Bebeklerde alerjik astım, erken çocukluk döneminde ortaya çıkan ve yaşam boyu süren sağlık sorunlarına yol açabilen ciddi bir solunum yolu hastalığıdır. Dünyada milyonlarca bebeği etkileyen bu rahatsızlık, hem bebeklerin hem de ailelerinin yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürmektedir. Alerjik astım, solunum yollarının iltihaplanması ve daralmasıyla karakterizedir ve çeşitli alerjenlere karşı aşırı duyarlılık reaksiyonunun sonucunda gelişir. Bu alerjenler arasında ev tozu akarları, polenler, küf mantarları ve hayvan tüyleri gibi birçok faktör yer almaktadır. Bebeklerde erken tanı ve uygun tedavi, gelecekteki solunum sorunlarının önlenmesi ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, çocuk astımı küresel bir sağlık sorunudur ve her yıl milyonlarca çocukta teşhis edilmektedir. Özellikle bebeklik döneminde ortaya çıkan astım vakaları, daha şiddetli seyredebilir ve kalıcı akciğer hasarına yol açabilir. ABD’deki Ulusal Astım Eğitim ve Önleme Programı’nın raporlarına göre, bebeklerde astım prevalansı son yıllarda artış göstermektedir. Bu artışın nedenleri arasında çevresel faktörler, genetik yatkınlık ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi birçok faktör sayılabilir. Örneğin, artmakta olan hava kirliliği, pasif içim ve erken yaşta antibiyotik kullanımı, bebeklerde astım gelişme riskini artıran faktörler arasında yer almaktadır. Bu istatistikler, bebeklerde alerjik astımın ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu ve etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve uygulanmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Bebeklerde alerjik astımın belirtileri oldukça çeşitlilik gösterebilir ve çoğu zaman diğer solunum yolu enfeksiyonlarıyla karıştırılabilir. Öksürme, hırıltılı solunum, nefes darlığı ve göğüs sıkışması gibi belirtiler, alerjik astımın yaygın semptomları arasındadır. Ancak bebekler, yetişkinlere kıyasla semptomlarını ifade etmekte zorlandıkları için tanı koymak daha zor olabilir. Bebeklerde alerjik astımın teşhisi, fizik muayene, solunum fonksiyon testleri ve alerji testleri gibi çeşitli yöntemlerle konulur. Erken tanı, hastalığın ilerlemesini önlemek ve uygun tedavi planını belirlemek açısından oldukça önemlidir. Tedavi yöntemleri, hastalığın şiddetine ve bebeğin yaşına göre değişkenlik göstermektedir. İnhalatörler, oral kortikosteroidler ve diğer ilaçlar, alerjik astımın semptomlarını kontrol altına almak ve atakları önlemek için kullanılabilir.
Bu yazıda, bebeklerde alerjik astımın tanı ve tedavi yöntemleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Astımın patofizyolojisi, teşhis yöntemleri, farklı tedavi yaklaşımları ve uzun dönem yönetimi gibi konulara değinilecektir. Ayrıca, ebeveynlerin ve sağlık çalışanlarının astım yönetimi konusunda bilinçlendirilmesi ve önleyici stratejilerin önemi vurgulanacaktır. Amaç, bebeklerde alerjik astımın etkili bir şekilde yönetilmesi ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi için kapsamlı bir rehber sunmaktır.
Bebeklerde Alerjik Astım Tanısı
Bebeklerde alerjik astım tanısı koymak, yetişkinlere göre daha karmaşıktır. Bebekler henüz konuşamadıkları için semptomlarını ifade edemezler ve klasik astım belirtileri farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bu nedenle, doğru tanı için dikkatli bir değerlendirme ve farklı yöntemlerin birleştirilmesi gerekir. Erken tanı ve tedavi, gelecekteki solunum sorunlarını önlemek açısından son derece önemlidir.
Bebeklerde alerjik astım şüphesiyle başvurulan doktorlar, öncelikle ayrıntılı bir tıbbi öykü alırlar. Ailenin astım, egzama veya alerjik rinit gibi alerjik hastalık öyküsü, bebeğin doğum şekli, erken doğum olup olmadığı, beslenme şekli (anne sütü veya mama) ve çevresel faktörler (sigara dumanı, evcil hayvanlar) gibi bilgiler toplanır. Örneğin, ailede alerjik astım öyküsü bulunan bebeklerde, hastalığın gelişme riski daha yüksektir. Bazı istatistiklere göre, her iki ebeveynde de astım varsa, bebeğin astım geliştirme olasılığı %50’ye kadar çıkabilir.
Fizik muayene, tanı sürecinin önemli bir parçasıdır. Doktor, bebeğin solunum seslerini dinler, göğüs kafesinin hareketlerini inceler ve nefes alıp veriş sıklığını kontrol eder. Hışırtı ve hırıltılı solunum gibi dinleme bulguları, astım şüphesini destekleyebilir. Ancak, bu bulgular tek başına tanı koymak için yeterli değildir, çünkü diğer solunum yolu enfeksiyonlarında da benzer bulgular görülebilir.
Solunum fonksiyon testleri, yetişkinlerde astım tanısında yaygın olarak kullanılırken, bebeklerde uygulanması daha zordur. Bebeklerde genellikle peak ekspirasyon akı ölçümü (PEF) yerine, daha az invaziv yöntemler tercih edilir. Örneğin, okültasyon pletismografisi, akciğer hacmini ölçmek için kullanılabilir. Ancak bu testler, bebeğin işbirliğine bağlı olarak başarıyla tamamlanmayabilir.
Alerji testleri, alerjik astımın teşhisinde önemli bir rol oynar. Cilt prick testi ve kan testi (spesifik IgE ölçümü), bebeğin hangi alerjenlere karşı duyarlı olduğunu belirlemek için yapılır. Sık görülen alerjenler arasında ev tozu akarları, polenler, hayvan tüyleri ve gıdalar bulunur. Örneğin, inek sütü proteini alerjisi, bebeklerde astımın sık görülen bir nedenidir. Ancak, alerji testlerinin sonuçları her zaman kesin değildir ve yanlış negatif veya yanlış pozitif sonuçlar verebilir.
Sonuç olarak, bebeklerde alerjik astım tanısı, tıbbi öykü, fizik muayene, solunum fonksiyon testleri (uygulanabilirse) ve alerji testleri gibi farklı yöntemlerin birleştirilmesiyle konulur. Tanı süreci zaman alabilir ve bebeğin durumuna göre farklı yaklaşımlar gerekebilir. Erken tanı ve uygun tedavi, bebeğin solunum sağlığını korumak ve gelecekteki astım ataklarını önlemek açısından hayati önem taşır.
Astım Tedavisinde İlaçlar
Bebeklerde alerjik astım, küçük yaşta başlayan ve hayat boyu sürebilen ciddi bir solunum yolu hastalığıdır. Tedavi, semptomları kontrol altına almak ve gelecekteki atakları önlemek için ilaç kullanımını gerektirir. İlaç seçimi, bebeğin yaşı, astımın şiddeti ve diğer sağlık durumları gibi faktörlere bağlıdır. Genellikle iki ana ilaç kategorisi kullanılır: kontrol ilaçları ve hızlı etkili ilaçlar.
Kontrol ilaçları, astımın altta yatan iltihabını azaltmaya yardımcı olur ve gelecekteki atakları önler. Bu ilaçlar düzenli olarak, genellikle günde bir veya iki kez kullanılır, hatta semptomlar iyi olsa bile. En yaygın kontrol ilaçları arasında inhalasyonlu kortikosteroidler (ICS) bulunur. ICS’ler, akciğerlerdeki iltihabı azaltarak nefes almayı kolaylaştırır. Örnek olarak flutikazon, budesonid ve beklometazon verilebilir. Bu ilaçlar genellikle uzun süreli kullanım için güvenlidir, ancak bazı yan etkiler, örneğin ağızda mantar oluşumu, görülebilir. Bu yan etkiyi azaltmak için ilaçtan sonra ağız iyice çalkalanmalıdır. ICS’lerin etkililiği, düzenli kullanımla doğru orantılıdır. Düzensiz kullanım, astımın kötüleşmesine yol açabilir.
Bazı bebeklerde, ICS tek başına yeterli olmayabilir. Bu durumlarda, uzun etkili beta-2 agonistleri (LABA) gibi ek ilaçlar eklenebilir. LABA’lar hava yollarını genişleterek nefes almayı kolaylaştırır. Ancak, LABA’lar tek başına kullanılmamalıdır, çünkü iltihabı azaltmazlar ve sadece semptomları hafifletirler. Bu nedenle, her zaman ICS ile birlikte kullanılırlar. Örnek olarak salmeterol ve formoterol verilebilir. LABA ve ICS kombinasyonunun, tek başına ICS kullanımına göre daha etkili olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir. Örneğin, bir araştırma, LABA/ICS kombinasyonunun astım atağı riskini %30 oranında azalttığını göstermiştir.
Hızlı etkili ilaçlar ise astım atağı sırasında veya egzersizden önce kullanılır. Bu ilaçlar, hava yollarını hızla genişleterek nefes almayı kolaylaştırır. En yaygın hızlı etkili ilaç, salbutamol gibi kısa etkili beta-2 agonistleri (SABA)dir. SABA’lar, hızlı etki gösterir ve acil durumlarda nefes almayı kolaylaştırmak için kullanılır. Ancak, SABA’lar sadece semptomları hafifletir ve altta yatan iltihabı tedavi etmez. Bu nedenle, düzenli olarak kontrol ilaçları kullanmak çok önemlidir. Bebeklerde SABA kullanımı, genellikle nebulizatör adı verilen bir cihazla yapılır, çünkü inhaler kullanımı zor olabilir.
Önemli Not: Bu bilgiler genel bilgilerdir ve tıbbi tavsiye niteliğinde değildir. Bebeğiniz için uygun ilaç ve tedavi planı, bir çocuk doktoru veya alerji uzmanıyla görüşülerek belirlenmelidir. İlaçların dozajı, bebeğinizin yaşı, kilosu ve astımının şiddetine göre doktorunuz tarafından ayarlanacaktır. Herhangi bir ilaç kullanmadan önce, doktorunuzla görüşmeniz ve olası yan etkiler hakkında bilgi almanız önemlidir. Düzenli takipler ve astım kontrol testleri, tedavinin etkinliğini izlemek ve gerektiğinde tedavi planını ayarlamak için önemlidir.
Alerjik Astımın Doğal Yöntemlerle Tedavisi
Bebeklerde alerjik astım, ebeveynler için oldukça endişe verici bir durumdur. Tıbbi tedavi elbette en önemli adımdır ve doktor tavsiyeleri her zaman takip edilmelidir. Ancak, bazı doğal yöntemler, semptomların hafifletilmesine ve genel sağlık durumunun iyileştirilmesine yardımcı olabilir. Bu yöntemler, ilaç tedavisinin yerini tutmaz, ancak tamamlayıcı bir yaklaşım olarak kullanılabilir. Önemli olan, herhangi bir doğal tedavi yöntemine başlamadan önce mutlaka bir doktora danışmaktır.
Diyet değişiklikleri, alerjik astımın yönetiminde önemli bir rol oynar. Sık görülen alerjenler olan süt, yumurta, soya, fıstık, ağaç fıstığı, buğday ve balık gibi besinlerden bebeğin diyetinde geçici olarak uzaklaştırılması, semptomların azalmasına yardımcı olabilir. Elbette, bu değişiklikler bir alerji uzmanının gözetimi altında yapılmalıdır. Bebeklerin beslenmesinde önemli olan çeşitlilik ve dengeli besin alımıdır. Örneğin, probiyotikler içeren yoğurt (alerji yoksa), bağırsak florasını iyileştirerek bağışıklık sistemini destekleyebilir. Bir çalışmada, probiyotiklerin astım semptomlarını azalttığı gösterilmiştir. (Kaynak 1)
Çevresel kontroller de oldukça etkilidir. Toz akarları, küf ve polen gibi alerjenlere maruz kalmayı en aza indirmek için bebeğin odası düzenli olarak temizlenmeli, nem oranı kontrol altında tutulmalı ve hava filtreleri kullanılmalıdır. Yatak örtülerinin sık yıkanması ve hipoalerjenik yatak takımlarının kullanımı da önemlidir. Düzenli ev temizliği, alerjenlerin birikmesini önleyerek astım semptomlarının şiddetini azaltabilir. Örneğin, düzenli temizlik ile toz akarlarına maruz kalmayı %50 oranında azaltmak mümkündür. (Kaynak 2)
Aromaterapi, bazı bebeklerde astım semptomlarını hafifletmede yardımcı olabilir. Lavanta ve papatya gibi sakinleştirici yağlar, bebeğin rahatlamasına ve uykusunun düzelmesine yardımcı olabilir. Ancak, aromaterapinin bebeklerde kullanımı konusunda dikkatli olunmalıdır. Uçucu yağlar doğrudan cilde sürülmemeli ve bebeğin solunum yollarına doğrudan uygulanmamalıdır. Çok az miktarda ve uygun bir difüzör kullanarak uygulanmalıdır ve her zaman doktor onayı alınmalıdır.
Masaj terapisi, bebeğin rahatlamasına ve stresini azaltmasına yardımcı olabilir. Yumuşak dokunuşlar, kas gerginliğini azaltarak solunum yollarının açılmasına katkıda bulunabilir. Ancak, masaj terapisi uygulanmadan önce bir uzmana danışılması ve doğru tekniklerin kullanılması önemlidir. Düzenli egzersiz (bebek için uygun olan aktiviteler) de akciğer kapasitesini artırmaya ve solunum fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, doğal yöntemler alerjik astım semptomlarının yönetiminde tamamlayıcı bir rol oynayabilir. Ancak, bu yöntemler tıbbi tedaviye alternatif değildir. Herhangi bir doğal tedaviye başlamadan önce mutlaka bir doktora veya alerji uzmanına danışılmalıdır. Bebeğinizin sağlığı için en doğru yaklaşım, uzman görüşüyle belirlenen tıbbi tedavi ve uygun doğal yöntemlerin birleşimi olacaktır.
Astımlı Bebek Bakımı
Bebeklerde alerjik astım, küçük yaşta başlayan ve yaşam boyu süren kronik bir solunum yolu hastalığıdır. Bebeklerde astımın belirtileri genellikle yetişkinlerden farklılık gösterir ve tanı koymak zor olabilir. Nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürme ve göğüste sıkışma hissi gibi klasik astım belirtilerine ek olarak, bebeklerde huzursuzluk, uyku bozukluğu, beslenme güçlüğü ve solunum sıkıntısı nedeniyle sürekli ağlama da görülebilir. Erken tanı ve doğru tedavi, bebeğin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır ve gelecekteki astım ataklarının şiddetini azaltır.
Astımın teşhisi, bebeğin tıbbi geçmişinin detaylı incelenmesi, fizik muayene ve çeşitli testlerle yapılır. Solunum fonksiyon testleri (örneğin, spirometri – bebeklerde zor uygulanabilir, yerine oksimetri ve diğer değerlendirmeler kullanılır), alerji testleri (kan testi veya deri prick testi) ve göğüs röntgeni gibi yöntemler kullanılabilir. Ancak çoğu zaman, teşhis klinik bulgulara ve bebeğin belirtilerinin değerlendirilmesine dayanır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya çapında milyonlarca bebek astımdan etkilenmektedir ve bu rakam her geçen yıl artmaktadır. Bu istatistikler, erken tanı ve tedavinin önemini vurgular.
Astımlı bir bebeğin bakımı, alerjenlerden kaçınma, ilaç tedavisi ve düzenli takipleri içerir. Ev ortamında, toz akarları, küf, polen ve evcil hayvan tüyleri gibi yaygın alerjenlerin ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesi hayati önem taşır. Yatak çarşafları sık sık yıkanmalı, halılar ve perdeler azaltılmalı, düzenli olarak temizlik yapılmalı ve hava filtreleri kullanılmalıdır. Sigara dumanı, bebeğin solunum yollarını ciddi şekilde tahriş ettiğinden, evde kesinlikle sigara içilmemelidir.
İlaç tedavisi, astımın şiddetine ve bebeğin yaşına bağlı olarak değişir. Hafif astım vakalarında, doktor tarafından önerilen inhalerler kullanılabilir. Daha şiddetli vakalarda, oral kortikosteroidler gibi daha güçlü ilaçlar gerekebilir. Bununla birlikte, ilaçların kullanımı mutlaka doktor gözetimi altında olmalıdır. Yan etkileri göz önünde bulundurulmalı ve doktor tarafından önerilen dozlardan sapılmamalıdır. Bebeğinizin ilaçlarını düzenli olarak vermeniz ve doktorunuzun talimatlarını dikkatlice uygulamanız çok önemlidir.
Düzenli doktor kontrolleri, bebeğin astımının kontrol altında tutulması için gereklidir. Doktor, bebeğin solunum durumunu değerlendirmek, ilaç dozlarını ayarlamak ve gerektiğinde yeni bir tedavi planı oluşturmak için düzenli muayeneler yapacaktır. Ebeveynler, bebeğin astım belirtileri hakkında bilgilendirilmeli ve acil durum planı geliştirmelidir. Bebeğin nefes almada zorlandığı durumlarda, hemen tıbbi yardım alınmalıdır.
Sonuç olarak, astımlı bir bebeğin bakımı dikkatli bir planlama, düzenli takip ve ebeveynlerin aktif katılımını gerektirir. Erken tanı ve doğru tedavi ile, astımlı bebeklerin yaşam kalitesi önemli ölçüde iyileştirilebilir ve gelecekteki sağlık sorunlarının önüne geçilebilir. Unutmayın ki, bebeğinizin doktoruyla yakın iletişim halinde olmak ve onun talimatlarını dikkatlice takip etmek, bebeğinizin sağlığı için en önemli adımdır.
Bebeklerde Astımın Önlenmesi
Bebeklerde astımın önlenmesi, alerjik reaksiyonları minimize ederek ve solunum yollarının sağlığını koruyarak gerçekleştirilebilir. Astım, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin etkileşimine bağlı olarak gelişen kronik bir solunum hastalığıdır. Erken müdahale ve önleyici tedbirler, bebeklerde astımın gelişme riskini önemli ölçüde azaltabilir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde milyonlarca bebek astımdan etkilenmekte ve bu durum, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemektedir. Bu nedenle, bebeğinizin astım geliştirme riskini azaltmak için proaktif adımlar atmak büyük önem taşımaktadır.
Emzirme, bebeklerde astımın önlenmesinde önemli bir rol oynar. Anne sütü, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendiren antikorlar ve besleyici maddeler içerir. Çeşitli çalışmalar, anne sütü ile beslenen bebeklerin, mama ile beslenen bebeklere göre astım geliştirme risklerinin daha düşük olduğunu göstermiştir. Örneğin, bir araştırma, anne sütü ile beslenen bebeklerin, %20 oranında daha düşük astım riski taşıdığını ortaya koymuştur. Bu nedenle, mümkün olduğunca uzun süre emzirme önerilir.
Çevresel faktörler de astım gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. Ev toz akarları, küf, polen ve sigara dumanı gibi alerjenlere maruz kalma, bebeklerde astım riskini artırabilir. Bu nedenle, bebeğin yaşam alanının temiz ve alerjenlerden arındırılması büyük önem taşımaktadır. Yatak takımlarının düzenli olarak yıkanması, halılar ve perdelerin azaltılması, evcil hayvanların yatak odasına alınmaması gibi önlemler alınabilir. Ayrıca, evde sigara içilmemesi ve hava kalitesinin iyileştirilmesi de önemlidir. Düzenli temizlik ve hava filtrelerinin kullanımı, havayı temiz tutmaya yardımcı olur.
Bebeklerin aşılanması da astımın önlenmesinde etkilidir. Özellikle grip ve pnömoni aşıları, solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesine yardımcı olarak astım riskini azaltabilir. Solunum yolu enfeksiyonları, astım ataklarını tetikleyebilir veya astımın şiddetini artırabilir. Bu nedenle, aşı takviminin düzenli olarak takip edilmesi önemlidir. Aşılar, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendirerek, çeşitli hastalıklara karşı koruma sağlar.
Sonuç olarak, bebeklerde astımın önlenmesi için emzirme, alerjenlerden korunma ve aşılama gibi önlemlerin alınması büyük önem taşır. Bu önlemler, bebeğin solunum sağlığını koruyarak astım gelişme riskini azaltmaya yardımcı olur. Ancak, genetik yatkınlığı olan bebeklerde, astım gelişme riski daha yüksek olabilir. Bu nedenle, bebeklerde astım belirtileri görülmesi durumunda, bir uzman doktora danışılması önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, astımın kontrol altına alınması ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi için gereklidir.
Bu çalışma, bebeklerde alerjik astımın tedavisi ve yönetimi için mevcut yaklaşımları kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Erken teşhis ve müdahalenin, hastalığın ilerlemesini önlemede ve uzun vadeli solunum sağlığını korumada hayati önem taşıdığı vurgulanmıştır. Çalışmada, alerjik astımın semptomatik tedavisi için kullanılan bronkodilatörler, kortikosteroidler ve biyolojik ajanlar gibi çeşitli tedavi yöntemleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Ayrıca, alerjen kontrolü, immünoterapi ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi önleyici stratejilerin önemi vurgulanmıştır.
Alerjen kontrolü, özellikle erken çocukluk döneminde, astımın gelişimini ve şiddetini azaltmada etkili bir yöntemdir. Ebeveynlerin ev ortamında alerjenlere maruz kalmayı en aza indirmek için alabilecekleri önlemler, bebeklerin sağlığı için çok önemlidir. Benzer şekilde, immünoterapi, alerjik reaksiyonları azaltmada ve hastalığın uzun vadeli kontrolünde umut vadeden bir yaklaşımdır. Ancak, immünoterapinin kullanımı, her bir hastanın özel durumuna göre dikkatlice değerlendirilmelidir.
Çalışmanın bulguları, hastalığın erken tanısı ve kişiselleştirilmiş tedavi planlarının önemini göstermektedir. Her bebeğin benzersiz ihtiyaçlarını karşılayan bir tedavi planı oluşturmak için, doktorların aile öyküsü, semptomların şiddeti ve diğer ilgili faktörleri dikkate almaları gerekmektedir. Ebeveyn eğitimi de, hastalığın yönetimi ve önlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Ebeveynlerin astım hakkında yeterli bilgiye sahip olmaları ve çocuğun tedavisine aktif olarak katılmaları, başarılı bir tedavi süreci için gereklidir.
Gelecek araştırmalar, yenilikçi tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine ve mevcut tedavi yaklaşımlarının etkinliğinin iyileştirilmesine odaklanmalıdır. Gen tedavisi ve nanoteknoloji gibi gelişmeler, alerjik astımın tedavisinde devrim yaratma potansiyeline sahiptir. Ayrıca, yapay zeka ve büyük veri analizi, hastalığın erken teşhisi ve kişiselleştirilmiş tedavi planlarının oluşturulması için kullanılabilir. Bu gelişmelerin, bebeklerde alerjik astımın yönetimini önemli ölçüde iyileştirmesi beklenmektedir. Uzun vadeli takip çalışmaları, farklı tedavi yaklaşımlarının uzun vadeli etkilerini değerlendirmek ve en etkili stratejileri belirlemek için gereklidir.
Sonuç olarak, bebeklerde alerjik astımın etkili bir şekilde yönetilmesi, çok disiplinli bir yaklaşım gerektirir. Doktorlar, ebeveynler ve diğer sağlık uzmanları arasında yakın iş birliği, hastalığın başarılı bir şekilde tedavi edilmesi ve çocuğun yaşam kalitesinin iyileştirilmesi için esastır. Gelecekteki araştırmalar, bu karmaşık hastalığın anlaşılmasını ve yönetimini daha da geliştirerek bebeklerin sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlayacaktır.