Sağlık

Adet Düzensizliği ve Hormonal Dengesizlikler

Kadın sağlığının en önemli ve sık karşılaşılan sorunlarından biri olan adet düzensizlikleri, birçok farklı nedenden kaynaklanabilen karmaşık bir konudur. Düzensiz adet görme, sadece rahatsızlık vermekle kalmaz, aynı zamanda altta yatan ciddi hormonal dengesizliklerin belirtisi de olabilir. Bu dengesizlikler, üreme sağlığını, genel sağlığı ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Düzensiz adet kanaması, aşırı kanama, çok az kanama veya tamamen yokluğu içerebilir ve sıklığı kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterebilir. Bu durum, genç kızlarda ilk adet dönemlerinin düzensizliği olarak görülebileceği gibi, menopoza yaklaşan kadınlarda da farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Polikistik over sendromu (PKOS), tiroid sorunları, stres ve beslenme bozuklukları gibi çeşitli faktörler adet düzensizliğine yol açabilir. Bu nedenle, adet düzensizliğinin altında yatan nedeni tespit etmek ve uygun tedaviyi uygulamak son derece önemlidir.

Dünya genelinde milyonlarca kadın adet düzensizliği sorunuyla mücadele etmektedir. Kesin istatistikler ülkeden ülkeye ve çalışma yöntemlerine göre değişiklik gösterse de, çoğu araştırma, üreme çağındaki kadınların önemli bir bölümünün hayatlarının bir döneminde bu sorunu yaşadığını göstermektedir. Örneğin, yapılan bir çalışmada, üreme çağındaki kadınların %20-40’ının oligomenore (nadir adet görme) veya amenore (adet görmeme) yaşadığı belirtilmiştir. Bu rakamlar, sorunun yaygınlığının ve kadın sağlığı üzerindeki önemli etkisinin altını çizer. Bununla birlikte, birçok kadın bu sorunu doktorlarına bildirmekte tereddüt edebilir veya sorunun önemsiz olduğunu düşünebilir. Bu da, erken teşhis ve tedaviyi geciktirebilir ve uzun vadeli sağlık sorunlarına yol açabilir. Adet düzensizliğinin sadece bir rahatsızlık değil, aynı zamanda birçok ciddi hastalığın habercisi olabileceği unutulmamalıdır. Örneğin, uzun süreli adet düzensizliği, kısırlık, endometriozis ve rahim kanseri riskini artırabilir.

Bu kapsamlı incelemede, adet düzensizliğinin çeşitli nedenlerini, belirtilerini, tanı yöntemlerini ve tedavi seçeneklerini ayrıntılı olarak ele alacağız. Hormonal dengesizliklerin rolünü, yaşam tarzı faktörlerinin etkisini ve farklı tedavi yaklaşımlarının etkinliğini değerlendireceğiz. Ayrıca, adet düzensizliği yaşayan kadınların deneyimlerini ve bu durumun psikolojik etkilerini de inceleyeceğiz. Amaç, okuyuculara adet düzensizliği hakkında kapsamlı bir anlayış kazandırmak ve bu sorunu yaşayan kadınların bilinçli kararlar almalarına yardımcı olmaktır. Konuya bütüncül bir yaklaşım benimseyerek, hem tıbbi hem de kişisel bakış açılarını bir araya getireceğiz. Bu sayede, adet düzensizliği ile mücadele eden kadınlar için daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamaya katkıda bulunmayı hedefliyoruz.

Adet Düzensizliğinin Nedenleri

Adet düzensizliği, birçok kadının hayatında karşılaştığı yaygın bir sorundur. Menstruasyon döngüsünün 21 günden kısa veya 35 günden uzun olması, veya adet kanamalarının şiddetinde ve süresinde önemli değişiklikler yaşanması adet düzensizliği olarak tanımlanır. Bu durumun altında yatan birçok neden bulunmaktadır ve bunların doğru teşhisi için bir doktora danışmak oldukça önemlidir. Düzensiz adet görme, basit bir yaşam tarzı değişikliğinden ciddi bir sağlık sorununa kadar her şeyin belirtisi olabilir.

Hormonal dengesizlikler, adet düzensizliğinin en yaygın nedenlerinden biridir. Polikistik over sendromu (PKOS), düzensiz adet görme, kısırlık ve aşırı tüylenme gibi semptomlarla karakterize edilen hormonal bir bozukluktur. PKOS’lu kadınlarda yumurtalıklar, normalden daha fazla erkek hormonu (androjen) üretir ve bu da yumurtlamada düzensizliğe yol açar. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki üreme çağındaki kadınların %6-10’unun PKOS’dan etkilendiği tahmin edilmektedir. Bu durum, anovülasyon (yumurtlama olmaması) ile sonuçlanarak adet düzensizliğine neden olur.

Tiroid sorunları da adet düzensizliğine katkıda bulunabilir. Hipotiroidi (tiroid bezinin yetersiz çalışması) ve hipertiroidi (tiroid bezinin aşırı çalışması), hormon seviyelerini etkileyerek adet döngüsünü bozabilir. Hipotiroidi, adet kanamasının azalmasına veya tamamen durmasına (amenore) neden olabilirken, hipertiroidi, adet kanamalarının daha sık ve daha ağır olmasına yol açabilir. Düzensiz adet görme yaşayan kadınlarda tiroid fonksiyon testleri yaptırılması önemlidir.

Stres, adet düzensizliğinin başka bir önemli nedenidir. Kronik stres, vücuttaki kortizol seviyelerini artırabilir ve bu da hormon dengesini bozarak adet döngüsünü etkiler. Yoğun çalışma hayatı, ilişki sorunları veya ailevi problemler gibi faktörler stres kaynaklı adet düzensizliğine yol açabilir. Stres yönetimi teknikleri öğrenmek, düzenli egzersiz yapmak ve yeterli uyku almak bu sorunun önlenmesinde faydalı olabilir.

Aşırı kilo veya aşırı zayıflık da adet düzensizliğine neden olabilir. Vücut yağ oranı, hormon üretimini etkiler. Çok düşük vücut yağ oranı, yumurtlamayı engelleyebilir ve amenoreye yol açabilir. Benzer şekilde, obezite de hormonal dengesizlikleri tetikleyerek adet düzensizliğine katkıda bulunabilir. Sağlıklı bir vücut ağırlığını korumak, adet düzenliliğini desteklemek için önemlidir.

Son olarak, gebelik ve menopoz gibi fizyolojik durumlar da adet düzensizliğine veya tamamen durmasına neden olabilir. Gebelik sırasında, hormonal değişiklikler adet kanamasının durmasına neden olur. Menopoz döneminde ise, yumurtalıkların fonksiyonlarının azalması sonucu adet kanamaları giderek seyrelerek tamamen durur. Bu durumlar doğal süreçler olsa da, düzensizlikler yaşandığında bir uzmana danışılmalıdır.

Adet düzensizliği yaşayan kadınların, altta yatan nedeni belirlemek ve uygun tedaviyi almak için bir jinekoloğa danışmaları önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, uzun vadeli sağlık sorunlarının önlenmesinde büyük rol oynar.

Hormonal Dengesizlik Belirtileri

Hormonal dengesizlikler, vücuttaki hormonların normal seviyelerinin dışında olması durumudur. Bu dengesizlikler, birçok farklı nedenden kaynaklanabilir ve çeşitli belirtilerle kendini gösterebilir. Belirtiler kişinin yaşına, cinsiyetine ve altta yatan nedene bağlı olarak değişkenlik gösterir. Bazı insanlar hafif belirtiler yaşarken, bazıları daha ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilir. Bu nedenle, hormonal dengesizlik şüphesi olan kişilerin bir doktora başvurması önemlidir.

Adet düzensizlikleri, hormonal dengesizliğin en yaygın belirtilerinden biridir. Bu, adet kanamalarının çok ağır, çok hafif, çok sık veya çok seyrek olması anlamına gelebilir. Adet döngüsünün düzensizliği, polikistik over sendromu (PKOS), tiroid sorunları veya menopoz gibi birçok farklı durumu işaret edebilir. Örneğin, Ulusal Sağlık Enstitüsü verilerine göre, üreme çağındaki kadınların %10-18’inde PKOS teşhisi konmaktadır ve bu durumun en belirgin belirtilerinden biri adet düzensizliğidir. Adet kanamasının tamamen durması da (amenore) hormonal bir dengesizliğin göstergesi olabilir.

Adet düzensizliğinin yanı sıra, kilo değişiklikleri de hormonal dengesizliğin önemli bir göstergesidir. Ani ve açıklanamayan kilo alımı veya kilo kaybı, tiroid sorunları, Cushing sendromu veya diğer hormonal bozuklukların belirtisi olabilir. Bu değişiklikler genellikle iştah değişiklikleriyle birlikte görülür. Bazı kişilerde aşırı iştah ve sürekli açlık hissi, bazı kişilerde ise iştahsızlık ve kilo kaybı gözlemlenebilir.

Cilt sorunları da hormonal dengesizliklerin yaygın bir belirtisidir. Akne, sedef hastalığı ve egzama gibi cilt rahatsızlıkları, hormonal dengesizliklerin etkisi altında kötüleşebilir veya tetiklenebilir. Özellikle androjen hormonlarındaki artış, akne oluşumunu teşvik eder. Bu nedenle, yetişkinlikte bile ani ve şiddetli akne oluşumu hormonal bir sorunu işaret edebilir.

Saç dökülmesi veya aşırı tüylenme (hirsutizm) de hormonal dengesizliklerin göstergesi olabilir. Kadınlarda aşırı yüz ve vücut tüylenmesi, genellikle androjen hormonlarının yüksek seviyelerine bağlıdır. Öte yandan, hem erkeklerde hem de kadınlarda saç dökülmesi, tiroid sorunları veya diğer hormonal dengesizliklerin bir sonucu olabilir. Bu durum genellikle saçın incelmesi ve seyrelmesi şeklinde başlar ve zamanla daha belirgin hale gelir.

Uyku sorunları, yorgunluk ve enerji düşüklüğü de hormonal dengesizliğin belirtileri arasında yer alabilir. Bu belirtiler, tiroid hormonlarının düşük seviyelerine veya diğer hormonal dengesizliklere bağlı olabilir. Ayrıca, ruh hali değişimleri, anksiyete ve depresyon gibi psikolojik sorunlar da hormonal dengesizliklerle ilişkili olabilir.

Sonuç olarak, hormonal dengesizliklerin belirtileri çok çeşitlidir ve her bireyde farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Yukarıda belirtilen belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız, bir doktora başvurmanız ve sorunun altında yatan sebebi belirlemek için gerekli testleri yaptırmanız önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, uzun vadeli sağlık sorunlarının önlenmesine yardımcı olabilir.

Adet Düzensizliği Tedavi Yöntemleri

Adet düzensizliği, birçok kadının karşılaştığı yaygın bir sorundur. Düzensiz adet kanamaları, amenore (adet olmaması), oligomenore (seyrek adet görme) veya menoraji (aşırı kanama) gibi çeşitli şekillerde kendini gösterebilir. Bu düzensizlikler genellikle altta yatan bir hormonal dengesizlik ile ilişkilidir ve tedavi yöntemi, düzensizliğin nedenine ve şiddetine bağlı olarak değişir.

Tedavi seçenekleri, yaşam tarzı değişikliklerinden ilaç tedavilerine ve cerrahi müdahalelere kadar geniş bir yelpazede uzanır. Yaşam tarzı değişiklikleri, özellikle hafif ve orta düzeyde adet düzensizlikleri için ilk tercih edilen yaklaşımdır. Bunlar, sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz, stres yönetimi teknikleri ve yeterli uykuyu içerir. Düzenli egzersiz, vücuttaki hormonal dengeyi iyileştirmeye yardımcı olabilir ve stresin azaltılması da adet düzensizliğine katkıda bulunan bir faktör olan kortizol seviyelerini düşürmeye yardımcı olur. Düzensiz adet gören kadınların %30’unun stres seviyelerinin yüksek olduğu tahmin edilmektedir.

İlaç tedavileri, yaşam tarzı değişiklikleri yeterli olmadığında kullanılır. Oral kontraseptifler (doğum kontrol hapları), adet düzensizliğini kontrol etmek ve hormonal dengeyi sağlamak için yaygın olarak kullanılır. Bunlar, adet kanamasını düzenler, krampları azaltır ve bazı durumlarda akne ve aşırı tüylenme gibi diğer hormonal sorunları iyileştirmeye yardımcı olabilir. Ancak, oral kontraseptifler herkes için uygun değildir ve bazı yan etkileri olabilir. Diğer ilaçlar arasında progestinler, gonadotropin salınım hormonu (GnRH) agonistleri ve klomifen sitrat bulunur. Progestinler özellikle amenore tedavisinde kullanılırken, GnRH agonistleri ve klomifen sitrat, yumurtlama sorunlarına bağlı adet düzensizlikleri için kullanılır.

Bazı durumlarda, cerrahi müdahale gerekebilir. Örneğin, miyomlar (rahimde oluşan iyi huylu tümörler) veya polipler (rahim duvarında oluşan küçük çıkıntılar) adet düzensizliğine neden oluyorsa, cerrahi olarak çıkarılmaları gerekebilir. Laparoskopi gibi minimal invaziv cerrahi teknikleri, genellikle tercih edilir. Ayrıca, endometriozis gibi daha ciddi durumlar, cerrahi tedavi gerektirebilir.

Adet düzensizliğinin tedavisi, her kadının bireysel ihtiyaçlarına göre özelleştirilmelidir. Bir jinekolog ile görüşmek, altta yatan nedeni belirlemek ve en uygun tedavi planını oluşturmak için esastır. Erken teşhis ve tedavi, uzun vadeli komplikasyonları önlemeye yardımcı olabilir. Unutmayın, adet düzensizliği her zaman ciddi bir sorun anlamına gelmez, ancak ihmal edilmemesi gereken bir belirti olabilir. Düzensiz adet görüyorsanız, mutlaka bir sağlık uzmanına danışmalısınız.

Doğal Adet Düzenleyici Yöntemler

Adet düzensizliği, birçok kadının yaşadığı yaygın bir sorundur. Menstrüasyon döngüsünün 21 günden kısa veya 35 günden uzun olması, düzensiz adet kanaması olarak kabul edilir. Bu durum, hormonal dengesizlikler, stres, kilo değişiklikleri, aşırı egzersiz veya altta yatan tıbbi durumlar gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Düzensiz adet dönemleri, gebe kalmayı zorlaştırabilir ve uzun vadede sağlık sorunlarına yol açabilir. Neyse ki, birçok kadın için yaşam tarzı değişiklikleri ve doğal yöntemler, adet düzenini iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Beslenme, adet düzensizliğinin yönetiminde önemli bir rol oynar. Dengeli ve sağlıklı bir diyet, hormonal dengeyi destekler. Şekerli içecekler, işlenmiş gıdalar ve trans yağlar gibi işlenmiş gıdaların tüketiminin azaltılması, hormonal dengeyi olumlu yönde etkileyebilir. Bunun yerine, meyve, sebze, tam tahıllar, yağlı balık ve sağlıklı yağlar gibi besin açısından zengin gıdalar tüketilmelidir. Örneğin, magnezyum açısından zengin gıdalar (ıspanak, badem) ve demir açısından zengin gıdalar (kırmızı et, ıspanak) adet düzensizliğinin azaltılmasına yardımcı olabilir. Bir çalışmada, magnezyum takviyesi alan kadınların %60’ının adet kramplarında ve düzensizliğinde iyileşme görüldüğü tespit edilmiştir. (Bu istatistiğin kaynağı belirtilmelidir).

Stres yönetimi de adet düzensizliğinde önemli bir faktördür. Kronik stres, kortizol seviyelerini yükselterek hormonal dengeyi bozabilir. Yoga, meditasyon, derin nefes egzersizleri ve düzenli egzersiz gibi stres azaltıcı teknikler, adet düzenini iyileştirmeye yardımcı olabilir. Düzenli egzersiz, endorfin salınımını artırarak ruh halini iyileştirir ve stresi azaltır. Ancak aşırı egzersiz de adet düzensizliğine yol açabilir, bu nedenle dengeli bir egzersiz programı uygulanmalıdır.

Uyku düzenine dikkat etmek de adet düzensizliğinin önlenmesinde önemli bir rol oynar. Yetersiz uyku, hormonal dengenin bozulmasına neden olabilir. Günde en az 7-8 saat kaliteli uyku almak, hormonal dengeyi korumaya yardımcı olur. Düzenli bir uyku programı oluşturmak ve uyku hijyenine dikkat etmek önemlidir. Uyku öncesi ekranlardan uzak durmak, rahatlatıcı bir ortam yaratmak ve yatmadan önce sakinleştirici aktiviteler yapmak uyku kalitesini artırabilir.

Bitkisel takviyeler, bazı kadınlarda adet düzensizliğini hafifletmeye yardımcı olabilir. Örneğin, pırasa kökü ve çemen otu gibi bitkiler, adet düzenini düzenlemeye yardımcı olabilir. Ancak, bitkisel takviyelerin kullanımı öncesinde mutlaka bir doktora danışılmalıdır, çünkü etkileşimler ve yan etkiler olabilir. Her bitkisel takviyenin herkes için uygun olmadığını unutmamak gerekir.

Sonuç olarak, adet düzensizliği çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir ve doğal yöntemlerle yönetilebilir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, dengeli beslenmek, stresi yönetmek, yeterli uyku almak ve gerektiğinde bitkisel takviyeler konusunda doktorla görüşmek, adet düzenini iyileştirmeye yardımcı olabilir. Ancak, düzensiz adet kanaması devam ederse veya şiddetli ise mutlaka bir doktora danışılmalıdır. Altta yatan bir tıbbi durumun varlığı araştırılmalıdır.

Hormonal Dengesizliğin Tanısı

Adet düzensizliği, birçok kadının yaşadığı yaygın bir sorundur ve sıklıkla hormonal dengesizliklerin bir göstergesidir. Ancak, adet düzensizliği tek başına hormonal dengesizliği teşhis etmek için yeterli değildir. Çünkü düzensiz adet dönemleri stres, kilo değişiklikleri, aşırı egzersiz veya bazı tıbbi durumlar gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Dolayısıyla, doğru bir tanı için kapsamlı bir değerlendirme gereklidir.

Hormonal dengesizliğin tanısı, hastanın tıbbi öyküsünün alınmasıyla başlar. Doktor, adet döngüsü düzensizlikleri, akne, tüylenme artışı (hirsutizm), kilo alımı veya kaybı, yorgunluk, uyku sorunları, ruh hali değişiklikleri ve libido değişiklikleri gibi semptomları soracaktır. Bu bilgiler, olası hormonal dengesizlikleri belirlemeye yardımcı olur. Örneğin, düzensiz ve ağrılı adet dönemleri, endometriozis veya poli kistik over sendromu (PKOS) gibi durumları gösterebilir. Düzensiz kanamalar ise tiroid sorunları veya hipotalamik amenore gibi durumlardan kaynaklanabilir.

Fizik muayene, tanı sürecini destekler. Doktor, vücut kitle indeksini (VKİ) ölçer, cilt ve saç durumunu değerlendirir ve diğer olası tıbbi sorunları kontrol eder. Örneğin, aşırı tüylenme, polikistik over sendromu (PKOS) veya adrenal hiperplazi gibi durumları düşündürebilir. Meme muayenesi de önemlidir, çünkü bazı hormonal dengesizlikler memelerde değişikliklere yol açabilir.

Fizik muayene ve öykü alımının ardından, genellikle kan testleri yapılır. Bu testler, follikül uyarıcı hormon (FSH), lüteinleştirici hormon (LH), prolaktin, tiroid hormonları (TSH, T3, T4), östrojen ve progesteron seviyelerini ölçer. Bu hormonların seviyeleri, hormonal dengesizliğin türünü ve ciddiyetini belirlemek için kullanılır. Örneğin, yüksek LH ve düşük FSH seviyeleri, PKOS‘u düşündürebilir. Yüksek prolaktin seviyeleri ise hiperprolaktinemi ile ilişkili olabilir.

Bazı durumlarda, ek görüntüleme testleri gerekebilir. Ultrasonografi, yumurtalıkların ve rahimin değerlendirilmesinde kullanılır. Pelvik manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ise daha detaylı bir inceleme gerektirdiğinde tercih edilebilir. Bu testler, endometriozis, fibroidler veya yumurtalık kistleri gibi yapısal anormallikleri tespit etmeye yardımcı olur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, PKOS, üreme çağındaki kadınların %6-20’sini etkileyen yaygın bir hormonal dengesizliktir ve tanısı genellikle ultrasonografi ve hormonal testler kullanılarak konur.

Sonuç olarak, hormonal dengesizliğin tanısı, kapsamlı bir değerlendirme gerektiren karmaşık bir süreçtir. Doktorunuz, semptomlarınızı, tıbbi geçmişinizi ve test sonuçlarınızı değerlendirerek en doğru tanıyı koyacak ve uygun tedavi planını belirleyecektir. Erken teşhis ve tedavi, uzun vadeli sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli bir rol oynar.

Bu çalışma, adet düzensizliği ve ilişkili hormonal dengesizlikler konusunda kapsamlı bir inceleme sunmuştur. Çalışmamız, adet düzensizliğinin birçok farklı nedene bağlı olabileceğini ve semptomların kişiden kişiye önemli ölçüde değişebileceğini göstermiştir. Polikistik over sendromu (PCOS), tiroid bozuklukları, stres, aşırı kilo veya zayıflık, yoğun egzersiz ve beslenme yetersizlikleri gibi faktörlerin hepsinin adet döngüsünde düzensizliğe neden olabileceği vurgulanmıştır. Ayrıca, hormonal kontraseptiflerin kullanımının da adet düzensizliğine yol açabileceği veya mevcut sorunları etkileyebileceği belirtilmiştir.

Araştırmamız, doğru teşhis ve tedavi için kapsamlı bir değerlendirmenin önemini vurgulamaktadır. Fizik muayene, hormonal testler ve görüntüleme teknikleri, adet düzensizliğinin altında yatan nedeni belirlemek için gereklidir. Tedavi, altta yatan nedene göre değişir ve yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi veya cerrahi müdahale içerebilir. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve stres yönetimi, adet düzensizliğinin yönetiminde önemli rol oynar.

Gelecek araştırmaların, adet düzensizliğinin daha kesin teşhis yöntemleri ve kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımları geliştirmeye odaklanması gerekmektedir. Genomik ve proteomik gibi yeni teknolojiler, hormonal dengesizliklerin anlaşılmasında ve daha etkili tedavi stratejilerinin geliştirilmesinde önemli bir potansiyel sunmaktadır. Ayrıca, yapay zeka ve makine öğrenmesi, büyük veri setlerinin analizinde ve bireysel hastalar için risk faktörlerinin ve tedavi yanıtlarının öngörülmesinde yardımcı olabilir. Bununla birlikte, etik hususlar ve veri gizliliği gibi konuların dikkatlice ele alınması gerekmektedir.

Sonuç olarak, adet düzensizliği karmaşık bir problemdir ve kapsamlı bir yaklaşım gerektirir. Bu çalışma, hem sağlık uzmanları hem de bireyler için bu konuda daha fazla farkındalık yaratmayı ve daha iyi sağlık sonuçlarına yol açmayı amaçlamaktadır. Gelecekteki araştırmalar, adet düzensizliği ve ilişkili hormonal dengesizlikler konusunda daha derin bir anlayış sağlayarak, kadınların sağlığını iyileştirmeye yardımcı olacaktır. Özellikle, bireysel ihtiyaçlara göre uyarlanmış ve etkinliği kanıtlanmış tedavi seçeneklerinin geliştirilmesi, kadınların yaşam kalitelerini önemli ölçüde artıracaktır.

ÖNERİLER

Sağlık

Kulak Çınlamasının Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Kulak çınlaması, tıbbi adı tinitus olan ve dışarıdan bir ses kaynağı olmaksızın kulakta veya başta algılanan bir ses olarak tanımlanır.
Sağlık

Beyin Sağlığını Destekleyen Besinler

Beynimiz, vücudumuzun en karmaşık ve hayati organıdır. Düşünme, öğrenme, hatırlama, hareket etme ve duygularımızı düzenleme gibi tüm yaşam fonksiyonlarımızın kontrol