derece önemlidir. Yanlış yapılan bir ek gıda geçişi, alerjik reaksiyonlar, beslenme yetersizlikleri veya uzun vadede sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, anne ve babaların bu konuda doğru ve güvenilir bilgilere sahip olmaları, bebeğin sağlıklı büyümesi için hayati bir öneme sahiptir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından önerilen 6 aylık emzirme süresi, bebeğin bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve optimal büyümesi için kritik öneme sahiptir. Ancak, 6. aydan sonra bebeğin gelişen beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için ek gıdalara başlanması gerekir. Bu dönemde, bebeğin sadece anne sütü veya mama ile beslenmesi, gerekli vitamin ve mineralleri karşılamada yetersiz kalabilir. Örneğin, demir eksikliği anemisi, 6. aydan sonra ek gıdaya geçmeyen bebeklerde sıklıkla görülen bir sorundur. ABD’deki Ulusal Sağlık Enstitüleri verilerine göre, demir eksikliği anemisi, çocuklarda bilişsel gelişim ve davranışsal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, ek gıdaya geçiş zamanlaması ve doğru besinlerin seçimi, bebeğin sağlıklı büyümesi için oldukça önemlidir.
Ek gıdaya geçiş süreci, bebeğin gelişimsel aşamalarına ve bireysel ihtiyaçlarına göre planlanmalıdır. Sadece belirli bir yaşta başlanması gereken bir süreç değil, aynı zamanda bebeğin hazır olup olmadığının da dikkatlice değerlendirilmesini gerektirir. Bebeğin başını dik tutabilmesi, kaşıkla beslenebilmesi ve yutkunma refleksinin gelişmiş olması gibi fiziksel belirtiler, ek gıdaya geçiş için hazır olduğunu gösterebilir. Bunun yanında, bebeğin ilgi gösterdiği ve yeni tatlara açık olduğu da önemli bir faktördür. Ancak, her bebeğin gelişimi farklıdır ve anne babaların, bebeğin bireysel ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak bir beslenme planı oluşturmaları gerekmektedir. Bu süreçte, pediatristlerin ve diğer sağlık uzmanlarının tavsiyelerine uymak, olası risklerin azaltılması ve bebeğin sağlıklı bir şekilde büyümesi için son derece önemlidir.
Bu doküman, bebeklerde ek gıdaya geçiş süreci hakkında kapsamlı bilgiler sunarak, anne ve babaların bu önemli dönemde bilinçli kararlar almalarına yardımcı olmayı hedeflemektedir. Ek gıdaya geçişin zamanlaması, doğru gıda seçimi, alerji yönetimi, beslenme sıklığı ve miktarı gibi konuları ele alacağız. Ayrıca, sıkça karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri de sunarak, anne ve babaların olası zorluklarla başa çıkmalarına destek olacağız. Unutmayın, bebeğinizin sağlıklı büyümesi ve gelişimi için doğru bilgiye sahip olmak ve uzmanlardan destek almak en önemli adımlardandır.
Ek Gıdaya Başlangıç Zamanı
Bebeklerin ek gıdalara geçiş zamanı, anne ve babalar için oldukça önemli ve kafa karıştırıcı bir konudur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve birçok uzman, anne sütü veya mama ile beslenen bebeklerin en az 6 ay boyunca sadece anne sütü veya mama ile beslenmesini önermektedir. Bu, bebeklerin bağışıklık sistemlerinin gelişmesi ve sindirim sistemlerinin ek gıdalara hazır hale gelmesi için kritik bir dönemdir. 6 aydan önce ek gıda verilmesi, bebeğin alerji riskini artırabilir, sindirim sorunlarına yol açabilir ve demir eksikliğine neden olabilir. Birçok çalışma, 6 aydan önce ek gıda verilen bebeklerde gıdalara karşı alerji gelişme olasılığının daha yüksek olduğunu göstermiştir.
Ancak, 6 ay sadece bir öneridir. Her bebeğin gelişimi farklıdır ve bazı bebekler 6 aydan önce, bazıları ise 6 aydan biraz sonra ek gıdalara hazır olabilir. Bebeğinizin ek gıdalara hazır olup olmadığını anlamak için bazı işaretleri gözlemleyebilirsiniz. Bunlar; bebeğinizin başını dik tutabilmesi, kaşık veya parmaklarıyla yiyecekleri ağzına götürebilmesi, oturma pozisyonunu koruyabilmesi ve yutkunma refleksinin gelişmiş olmasıdır. Bu işaretlerin hepsi birden görülmeli diye bir şart yoktur. Bebeğinizin gelişimi ve gösterdiği işaretler göz önünde bulundurularak karar verilmelidir. Örneğin, bazı bebekler 6 aylık olmalarına rağmen, başlarını dik tutamayabilir. Bu durumda, ek gıdaya başlama biraz daha ertelenmelidir.
Ek gıdaya geçiş kademeli olmalıdır. İlk olarak, tek bir gıda ile başlamak ve birkaç gün boyunca bebeğinizin reaksiyonunu gözlemlemek önemlidir. Örneğin, pirinç unu, tatlı patates veya havuç gibi kolay sindirilebilir gıdalar ile başlanabilir. Her yeni gıdayı ayrı ayrı ve birkaç gün arayla vererek, bebeğinizin hangi gıdalara karşı alerjik reaksiyon gösterdiğini veya sindirim problemi yaşadığını tespit edebilirsiniz. Alerjik reaksiyon belirtileri arasında kızarıklık, döküntü, nefes darlığı veya kusma yer alır. Bu belirtilerden herhangi birini gözlemlerseniz, hemen doktorunuza danışmalısınız. İlk aylarda, ek gıdalar daha çok püre şeklinde sunulmalıdır. Bebeğinizin gelişimi ile birlikte, gıdaların kıvamı da kademeli olarak değiştirilebilir.
Sonuç olarak, ek gıdaya başlama zamanlaması bebeğin gelişimine bağlıdır ve 6 ay civarında başlanması önerilir. Ancak, bebeğinizin gelişimini yakından takip etmek ve belirtileri gözlemleyerek, en uygun zamanı belirlemek önemlidir. Herhangi bir şüpheniz varsa, doktorunuzla veya bir diyetisyenle görüşmekten çekinmeyin. Unutmayın ki, bebeğinizin sağlıklı büyümesi ve gelişmesi için doğru ve dengeli beslenme çok önemlidir. Acelecılık yapmamak ve bebeğinizin gelişimini gözlemleyerek hareket etmek en doğru yaklaşım olacaktır.
Uygun Ek Gıda Seçimi
Bebeğinizin 6. ayını doldurmasıyla birlikte ek gıdalara geçiş süreci başlar. Bu süreç, bebeğinizin sağlıklı büyümesi ve gelişimi için son derece önemlidir. Ancak, doğru gıdaları seçmek ve doğru şekilde sunmak, bu sürecin başarısı için kritiktir. Yanlış gıda seçimi, alerjik reaksiyonlar, beslenme eksiklikleri ve hatta uzun vadede sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, bebeğinize vereceğiniz ek gıdaları dikkatlice seçmeniz ve uzman görüşü almanız şarttır.
İlk ek gıdalar genellikle tek bir besinden oluşmalı ve alerjik reaksiyon riskini azaltmak için yavaş yavaş tanıtılmalıdır. Örneğin, pirinç unu, patates, havuç veya kabak gibi tek bir sebze veya meyve ile başlamak önerilir. Bu, olası alerjik reaksiyonları daha kolay tespit etmenizi sağlar. Birkaç gün boyunca aynı gıdayı verdikten sonra, yeni bir gıda ekleyebilirsiniz. Her yeni gıdayı ayrı ayrı tanıtarak, bebeğinizin hangi gıdalara karşı alerjisi olduğunu veya hoşgörüsüz olduğunu belirleyebilirsiniz. Örneğin, %2-8 oranında bebeklerde inek sütü protein alerjisi görülebilir ve bu nedenle inek sütü ürünlerinin erken verilmesi risklidir. Bu tür alerjiler, erken teşhis edildiğinde daha kolay yönetilebilir.
Uygun gıda seçiminde dikkat edilmesi gerekenler arasında gıdanın tazeliği, organik olması ve bebeğin yaşına uygun kıvamı yer alır. Bebekler için hazırlanan gıdaların aşırı tuz, şeker ve baharat içermemesi çok önemlidir. Bu maddeler bebeğin böbreklerine ve sindirim sistemine zarar verebilir. İşlenmemiş, doğal gıdalar tercih edilmeli ve mümkün olduğunca evde hazırlanmalıdır. Bu sayede, gıdaların içeriğini kontrol edebilir ve bebeğinizin sağlığı için en iyisini sağlayabilirsiniz. Örneğin, ev yapımı püreler, hazır mama ürünlerine göre daha sağlıklı ve besleyici olacaktır.
Demir açısından zengin gıdalar, bebeğinizin gelişimi için oldukça önemlidir. 6. aydan itibaren, demir depolamaları azalmaya başlar ve bu nedenle demir takviyesi veya demir açısından zengin gıdalarla desteklenmelidir. Kırmızı et, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve tahıllar gibi gıdalar iyi bir demir kaynağıdır. Ancak, demir takviyesine başlamadan önce mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz.
Son olarak, bebeğinizin yemek yemeyi öğrenme süreci sabır ve anlayış gerektirir. Bebeğinizin belirli gıdaları reddetmesi normaldir. Farklı gıdalar deneyerek ve bebeğinize sunum şeklini değiştirerek, yeni tatları kabullenmesini sağlayabilirsiniz. Her bebeğin gelişimi farklıdır ve her bebeğin beslenme ihtiyacı da farklıdır. Bu nedenle, bebeğinizin gelişimi ve beslenme gereksinimleri hakkında doktorunuzdan veya bir diyetisyenden destek almanız, doğru ek gıda seçiminde önemli bir rol oynar.
Bebeklerde Ek Gıda Takvimi
Bebeklerin gelişiminde önemli bir aşama olan ek gıdaya geçiş, doğru bir planlama ve uygulama ile sağlıklı ve keyifli bir süreç haline getirilebilir. Bu sürecin en önemli yardımcılarından biri de ek gıda takvimidir. Takvim, bebeğinizin gelişimine ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilir olsa da, genel bir çerçeve sunarak size yol gösterebilir. Unutmayın ki her bebek farklıdır ve takvimi bebeğinizin bireysel ihtiyaçlarına göre uyarlamanız önemlidir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), anne sütü ile beslenmenin en az 6 ay boyunca devam etmesini önermektedir. 6. aydan itibaren, bebeğinizin gelişimine ve hazır olduğuna dair işaretleri gözlemleyerek ek gıdalara yavaş yavaş başlanabilir. Bu işaretler arasında, bebeğinizin başını dik tutabilmesi, kaşıkla verilen gıdayı ağzına götürebilmesi ve oturma pozisyonunu koruyabilmesi yer alır. Bebeğiniz bu işaretleri göstermeden ek gıdaya geçiş yapmak, hazımsızlık, alerjik reaksiyonlar ve beslenme sorunlarına yol açabilir.
İlk ek gıdalar genellikle tek bir besinden oluşmalı ve alerji riski düşük olanlarla başlanmalıdır. Örneğin, pirinç unu, tatlı patates, havuç ve muz gibi gıdalar iyi bir başlangıç noktası olabilir. Her yeni gıdayı ayrı ayrı ve birkaç gün arayla denemeniz, olası alerjik reaksiyonları tespit etmenizi kolaylaştırır. Yeni bir gıdaya başlarken, küçük miktarlarla başlamak ve bebeğinizin reaksiyonunu gözlemlemek çok önemlidir. Herhangi bir alerjik reaksiyon (kızarıklık, şişme, nefes darlığı vb.) durumunda derhal doktorunuza başvurmalısınız.
Ek gıda takvimi, bebeğinizin gelişimine ve tercihlerine göre şekillenir. Örneğin, 6. aydan itibaren günde bir öğün ek gıda ile başlayabilir, 7. ayda iki öğüne, 8. ayda üç öğüne çıkarabilirsiniz. Bu süreçte, bebeğinizin iştahına dikkat etmek ve onu zorlamamak önemlidir. Kıvam da önemli bir faktördür. İlk aylarda püre haline getirilmiş gıdalar tercih edilirken, 8. aydan sonra daha parçalı ve dokulu gıdalara geçilebilir. Bu, bebeğinizin çiğneme becerilerinin gelişmesine yardımcı olur.
Örnek bir ek gıda takvimi şu şekilde olabilir (her bebeğin farklı olduğu unutulmamalıdır):
- 6. ay: Günde 1 öğün püre (örneğin, pirinç unu veya tatlı patates püresi)
- 7. ay: Günde 2 öğün püre (farklı sebze ve meyve püresi kombinasyonları)
- 8. ay: Günde 3 öğün daha parçalı gıdalar (haşlanmış sebzeler, yumuşak meyveler, ezilmiş tahıllar)
- 9. ay ve sonrası: Daha çeşitli ve dokulu gıdalar (küçük parçalar halinde kesilmiş sebze ve meyveler, yoğurt, peynir vb.)
Sonuç olarak, ek gıda takvimi, bebeğinizin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için bir rehber görevi görür. Ancak, her bebeğin farklı olduğunu unutmamak ve takvimi bebeğinizin bireysel ihtiyaçlarına ve gelişimine göre uyarlamak çok önemlidir. Herhangi bir sorunuz veya endişeniz varsa, mutlaka doktorunuz veya bir diyetisyenle görüşün.
Alerji Riski ve Önlemler
Bebeklerde ek gıdaya geçiş heyecan verici bir dönem olsa da, beraberinde alerji riski de getirebilir. Çocukluk çağı alerjileri oldukça yaygındır ve hayat kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Dünya Alerji Örgütü verilerine göre, dünya genelinde çocukların %40’ından fazlası en az bir tür gıda alerjisiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle, ek gıdaya geçiş sürecinin dikkatli ve bilinçli bir şekilde yönetilmesi büyük önem taşır.
En sık görülen gıda alerjileri arasında inek sütü proteini, yumurta, fıstık, soya, ağaç kuruyemişleri, buğday ve balık yer alır. Bu alerjilerin belirtileri hafiften hayati tehlikeye kadar değişebilir. Hafif belirtiler arasında deri döküntüsü, kaşıntı, hafif şişlik yer alırken, daha ciddi durumlarda anafilaksi gelişebilir. Anafilaksi, solunum güçlüğü, düşük tansiyon ve şok gibi yaşamı tehdit eden belirtilerle karakterizedir. Bu nedenle, ebeveynlerin alerji belirtilerini tanımaları ve acil durumlarda nasıl müdahale edeceklerini bilmeleri son derece önemlidir.
Alerji riskini azaltmak için uygulanabilecek birkaç önlem vardır. Bunlardan ilki, ek gıdaya geçişe 6. aydan önce başlamamaktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) önerilerine göre, bebeklerin ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenmesi idealdir. Bu süreçte bebeklerin bağışıklık sistemleri gelişir ve alerji riskini azaltmaya yardımcı olur. Ancak, 6 aydan sonra ek gıdaya geçilirken, tek seferde bir gıda tanıtılması önemlidir. Bu sayede, bebeğinizde hangi gıdaya alerjisi olduğunu daha kolay tespit edebilirsiniz. Yeni bir gıdayı tanıtırken, birkaç gün boyunca gözlem yaparak alerjik reaksiyon olup olmadığını kontrol etmelisiniz.
Aile öyküsü de alerji riskini belirlemede önemli bir faktördür. Ebeveynlerden birinin veya her ikisinin gıda alerjisi varsa, bebeğin de alerji geliştirme riski daha yüksektir. Bu durumda, ek gıdaya geçiş sürecinde daha dikkatli olmak ve olası alerjik reaksiyonlara karşı hazırlıklı olmak gerekir. Örneğin, alerjik reaksiyon belirtileri gösteren bir gıdayı tekrar tanıtırken, daha küçük miktarlarla başlamak ve reaksiyonları dikkatlice izlemek önemlidir. Ayrıca, alerji testleri yaptırarak bebeğinizin alerji riskini daha iyi değerlendirebilirsiniz, ancak bu konuda mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz.
Sonuç olarak, bebeklerde ek gıdaya geçiş sürecinde alerji riski göz ardı edilmemelidir. Dikkatli bir planlama, doğru beslenme alışkanlıkları ve alerji belirtilerine karşı bilinçli olmak, bebeğinizin sağlıklı bir şekilde büyümesine yardımcı olacaktır. Herhangi bir şüphe durumunda, mutlaka bir doktora veya alerji uzmanına danışmanız önemlidir. Unutmayın, önlem almak her zaman tedavi etmekten daha iyidir.
Ek Gıdaya Geçişte Püf Noktaları
Bebeklerin ek gıdaya geçişi, hem anne-baba hem de bebek için heyecan verici ve aynı zamanda biraz da endişe verici bir süreçtir. Bu geçişin sağlıklı ve sorunsuz gerçekleşmesi için dikkat edilmesi gereken birçok önemli nokta vardır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) önerilerine göre, bebekler anne sütü veya formülüyle beslenmeye 6 ay devam etmeli ve ek gıdalara ancak 6. aydan sonra başlamalıdır. Bu süreçte acele etmek, bebeğin sindirim sisteminin olumsuz etkilenmesine ve alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Örneğin, bir çalışmada erken ek gıda başlangıcının bebeklerde alerjik hastalıklar riskini artırdığı gösterilmiştir.
İlk ek gıdalar püre formunda ve tek bir besinden oluşmalıdır. Örneğin, püre haline getirilmiş kabak, havuç veya patates gibi tek bir sebze ile başlamak idealdir. Bu sayede bebeğinizin yeni bir besine karşı olası alerjik reaksiyonunu kolayca tespit edebilirsiniz. İlk birkaç gün boyunca sadece küçük miktarlarda ek gıda verilmeli ve bebeğinizin tepkisi dikkatlice izlenmelidir. Her yeni besine 2-3 gün ara verilerek bir sonraki besine geçilmelidir. Bu, olası alerjik reaksiyonların belirlenmesine yardımcı olur. Örneğin, bebeğe ilk gün kabak püresi verilip, herhangi bir reaksiyon görülmezse, ikinci ve üçüncü gün de kabak püresi verilebilir. Daha sonra farklı bir sebze denenebilir.
Besin çeşitliliği oldukça önemlidir. Bebeğinizin dengeli bir beslenme alması için farklı sebzeler, meyveler, tahıllar ve baklagiller sunulmalıdır. Ancak, bal, süt, yumurta ve fıstık gibi alerjen potansiyeli yüksek besinlerin verilmesi 1 yaşından önce önerilmez. Bu besinlerin erken verilmesi, alerjik reaksiyon riskini artırabilir. Örneğin, fıstık alerjisi olan çocukların oranı oldukça yüksektir ve erken yaşta fıstık tüketimiyle ilgili çalışmalar, alerji riskini azaltmaya yönelik çelişkili sonuçlar vermektedir. Bu nedenle, uzman görüşü alınmadan bu tür besinlerin verilmemesi önemlidir.
Doğru kıvam da önemli bir detaydır. İlk başlarda püre kıvamındaki gıdalar tercih edilmeli, daha sonra bebeğinizin çiğneme becerileri geliştikçe kıvamı daha kalınlaştırılabilir. Parmak beslenmesi, bebeğinizin el-göz koordinasyonunu ve ince motor becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. Bu süreçte, bebeğin boğulma riskine karşı dikkatli olmak önemlidir. Küçük parçalar halinde kesilmiş sebze ve meyveler, bebeğin kendi kendine beslenmesine ve yemek yemeyi öğrenmesine yardımcı olur. Ancak, boğulma riski nedeniyle, bebeğin asla tek başına bırakılmaması ve yemek sırasında sürekli gözetim altında tutulması gerekmektedir.
Sonuç olarak, ek gıdaya geçiş, sabır, dikkat ve doğru bilgi gerektiren bir süreçtir. Bebeğinizin gelişimine uygun şekilde, doğru zamanda ve doğru şekilde ek gıdalara geçiş yapmak, onun sağlıklı bir büyüme ve gelişme göstermesi için oldukça önemlidir. Herhangi bir şüpheniz veya endişeniz varsa, mutlaka bir çocuk doktoruna veya diyetisyene danışmalısınız.
Bu çalışmada, bebeklerde ek gıdaya geçiş sürecinin önemi, doğru uygulama yöntemleri ve olası sorunlar ele alınmıştır. 6 aylık civarında başlanması önerilen bu süreç, bebeğin gelişimine ve sağlığına doğrudan etki eder. Emzirmenin en az 6 ay boyunca devam etmesi, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve demir emilimini desteklediği için son derece önemlidir. Ek gıdaya geçişin kademeli ve bebeğin bireysel ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi, alerjik reaksiyonların önlenmesi ve beslenme çeşitliliğinin sağlanması açısından kritiktir.
Çalışmamız kapsamında, püre haline getirilmiş sebze ve meyvelerle başlanmasının, ardından tahılların ve protein kaynaklarının (et, tavuk, yumurta, baklagiller) yavaş yavaş eklenmesinin ideal olduğu vurgulanmıştır. Bebeğin besinleri nasıl kabul ettiği, alerjik reaksiyon belirtileri gösterip göstermediği dikkatlice izlenmelidir. Yeni bir besini tek seferde denemek, olası alerjileri tespit etmeyi kolaylaştırır. Kaşıkla besleme, bebeğin ağız kaslarını geliştirmesine ve yutkunma becerisini kazanmasına yardımcı olur. Bebeklerin beslenmesinde tuz ve şekerden kaçınılması, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazandırılması için şarttır.
Ek gıdaya geçiş sürecinde anne-babaların doğru bilgiye sahip olmaları ve pediatri uzmanlarından destek almaları büyük önem taşır. Yanlış uygulamalar, beslenme yetersizlikleri, alerjik reaksiyonlar ve hatta gelişimsel sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek ve uzman görüşü almak sürecin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için gereklidir. Bebeklerin bireysel farklılıkları göz önünde bulundurulmalı ve beslenme planı buna göre uyarlanmalıdır.
Gelecek trendler arasında, bebeklerin beslenme ihtiyaçlarına daha kişiselleştirilmiş yaklaşımların gelişmesi ve teknolojinin bu alanda daha fazla kullanılması öngörülmektedir. Örneğin, genetik testler veya gelişmiş besin analizleri sayesinde, bebeklerin bireysel besin ihtiyaçlarına göre daha özelleştirilmiş beslenme planları oluşturulabilir. Ayrıca, dijital platformlar aracılığıyla anne-babalara daha kolay erişilebilir ve güvenilir beslenme eğitimi verilebilir. Sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme konusunda farkındalığın artması ile birlikte, bebeklerin organik ve yerel ürünlerle beslenmesine yönelik bir eğilim de gözlemlenebilir.
Sonuç olarak, bebeklerde ek gıdaya geçiş, özenli planlama, doğru bilgi ve uzman desteği gerektiren önemli bir süreçtir. Bu çalışmanın, anne-babalara ve sağlık çalışanlarına bu süreçte yol gösterici olması ve sağlıklı bir bebek gelişimi için bilinçli adımlar atılmasına katkı sağlaması amaçlanmıştır.