Sağlık

Kronik baş ağrısının sebepleri nelerdir?

Kronik baş ağrısı, milyonlarca insanı etkileyen yaygın ve sakatlayıcı bir sağlık sorunudur. Dünya genelinde, yetişkin nüfusun önemli bir bölümünün yaşam kalitesini olumsuz etkileyen, sık sık ve şiddetli baş ağrısı atakları yaşamasına sebep olur. Bu rahatsızlık, sadece şiddetli ağrı ile sınırlı kalmaz; aynı zamanda kişinin günlük aktivitelerini, iş performansını, sosyal ilişkilerini ve genel ruh halini de ciddi şekilde etkileyebilir. Bu durum, bireysel düzeyde büyük bir yük oluştururken, aynı zamanda sağlık sistemleri üzerinde de önemli bir ekonomik yük teşkil eder. Kronik baş ağrısının nedenleri karmaşık ve çok faktörlü olup, tek bir sebebe indirgenmesi mümkün değildir. Bu durumun anlaşılması ve etkili tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi için, olası nedenleri detaylı bir şekilde incelemek büyük önem taşımaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya genelinde yetişkin nüfusun yaklaşık %15’i migren, %3’ü ise gerilim tipi baş ağrısı gibi kronik baş ağrısı türlerinden muzdariptir. Bu istatistikler, kronik baş ağrısının yaygınlığını ve toplum sağlığı üzerindeki etkisini açıkça ortaya koymaktadır. Örneğin, bir kişinin her ay birkaç gün şiddetli baş ağrısı yaşaması, işini aksatmasına, sosyal aktivitelerden uzaklaşmasına ve hatta depresyon veya anksiyete gibi ruhsal sorunlar yaşamasına yol açabilir. Bu durum, sadece bireyin kendisini değil, ailesini ve çevresindeki insanları da olumsuz etkiler. Kronik baş ağrısı, yaşam kalitesini düşürmek ve kişiyi işinden, sosyal hayatından ve hatta evinden uzaklaştırmak potansiyeline sahiptir. Bu nedenle, bu rahatsızlığın nedenlerini anlamak ve etkili tedavi stratejileri geliştirmek, hem bireyler hem de toplum için hayati önem taşır.

Kronik baş ağrılarının altında yatan birçok faktör bulunmaktadır. Bunlar arasında genetik yatkınlık, çevresel faktörler, hormonal değişiklikler, stres, uyku bozuklukları, beslenme alışkanlıkları ve bazı tıbbi durumlar yer almaktadır. Örneğin, aile öyküsünde migren olan bireylerin migren geliştirme riski daha yüksektir. Benzer şekilde, stresli yaşam olayları, düzensiz uyku alışkanlıkları ve belirli gıdalara karşı duyarlılık da baş ağrılarının sıklığını ve şiddetini artırabilir. Ayrıca, bazı tıbbi durumlar, örneğin sinüs enfeksiyonları, göz problemleri veya diş sorunları da baş ağrısına neden olabilir veya mevcut baş ağrılarını şiddetlendirebilir. Bu karmaşık etkileşimler, kronik baş ağrısının nedenlerinin tam olarak anlaşılmasını zorlaştırırken, bu faktörlerin ayrıntılı incelenmesi etkili tedavi stratejilerinin geliştirilmesi için gereklidir. Bu çalışmada, kronik baş ağrısının muhtemel nedenlerini kapsamlı bir şekilde ele alacak ve her bir faktörün rolünü ayrıntılarıyla açıklayacağız.

Kronik Baş Ağrısının Sebepleri Nelerdir?

Kronik Baş Ağrısının Yaygın Sebepleri

Kronik baş ağrıları, ayda 15 günden fazla ve üç aydan uzun süre devam eden baş ağrıları olarak tanımlanır. Bu durum, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen, yaygın ve oldukça yıpratıcı bir sağlık sorunudur. Kronik baş ağrılarının birçok farklı sebebi olabilir ve bunların teşhisi için detaylı bir tıbbi değerlendirme gereklidir. Bu alt başlıkta, en yaygın sebeplere daha yakından bakacağız.

Gerilim Tipi Baş Ağrıları (GTBA): En yaygın kronik baş ağrısı türüdür. Hafif ila orta şiddette, sıkıştırma veya bantlama hissiyle karakterizedir. Genellikle başın her iki tarafında hissedilir ve boyun ve omuz kaslarındaki gerginlikle ilişkilidir. Stres, uykusuzluk, kötü duruş ve kas gerginliği gibi faktörler GTBA’nın tetikleyicileri arasında yer alır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, yetişkin nüfusun %40’ından fazlası hayatlarının bir döneminde GTBA yaşamıştır. Bu baş ağrılarının tedavisi genellikle ağrı kesiciler, rahatlama teknikleri ve düzenli egzersiz ile yapılır.

Migren: Şiddetli, genellikle tek taraflı, atımlı ağrılarla karakterize, tekrarlayan bir baş ağrısı türüdür. Migrene eşlik eden semptomlar arasında bulantı, kusma, ışığa ve sese karşı hassasiyet (fotofobi ve fonofobi) yer alabilir. Migren ataklarının süresi genellikle 4 ila 72 saat arasında değişir. Migrenin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, genetik yatkınlık, hormonal değişiklikler, stres, uyku düzensizlikleri ve belirli yiyecekler tetikleyici faktörler arasında yer alabilir. Dünya genelinde yaklaşık 1 milyar insan migrenden etkilenmektedir.

Küme Baş Ağrıları: Şiddetli, tek taraflı, genellikle göz çevresinde yoğunlaşan, kümeler halinde ortaya çıkan baş ağrılarıdır. Ataklar genellikle birkaç hafta veya ay boyunca her gün veya neredeyse her gün tekrarlanır, ardından uzun bir remisyon dönemi izler. Küme baş ağrılarına genellikle göz yaşı, burun akıntısı ve göz kapağı sarkması gibi semptomlar eşlik eder. Alkol tüketimi, sigara ve uyku düzensizlikleri tetikleyici faktörler arasında yer alabilir. Küme baş ağrıları nispeten nadir görülür, ancak son derece acı verici olabilir.

Sinüs Baş Ağrıları: Sinüslerin iltihaplanması sonucu oluşan baş ağrılarıdır. Genellikle yüzün ön tarafında, özellikle alın ve yanaklarda hissedilir ve basınç hissiyle karakterizedir. Ateş, burun tıkanıklığı ve yeşil veya sarı renkli burun akıntısı gibi diğer sinüzit semptomları da görülebilir. Antibiyotikler genellikle sinüs enfeksiyonlarını tedavi etmek için kullanılır.

Diğer Sebepler: Kronik baş ağrılarına boyun problemleri, çene eklemi bozuklukları (TMJ), göz problemleri, yüksek tansiyon, beyin tümörleri gibi çeşitli tıbbi durumlar da neden olabilir. Bu nedenle, kronik baş ağrıları yaşayan kişilerin kesin tanı ve tedavi için bir doktora başvurmaları önemlidir. Kendi kendine tedavi denemeleri yerine, bir uzman tarafından yapılacak doğru teşhis ve tedavi planı büyük önem taşır.

Gerilim Tipi Baş Ağrısının Nedenleri

Kronik baş ağrılarının en yaygın türü olan gerilim tipi baş ağrısı, genellikle başın etrafında sıkma veya baskı hissi olarak tanımlanır. Bu ağrılar genellikle şiddetli değildir, ancak sürekli veya sık sık tekrarlayan bir karaktere sahip olabilirler ve günlük yaşamı önemli ölçüde etkileyebilirler. Gerilim tipi baş ağrısının kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, bir dizi faktörün katkıda bulunduğu düşünülmektedir.

Kas gerginliği ve kas spazmları başlıca suçlulardan biridir. Boyun, omuz ve baştaki kasların uzun süreli gerginliği veya yanlış duruş, baş ağrısına yol açabilir. Uzun süre bilgisayar başında çalışma, stresli bir iş veya ergonomik olmayan bir çalışma ortamı gibi faktörler bu kas gerginliğini tetikleyebilir. Araştırmalar, gerilim tipi baş ağrısı çeken kişilerin, baş ve boyun kaslarında daha fazla gerginlik yaşadığını göstermektedir. Örneğin, bir çalışma gerilim tipi baş ağrısı yaşayan bireylerin %80’inin boyun kaslarında belirgin bir gerginliğe sahip olduğunu ortaya koymuştur.

Stres, gerilim tipi baş ağrılarının en önemli tetikleyicilerinden biridir. Hem fiziksel hem de psikolojik stres, kas gerginliğine ve baş ağrısına yol açabilir. İş stresi, ilişki problemleri, finansal sıkıntılar ve diğer yaşam stresörleri, baş ağrılarının sıklığını ve şiddetini artırabilir. Stresin baş ağrısı üzerindeki etkisi, stres hormonlarının kaslara ve kan damarlarına etkisine bağlanmaktadır. Birçok kişi, stresli bir durumdan sonra baş ağrısı yaşadığını bildirmektedir.

Uyku bozuklukları da gerilim tipi baş ağrılarında önemli bir rol oynar. Yetersiz uyku veya uykusuzluk, kas gerginliğine ve baş ağrısına yol açabilir. Düzensiz uyku düzeni veya uyku apnesi gibi uyku bozuklukları olan kişilerde gerilim tipi baş ağrısı daha sık görülür. Uyku yoksunluğu vücudun stres tepkilerini artırarak baş ağrısı riskini yükseltir.

Diğer faktörler arasında kötü beslenme, dehidratasyon, kafein yoksunluğu veya aşırı kafein tüketimi, alkol kullanımı, hava koşullarındaki değişiklikler ve bazı ilaçların yan etkileri yer alır. Ayrıca, migren geçmişi olan kişilerde gerilim tipi baş ağrısı daha sık görülebilir. Genetik yatkınlığın da rol oynadığı düşünülmektedir, ancak bunun tam olarak nasıl gerçekleştiği hala araştırılmaktadır. Sonuç olarak, gerilim tipi baş ağrısı çok faktörlü bir durumdur ve etkili bir tedavi için bu faktörlerin hepsinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Özetle, gerilim tipi baş ağrısının karmaşık bir etiyolojisi vardır ve kas gerginliği, stres, uyku bozuklukları ve diğer çeşitli faktörlerin birleşimi ile ortaya çıkar. Bu faktörlerin doğru bir şekilde teşhis edilmesi ve yönetilmesi, baş ağrılarının sıklığını ve şiddetini azaltmak için önemlidir.

Migrenin Tetikleyicileri ve Belirtileri

Kronik baş ağrılarının en yaygın sebeplerinden biri olan migren, şiddetli ve genellikle tek taraflı baş ağrısı atakları ile karakterizedir. Bu ataklar saatler hatta günler sürebilir ve günlük yaşamı önemli ölçüde etkileyebilir. Migrenin tetikleyicileri oldukça çeşitli olup, kişinin yaşam tarzı, çevresel faktörler ve genetik yatkınlık gibi birçok unsuru içerir. Bu tetikleyicilerin anlaşılması, migren ataklarının önlenmesi veya şiddetinin azaltılması için oldukça önemlidir.

Migrenin en yaygın tetikleyicileri arasında; beslenme alışkanlıkları yer alır. Özellikle işlenmiş gıdalar, yapay tatlandırıcılar, peynirler (özellikle yaşlı peynirler), çikolata, alkol (kırmızı şarap özellikle), kafein ve aşırı tuz tüketimi migren ataklarını tetikleyebilir. Bunun yanı sıra, düzensiz uyku düzeni, aşırı uyku veya uyku yoksunluğu da migren riskini artırır. Düzenli ve yeterli uyku, migren yönetiminde önemli bir faktördür. Ortalama bir yetişkinin 7-8 saat uykuya ihtiyacı vardır ve uyku düzeninin bozulması migren ataklarını tetikleyebilir.

Çevresel faktörler de migren ataklarını başlatabilir. Aşırı ışık, gürültü, koku (güçlü parfümler, boya kokuları gibi) ve hava koşullarındaki değişiklikler (özellikle ani barometrik basınç değişiklikleri) migren tetikleyicileri arasında yer alır. Ayrıca, stres migrenin en önemli tetikleyicilerinden biridir. Kronik stres, beyindeki nörokimyasal dengesizlikleri tetikleyerek migren ataklarını artırabilir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya nüfusunun büyük bir kısmı stres altında yaşamaktadır ve bu durum migren prevalansını artırıcı bir etkendir.

Migrenin belirtileri, kişiden kişiye değişmekle birlikte, genellikle şiddetli, atıcı veya zonklayıcı baş ağrısı ile başlar. Bu ağrı genellikle başın bir tarafında yoğunlaşır, ancak her iki tarafı da etkileyebilir. Ağrıya ek olarak, bulantı, kusma, ışığa ve sese karşı hassasiyet (fotofobi ve fonofobi) gibi semptomlar da sıklıkla görülür. Bazı kişilerde migren ataklarından önce aura adı verilen görsel, duyusal veya motor bozukluklar yaşanabilir. Aura, genellikle görme bozuklukları (parıldamalar, zigzak çizgiler), uyuşma veya karıncalanma hissi şeklinde ortaya çıkar. Migren ataklarının süresi genellikle 4 ila 72 saat arasında değişir.

Sonuç olarak, migren karmaşık bir hastalıktır ve tetikleyicileri kişiden kişiye büyük farklılıklar gösterebilir. Migrenin etkili bir şekilde yönetilmesi için, bireysel tetikleyicilerin belirlenmesi ve bunlardan kaçınılması, sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri (düzenli uyku, dengeli beslenme, stres yönetimi) ve gerektiğinde ilaç tedavisi gibi yaklaşımların bir kombinasyonu gereklidir. Eğer sık ve şiddetli migren atakları yaşıyorsanız, doğru tanı ve tedavi için mutlaka bir nöroloğa başvurmanız önemlidir.

Kronik Baş Ağrısını Teşhis Etme

Kronik baş ağrısı, ayda 15 günden fazla ve 3 aydan uzun süre baş ağrısı yaşamak olarak tanımlanır. Bu durum, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen oldukça yaygın bir sağlık sorunudur. Kronik baş ağrısının teşhisi, hastanın detaylı bir öyküsünün alınması, fizik muayenenin yapılması ve çeşitli tıbbi testlerin uygulanmasıyla gerçekleştirilir. Teşhis sürecinin karmaşıklığı, baş ağrısının birçok farklı nedenden kaynaklanabilmesinden kaynaklanır.

Teşhisin ilk adımı, hastanın baş ağrısıyla ilgili detaylı bir öyküsünün alınmasıdır. Bu süreçte, ağrının yeri, şiddeti, süresi, sıklığı, karakteri (vurucu, ağrıyan, zonklayıcı vb.), eşlik eden belirtiler (bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı hassasiyet, burun akıntısı, ateş vb.) ve baş ağrısını tetikleyen faktörler (stres, uykusuzluk, belirli yiyecekler, alkol tüketimi vb.) gibi bilgiler toplanır. Örneğin, gerilim tipi baş ağrısı genellikle sıkışma veya baskı hissi şeklinde tanımlanırken, migren daha şiddetli, zonklayıcı ve genellikle tek taraflı bir ağrıyla kendini gösterir.

Fizik muayene, nörolojik sistemin değerlendirilmesi için önemlidir. Doktor, göz hareketlerini, refleksleri ve kas gücünü kontrol eder. Nörolojik muayene bulguları, baş ağrısının altında yatan bir beyin tümörü, anevrizma veya diğer nörolojik sorunları gösterebilir. Ancak, birçok kronik baş ağrısı vakasında fizik muayene normal olabilir.

Görüntüleme teknikleri, baş ağrısının nedenini belirlemek için kullanılabilir. Beyin tomografisi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG), beyindeki anormallikleri tespit etmek için oldukça etkilidir. Bunlar, beyin tümörleri, anevrizmalar, enfeksiyonlar ve diğer yapısal anormallikleri ortaya çıkarabilir. Ancak, çoğu kronik baş ağrısı vakasında görüntüleme çalışmaları normal sonuçlar verir.

Diğer testler, baş ağrısının nedenini belirlemeye yardımcı olabilir. Bunlar arasında kan testleri (tam kan sayımı, inflamatuar belirteçler vb.), lomber ponksiyon (belden beyin omurilik sıvısı örneği alınması) ve elektroensefalografi (EEG, beyin aktivitesini ölçen bir test) yer alabilir. Örneğin, bazı enfeksiyonlar veya iltihaplanmalar kan testleriyle tespit edilebilirken, lomber ponksiyon menenjit gibi beyin zarlarının iltihaplanmasını teşhis etmeye yardımcı olabilir.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya çapında nüfusun yaklaşık %15’i migrenden, %47’si gerilim tipi baş ağrısından etkilenmektedir. Doğru teşhis, uygun tedavi planının oluşturulması için hayati önem taşır. Kronik baş ağrısı için tedavi seçenekleri, ağrının tipine ve şiddetine bağlı olarak değişir ve ilaç tedavisi, fizik tedavi, yaşam tarzı değişiklikleri ve alternatif tıp yöntemlerini içerebilir. Bu nedenle, kronik baş ağrısı şikayeti olan kişilerin mutlaka bir nöroloğa veya uzman bir doktora başvurmaları önemlidir.

Kronik Baş Ağrısının Sebepleri Nelerdir?

Baş Ağrısı Tedavi Yöntemleri

Kronik baş ağrısı, ayda 15 günden fazla ve 3 aydan uzun süre baş ağrısı yaşamak olarak tanımlanır. Bu durum kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir ve çeşitli tedavi yöntemleri gerektirir. Tedavinin başarısı, baş ağrısının altta yatan nedeninin doğru teşhisine bağlıdır. Bu nedenle, bir baş ağrısı uzmanına danışmak son derece önemlidir.

Tedavi yöntemleri, baş ağrısının tipine, şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterir. Migren, gerilim tipi baş ağrısı ve küme baş ağrısı gibi farklı baş ağrısı türleri için farklı yaklaşımlar kullanılır. Örneğin, migren tedavisinde kullanılan ilaçlar, gerilim tipi baş ağrısı tedavisinde kullanılan ilaçlardan farklı olabilir.

İlaç tedavisi, kronik baş ağrılarının tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Analjezikler (ağrı kesiciler) gibi basit ilaçlardan, triptanlar ve CGRP inhibitörleri gibi daha güçlü ilaçlara kadar çeşitli seçenekler mevcuttur. Triptanlar, migren ataklarını durdurmada etkilidirken, CGRP inhibitörleri, migren ataklarının sıklığını ve şiddetini azaltmada kullanılır. Ancak, ilaçların uzun süreli kullanımı yan etkilere yol açabilir, bu nedenle doktorunuzun önerileri dikkatlice takip edilmelidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde milyonlarca insan kronik baş ağrısından muzdarip olup, bunların önemli bir kısmı ilaç tedavisi görmektedir.

İlaç tedavisinin yanı sıra, yaşam tarzı değişiklikleri de kronik baş ağrılarının yönetiminde önemli bir rol oynar. Düzenli egzersiz, yeterli uyku, stres yönetimi teknikleri (yoga, meditasyon, derin nefes egzersizleri), kafein ve alkol tüketiminin sınırlandırılması ve düzgün beslenme baş ağrılarının sıklığını ve şiddetini azaltmaya yardımcı olabilir. Araştırmalar, düzenli egzersiz yapan kişilerin baş ağrısı sıklığının daha düşük olduğunu göstermektedir.

Bazı durumlarda, fizik tedavi, akupunktur veya biyofeedbak gibi tamamlayıcı tedavi yöntemleri de kullanılabilir. Bu yöntemler, baş ağrısının neden olduğu kas gerginliğini azaltmaya ve stres seviyelerini düşürmeye yardımcı olabilir. Ancak, bu yöntemlerin etkinliği kişiden kişiye değişebilir ve her zaman etkili olmayabilirler. Botoks enjeksiyonları da kronik migren tedavisinde etkili bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Bu yöntem, belirli kaslara uygulanan botoks enjeksiyonları ile kas spazmlarını azaltmayı hedefler.

Sonuç olarak, kronik baş ağrısının tedavisi çok yönlü bir yaklaşım gerektirir. İlaç tedavisi, yaşam tarzı değişiklikleri ve tamamlayıcı tedavi yöntemlerinin bir kombinasyonu, baş ağrılarının yönetiminde en iyi sonucu sağlayabilir. Bir baş ağrısı uzmanına danışmak, doğru teşhis ve kişiye özel bir tedavi planı oluşturmak için oldukça önemlidir. Erken teşhis ve uygun tedavi ile kronik baş ağrılarının şiddeti azaltılabilir ve yaşam kalitesi iyileştirilebilir.

Kronik baş ağrısının karmaşık ve çok yönlü bir rahatsızlık olduğunu gösteren kapsamlı bir inceleme gerçekleştirdik. Bu çalışmada, migren, gerilim tipi baş ağrısı ve küme baş ağrısı gibi çeşitli baş ağrısı türlerinin arkasındaki mekanizmaları araştırdık. Her birinin kendine özgü semptomları, tetikleyicileri ve tedavileri olduğu ortaya çıktı. Genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve psikolojik faktörler gibi bir dizi faktörün baş ağrılarının oluşumunda rol oynadığını belirledik. Stres, uyku yoksunluğu, beslenme alışkanlıkları ve çevresel tetikleyiciler baş ağrılarını tetikleyen veya şiddetlendiren önemli faktörler olarak vurgulandı.

Araştırmamız, migrenin baş ağrılarının en yaygın ve en sakatlayıcı türü olduğunu gösterdi. Migrenli bireylerde aura, nabz atan ağrı ve ışık ve sese karşı hassasiyet gibi karakteristik semptomlar görülür. Gerilim tipi baş ağrısı, genellikle daha hafif fakat daha sık görülen bir baş ağrısı türüdür ve sıklıkla stres ve kas gerginliği ile ilişkilidir. Küme baş ağrısı ise şiddetli ve tekrarlayan ağrı ataklarıyla karakterizedir ve genellikle belirli bir yüz bölgesinde görülür. Bu üç ana baş ağrısı türünün yanı sıra, sinüs baş ağrısı, sinir sıkışması ve tümörler gibi diğer altta yatan koşullar da kronik baş ağrısına neden olabilir.

Tedavi yaklaşımları baş ağrısının türüne, şiddetine ve bireyin özel ihtiyaçlarına bağlı olarak değişmektedir. Ağrı kesiciler, migren önleyici ilaçlar ve biyofidebek gibi çeşitli ilaçlar ve terapiler mevcuttur. Yaşam tarzı değişiklikleri, stres yönetimi teknikleri ve düzenli egzersiz de baş ağrılarının yönetilmesinde önemli rol oynar. Erken teşhis ve tedavi, baş ağrılarının şiddetini ve sıklığını azaltmada hayati öneme sahiptir.

Gelecek için, kişiselleştirilmiş tıp ve genetik faktörlerin daha iyi anlaşılması kronik baş ağrılarının tedavisinde büyük bir ilerleme sağlayabilir. Dijital sağlık teknolojileri, baş ağrıları izleme ve yönetimine yönelik daha iyi araçlar sağlayarak, sağlık uzmanlarının tedavi planlarını kişiselleştirmelerine olanak tanıyabilir. Ayrıca, yapay zeka ve makine öğrenmesi, baş ağrılarının erken teşhisinde ve prognozunda yardımcı olabilir. Yeni ilaçların geliştirilmesi ve daha etkili tedavi protokollerinin oluşturulması, kronik baş ağrısı ile yaşayan milyonlarca insan için büyük bir umut ışığıdır.

ÖNERİLER

Sağlık

Kulak Çınlamasının Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Kulak çınlaması, tıbbi adı tinitus olan ve dışarıdan bir ses kaynağı olmaksızın kulakta veya başta algılanan bir ses olarak tanımlanır.
Sağlık

Beyin Sağlığını Destekleyen Besinler

Beynimiz, vücudumuzun en karmaşık ve hayati organıdır. Düşünme, öğrenme, hatırlama, hareket etme ve duygularımızı düzenleme gibi tüm yaşam fonksiyonlarımızın kontrol