Çocukluk çağı, fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimin en hızlı ve en yoğun yaşandığı dönemdir. Bu dönemde yaşanan her aşama, ileriki yaşamın temelini oluşturur. Sağlıklı bir gelişim süreci, çocuğun potansiyelini tam olarak gerçekleştirmesi ve mutlu, başarılı bir birey olarak yetişmesi için kritik öneme sahiptir. Ancak, bazı çocuklar beklenen gelişimsel aşamalarda geride kalabilir ve gelişimsel gecikmeler yaşayabilirler. Bu gecikmeler, çocuğun günlük yaşamında, öğrenme sürecinde ve sosyal etkileşimlerinde önemli sorunlara yol açabilir.
Gelişimsel gecikmeler, geniş bir yelpazede farklı alanları kapsayabilir. Motor beceriler (oturma, yürüme, el-göz koordinasyonu gibi), dil gelişimi (konuşma, anlama, dil kullanımı gibi), sosyal-duygusal gelişim (arkadaşlık kurma, duygularını ifade etme gibi) ve bilişsel gelişim (problem çözme, dikkat süresi gibi) alanlarında yaşanabilecek gecikmeler, çocuğun genel gelişimini olumsuz etkiler. Örneğin, 18 aylık bir çocuk henüz tek kelime bile etmiyorsa veya 3 yaşında bir çocuk merdiven çıkamıyor veya basit talimatları anlamıyorsa, bu durum bir gelişimsel gecikmenin göstergesi olabilir. Bu tür gecikmelerin erken tanısı ve uygun müdahalelerin zamanında başlaması, çocuğun gelişimsel potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için hayati önem taşır.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde milyonlarca çocuk gelişimsel gecikmeler yaşamaktadır. Bu durumun etkileri sadece çocukları değil, ailelerini, toplumları ve ulusal ekonomileri de olumsuz etkiler. Gelişimsel gecikmelerin erken teşhisi ve müdahalesi, uzun vadede sağlık hizmetleri maliyetlerini azaltır, çocukların eğitim ve istihdam olanaklarını artırır ve toplumun genel refahını iyileştirir. Örneğin, erken müdahale programlarına katılan çocuklar, katılmayan çocuklara göre daha yüksek akademik başarı göstermekte, daha az davranış problemi yaşamakta ve daha bağımsız bir yaşam sürmektedirler. Ancak, maalesef birçok gelişimsel gecikme, belirtileri yeterince anlaşılmadığı ya da erken tanı konulmadığı için zamanında müdahale edilmeden kalmaktadır.
Bu çalışmada, çocuklarda gelişimsel gecikmelerin erken fark edilmesi ve etkili müdahale yöntemleri ele alınacaktır. Çeşitli gelişim alanlarındaki gecikme belirtileri, tanı yöntemleri, müdahale stratejileri ve ailelere yönelik destek mekanizmaları detaylı bir şekilde incelenecektir. Amaç, hem sağlık profesyonellerine hem de ebeveynlere, çocukların gelişimini izlemede ve olası sorunları erken tespit edip müdahale etmede rehberlik sağlamaktır. Erken tanı ve uygun müdahale, çocukların yaşam kalitelerini önemli ölçüde iyileştirerek, onların potansiyellerini gerçekleştirmelerine ve sağlıklı, mutlu bir yaşam sürmelerine katkı sağlayacaktır.
Gelişimsel Gecikme Belirtileri
Gelişimsel gecikme, bir çocuğun yaşıtlarına göre belirli gelişim alanlarında geride kalması anlamına gelir. Bu gecikmeler, fiziksel, bilişsel, dil ve sosyal-duygusal gelişimin herhangi birini veya birden fazlasını etkileyebilir. Erken fark edilmesi ve müdahale edilmesi hayati önem taşır çünkü erken müdahale, çocuğun potansiyelini en üst düzeye çıkarmada önemli rol oynar. Gelişimsel gecikmeler çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir, bunlar arasında genetik faktörler, doğum komplikasyonları, çevresel faktörler ve tıbbi durumlar yer alabilir.
Fiziksel gelişim gecikmesi, çocuğun motor becerilerinde, örneğin oturmakta, yürümekte veya ince motor becerilerinde (örneğin, kalem tutma veya düğme iliklemekte) zorluk çekmesiyle kendini gösterebilir. Örneğin, 18 aylık bir çocuk hala emeklemiyor veya 2 yaşındaki bir çocuk bağımsız olarak yürüyemiyorsa, bu bir endişe kaynağı olabilir. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) verilerine göre, her 6 çocuktan 1’i 3 yaşına kadar önemli bir gelişimsel gecikme yaşıyor. Bu istatistik, erken tarama ve müdahalenin önemini vurgular.
Bilişsel gelişim gecikmesi, bir çocuğun öğrenme, problem çözme ve düşünme becerilerinde gecikme olarak kendini gösterir. Bu, dikkat eksikliği, hafıza sorunları veya kavramları anlamada zorluk çekme gibi belirtilerle ortaya çıkabilir. Örneğin, 4 yaşındaki bir çocuğun sayıları tanıyamaması veya basit talimatları takip edememesi, bilişsel bir gecikmenin göstergesi olabilir. Bu tür gecikmeler, erken eğitici müdahaleler ile önemli ölçüde iyileştirilebilir.
Dil gelişimi gecikmesi, çocuğun konuşma, anlama ve iletişim kurma becerilerinde geride kalması anlamına gelir. Bu, kelime haznesinin sınırlı olması, cümle kurmada zorluk çekmesi veya konuşma anlaşılmazlığı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Örneğin, 2 yaşındaki bir çocuğun neredeyse hiç konuşmaması veya 3 yaşındaki bir çocuğun basit cümleler kuramaması, dil gelişiminde bir gecikmenin göstergesi olabilir. Konuşma terapisi, bu tür gecikmelerde büyük bir rol oynar.
Sosyal-duygusal gelişim gecikmesi, çocuğun başkalarıyla etkileşim kurma, duygularını düzenleme ve uygun sosyal davranışları sergileme becerilerinde zorluk çekmesi anlamına gelir. Bu, aşırı utangaçlık, sosyal etkileşimden kaçınma, duygusal düzenlemenin zorluğu veya saldırgan davranışlar gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu alanda yaşanan gecikmeler, sosyal beceri eğitimi ve oyun terapisi ile ele alınabilir.
Önemli Not: Bu belirtiler sadece olası göstergelerdir ve her çocuğun gelişimi farklıdır. Eğer çocuğunuzun gelişiminde bir gecikmeden şüpheleniyorsanız, bir pediatri uzmanı veya gelişimsel pediatri uzmanı ile görüşmek çok önemlidir. Erken teşhis ve müdahale, çocuğunuzun yaşam kalitesini iyileştirmede ve potansiyelini en üst düzeye çıkarmada kritik bir rol oynar.
Erken Tanı ve Teşhis Yöntemleri
Çocuklarda gelişimsel gecikmelerin erken teşhisi, çocuğun gelecekteki yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler. Erken müdahale, gecikmenin etkisini azaltmada ve çocuğun potansiyelini en üst düzeye çıkarmada kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, gelişimsel gecikmelerin erken tanınması ve doğru teşhisi için çeşitli yöntemler kullanılır.
Bebeklik döneminde, gelişimsel tarama genellikle düzenli sağlık kontrolleri sırasında gerçekleştirilir. Doktorlar, bebeğin motor becerilerini (başını kaldırma, oturmak, emeklemek, yürümek), dil gelişimini (güler, ses çıkarır mı, kelimeler kullanır mı), sosyal-duygusal gelişimini (göz teması kurar mı, başkalarına tepki verir mi) ve bilişsel gelişimini (oyuncaklarla nasıl etkileşim kurar) değerlendirir. Örneğin, 12 aylık bir bebeğin hala emeklemeyi başaramaması veya tek kelime bile konuşamaması, bir gelişimsel gecikme belirtisi olabilir. Bu durumlar, daha kapsamlı bir değerlendirme yapılmasını gerektirir.
Okul öncesi dönemde, gelişimsel tarama daha yapılandırılmış testler ve gözlemlerle yapılır. Denver II Gelişimsel Tarama Testi gibi standartlaştırılmış araçlar, çocuğun farklı gelişim alanlarındaki performansını değerlendirmek için kullanılır. Eğitimciler ve diğer uzmanlar da çocukların sınıf içindeki davranışlarını, sosyal etkileşimlerini ve öğrenme becerilerini gözlemleyerek gelişimsel gecikmeleri tespit etmeye yardımcı olabilirler. Örneğin, okul öncesi bir çocuğun diğer çocuklarla iletişim kurmakta zorlanması veya basit talimatları takip edememesi, bir sosyal-duygusal veya bilişsel gecikme işaret edebilir.
Gelişimsel gecikme şüphesi oluştuğunda, daha kapsamlı bir değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme, çocuğun gelişimsel alanlarını daha ayrıntılı olarak değerlendiren psikologlar, konuşma terapistleri, fizyoterapistler ve diğer uzmanları içerebilir. Bu uzmanlar, çocuğun gelişimsel durumunu tam olarak belirlemek ve uygun tedavi planını oluşturmak için çeşitli testler ve gözlemler kullanırlar. Örneğin, bir çocuğun dil gelişimini değerlendirmek için dil testi uygulanabilir veya motor becerilerini değerlendirmek için fiziksel muayene yapılabilir. Bazı durumlarda, genetik testler veya beyin görüntüleme teknikleri de gerekebilir.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya çapında yaklaşık 150 milyon çocuğun gelişimsel bir engeli vardır. Erken tanı ve müdahale, bu çocukların yaşam kalitelerini önemli ölçüde iyileştirebilir. Erken teşhis, çocuğun gelişimsel potansiyelini en üst düzeye çıkarmak ve olası uzun vadeli sorunları önlemek için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, ebeveynlerin ve sağlık çalışanlarının gelişimsel gecikme belirtilerine karşı dikkatli olmaları ve herhangi bir endişe durumunda uzmanlardan yardım almaları çok önemlidir.
Sonuç olarak, çocuklarda gelişimsel gecikmelerin erken tanısı için çoklu yöntemler mevcuttur ve bu yöntemlerin doğru ve zamanında kullanılması, çocuğun geleceği için hayati önem taşımaktadır. Düzenli sağlık kontrolleri, gelişimsel tarama testleri ve uzman değerlendirmeleri, erken tanı ve etkili müdahale için vazgeçilmez adımlardır.
Etkin Müdahale Stratejileri
Çocuklarda gelişimsel gecikmelerin erken fark edilmesi kadar, etkin müdahale stratejilerinin uygulanması da son derece önemlidir. Erken müdahale, çocuğun potansiyelini en üst düzeye çıkarmak ve gelecekteki zorlukları azaltmak için kritik bir dönemdir. Bu stratejiler, çocuğun yaşına, gelişimsel ihtiyaçlarına ve aile yapısına göre özelleştirilmelidir. Genel bir yaklaşım yerine, multidisipliner bir ekip tarafından oluşturulan kişiselleştirilmiş bir plan, çok daha başarılı sonuçlar verir.
Erken müdahale programları, genellikle ailelerin aktif katılımını gerektirir. Ebeveynler, çocuklarının gelişimini yakından takip eder, terapötik aktivitelere katılır ve ev ortamında uygulanacak stratejileri öğrenirler. Bu durum, hem çocuğun gelişimini destekler hem de ailenin kendi başa çıkma mekanizmalarını güçlendirir. Örneğin, dil gelişiminde gecikme yaşayan bir çocuk için, aileye, günlük hayatta çocuğun kelime dağarcığını genişletmek için kullanabileceği oyunlar ve aktiviteler öğretilebilir. Araştırmalar gösteriyor ki, ailelerin aktif rol aldığı programlar, çocuklarda daha büyük ve kalıcı gelişmeler sağlar. Bir çalışmada, ailelerin aktif katılımının olduğu programlara katılan çocukların %70’inin, gelişimsel gecikmelerini önemli ölçüde azalttığı gözlemlenmiştir.
Terapi yöntemleri, gelişimsel gecikmenin türüne bağlı olarak değişir. Fizik tedavi, motor becerilerde zorluk çeken çocuklar için; konuşma terapisi, dil gelişiminde gecikme yaşayan çocuklar için; oyun terapisi, sosyal ve duygusal gelişimde sorun yaşayan çocuklar için kullanılabilir. Bunların yanı sıra, mesleki terapi, günlük yaşam becerilerinin kazanılmasında yardımcı olur. Örneğin, otizm spektrum bozukluğu olan bir çocuk için, yapılandırılmış oyunlar ve sosyal beceri eğitimi içeren bir müdahale programı uygulanabilir. Bu programlar, çocuğun iletişim becerilerini, sosyal etkileşimlerini ve bağımsız yaşam becerilerini geliştirmeyi amaçlar. Uygulamalı Davranış Analizi (ABA) gibi yöntemler de otizm spektrum bozukluğu olan çocuklarda sıklıkla kullanılır.
Eğitimsel müdahaleler de gelişimsel gecikmelerin üstesinden gelmede önemli bir rol oynar. Özel eğitim sınıfları, bireyselleştirilmiş eğitim planları ve destekleyici öğrenme ortamları, çocuğun akademik başarısını ve sosyal gelişimini destekler. Öğretmenler, çocuğun öğrenme stilini ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, uygun eğitim materyallerini ve öğretim yöntemlerini seçerler. Örneğin, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan bir çocuk için, dikkatini odaklamaya yardımcı olacak stratejiler ve yapılandırılmış bir öğrenme ortamı sağlamak önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, erken müdahale programlarına katılan çocuklarda, okul başarısızlık oranı %30 oranında azalmaktadır.
Sonuç olarak, etkin müdahale stratejileri, çocuklarda gelişimsel gecikmelerin üstesinden gelmek ve onların tam potansiyellerine ulaşmalarını sağlamak için çok yönlü bir yaklaşım gerektirir. Aile katılımı, uygun terapi yöntemleri ve eğitimsel destek, bu sürecin olmazsa olmaz unsurlarıdır. Erken müdahale ne kadar erken başlarsa, sonuçlar o kadar olumlu olur.
Destekleyici Aile ve Çevre
Çocuklarda gelişimsel gecikmelerin erken fark edilmesi ve müdahalesi kadar önemli olan bir diğer unsur da destekleyici bir aile ve çevrenin varlığıdır. Gelişimsel gecikme yaşayan bir çocuğun başarılı bir şekilde ilerlemesi, ailesinin ve çevresindeki insanların anlayışı, desteği ve aktif katılımıyla doğrudan ilişkilidir. Ailenin çocuğun ihtiyaçlarını anlaması, ona uygun bir ortam sağlaması ve profesyonellerle işbirliği yapması, çocuğun potansiyelini en üst düzeye çıkarması için kritik öneme sahiptir.
Ailenin rolü, çocuğun gelişimini desteklemek için çok yönlüdür. Bu, çocuğun ihtiyaçlarına göre uyarlanmış bir ev ortamı sağlamayı, düzenli olarak terapi seanslarına götürmeyi, evde terapi egzersizlerini uygulamayı ve çocuğun güçlü yönlerini destekleyici aktivitelere katılmasını sağlamayı içerir. Örneğin, dil gelişiminde gecikme yaşayan bir çocuk için aile, evde kitap okuma seansları düzenleyebilir, çocuğun kelime dağarcığını genişletecek oyunlar oynayabilir ve çocuğun iletişim kurma girişimlerini aktif olarak teşvik edebilir. Bu süreçte, ailenin sabır, anlayış ve olumlu bir tutum sergilemesi çocuğun özgüvenini ve motivasyonunu artırmada hayati önem taşır.
Çalışmalar, destekleyici bir aile ortamının, gelişimsel gecikme yaşayan çocukların tedaviye yanıt verme oranını ve genel gelişimlerini olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Örneğin, ABD’deki Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin yaptığı bir araştırma, aile desteğinin yüksek olduğu çocukların, destek eksikliği yaşayan akranlarına göre daha hızlı ilerleme kaydettiğini ortaya koymuştur. Bu ilerleme, sadece akademik başarıda değil, sosyal ve duygusal gelişimde de gözlemlenmiştir. Ancak, ailelerin de destek ve rehberliğe ihtiyacı vardır. Profesyoneller, ailelere eğitim sağlayarak, çocuklarının ihtiyaçlarını daha iyi anlamalarına ve uygun destek stratejileri geliştirmelerine yardımcı olmalıdır.
Destekleyici bir çevre ise, okul, arkadaşlar ve toplumun çocuğun gelişimini destekleyecek şekilde organize olması anlamına gelir. Okulların, gelişimsel gecikme yaşayan çocuklara özel eğitim hizmetleri sunması, öğretmenlerin bu çocukların ihtiyaçlarını anlamaları ve uygun eğitim yöntemlerini uygulamaları önemlidir. Arkadaşlarının ve akranlarının anlayışı ve kabulü de çocuğun sosyal ve duygusal gelişimini olumlu etkiler. Toplumun da engelli bireylere yönelik erişilebilirlik ve kapsayıcılık sağlaması, çocuğun toplumsal hayata daha kolay entegre olmasını sağlar. Bu, çocuğun kendine güvenini artırır ve toplumda daha aktif bir rol almasına olanak tanır. Örneğin, engelli çocukların da katılabileceği sosyal aktivitelerin düzenlenmesi, onların sosyalleşmelerine ve yeni beceriler kazanmalarına yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, destekleyici bir aile ve çevre, gelişimsel gecikme yaşayan çocukların başarılı bir şekilde gelişmeleri için olmazsa olmazdır. Ailenin aktif katılımı, profesyonellerle işbirliği ve toplumun kapsayıcı yaklaşımı, çocuğun potansiyelini ortaya çıkarması ve yaşam kalitesini artırması için gereklidir. Bu nedenle, gelişimsel gecikmelerin erken teşhisi kadar, destekleyici bir ortamın sağlanması da büyük önem taşımaktadır.
Uzmanlardan Destek Alma
Çocuğunuzda gelişimsel bir gecikme fark ettiyseniz, erken müdahale son derece önemlidir. Bu süreçte, farklı uzmanlardan destek almak, çocuğunuzun potansiyelini en üst düzeye çıkarmanın ve gelecekteki zorlukları en aza indirmenin anahtarıdır. Gelişimsel gecikmeler çok çeşitli olabilir ve her birinin farklı uzmanlık alanları gerektiren özgül ihtiyaçları vardır. Bu nedenle, multidisipliner bir yaklaşım en etkili yöntemdir.
İlk adım, aile hekiminizle görüşmektir. Aile hekiminiz, çocuğunuzun gelişimini değerlendirecek, endişelerinizi dinleyecek ve gerekli testleri veya yönlendirmeleri sağlayacaktır. Örneğin, çocuğunuzun dil gelişiminde gecikme varsa, bir konuşma terapisti ile görüşmenizi önerebilir. Eğer motor becerilerinde bir sorun varsa, bir fizik tedavi uzmanı veya ergo terapisti size yardımcı olabilir.
Çocuk gelişim uzmanları, çocukların gelişimini izleyen ve gelişimsel gecikmeleri teşhis eden uzmanlardır. Bu uzmanlar, çocuğunuzun gelişimsel düzeyini değerlendirmek için standartlaştırılmış testler kullanırlar ve gelişimsel gecikmenin ciddiyetini belirlerler. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya çapında 150 milyon çocuğun gelişimsel bir engelliği bulunmaktadır. Erken teşhis ve müdahale, bu çocukların yaşam kalitelerini önemli ölçüde artırabilir.
Eğitim uzmanları da gelişimsel gecikme yaşayan çocuklar için çok önemli bir destek kaynağıdır. Özel eğitim öğretmenleri, çocuğunuzun bireysel ihtiyaçlarına göre uyarlanmış eğitim programları geliştirebilir ve okulda gerekli destek hizmetlerini sağlayabilir. Bu programlar, çocuğunuzun güçlü yönlerini kullanarak zayıf yönlerini geliştirmeyi hedefler. Örneğin, otizm spektrum bozukluğu tanısı konan bir çocuk için yapılandırılmış bir eğitim ortamı ve görsel destekler oldukça faydalı olabilir.
Psikologlar, çocuğunuzun duygusal ve sosyal gelişimini desteklemek için önemli bir rol oynarlar. Gelişimsel gecikmeler, çocuğun kendi kendine güvenini ve sosyal becerilerini etkileyebilir. Bir psikolog, çocuğunuza uygun başa çıkma mekanizmaları geliştirmede ve sosyal uyumunu artırmada yardımcı olabilir. Ayrıca, ailenin çocuğun durumuyla başa çıkmasına yardımcı olmak için aile danışmanlığı sunabilirler. Araştırmalar, aile desteğinin, gelişimsel gecikme yaşayan çocukların iyileşmesi için çok önemli olduğunu göstermektedir.
Uzmanlardan destek almanın maliyeti, seçtiğiniz uzmanlara, sigorta kapsamınıza ve yaşadığınız bölgeye bağlı olarak değişebilir. Ancak, erken müdahalenin uzun vadeli faydaları, maliyetlerden çok daha fazladır. Çocuğunuzun gelişimini desteklemek için gerekli desteği almak, onun gelecekteki başarısı ve mutluluğu için hayati önem taşır. Bu nedenle, herhangi bir tereddüt yaşamadan ilgili uzmanlarla iletişime geçmek ve çocuğunuz için en iyi tedavi planını oluşturmak önemlidir.
Bu çalışma, çocuklarda gelişimsel gecikmelerin erken fark edilmesinin ve müdahalesinin önemini vurgulamıştır. Erken müdahalenin, çocukların potansiyellerini tam olarak gerçekleştirmelerine yardımcı olmakta ne kadar etkili olduğunu gösteren önemli kanıtlar sunulmuştur. Çalışma boyunca ele alınan çeşitli gelişimsel alanlar – dil, motor beceriler, sosyal-duygusal gelişim ve bilişsel beceriler – her birinin birbirleriyle yakından ilişkili olduğunu ve bir alandaki bir gecikmenin diğer alanları da etkileyebileceğini göstermiştir. Bu nedenle, kapsamlı bir değerlendirme ve bireye özgü müdahale stratejileri hayati önem taşımaktadır.
Erken teşhisin önemi, gelişimsel gecikmelerin erken müdahale ile en iyi şekilde yönetilebileceği gerçeğiyle vurgulanmıştır. Ebeveynlerin ve bakıcıların çocuklarının gelişimini yakından takip etmeleri ve herhangi bir endişe durumunda sağlık uzmanlarıyla iletişime geçmeleri kritik öneme sahiptir. Sağlık uzmanlarının gelişimsel tarama araçlarını kullanmaları ve gelişimsel gecikme belirtileri konusunda eğitilmeleri, erken teşhis oranlarını artırmak için gereklidir. Ayrıca, çok disiplinli bir yaklaşım, çocukların ihtiyaçlarına en iyi şekilde yanıt vermek için gereklidir ve bu yaklaşım, ebeveynler, öğretmenler, terapistler ve diğer sağlık uzmanlarını içermelidir.
Gelecekte, teknolojinin gelişimsel gecikmelerin erken teşhis ve müdahalesinde giderek daha önemli bir rol oynaması beklenmektedir. Yapay zeka (AI) tabanlı tarama araçları, yüksek doğrulukla gelişimsel gecikmeleri tespit etmek için kullanılabilir. Dijital terapi ve tele-sağlık gibi teknolojik gelişmeler, uzak alanlardaki çocuklara erişimi artırarak daha kapsamlı bir müdahale sağlayabilir. Bununla birlikte, bu teknolojilerin etik kullanımı ve erişimin eşitliği gibi konular dikkatlice ele alınmalıdır.
Sonuç olarak, çocuklarda gelişimsel gecikmelerin erken fark edilmesi ve müdahalesi, çocukların yaşamları üzerinde uzun süreli ve olumlu bir etkiye sahip olabilir. Erken teşhis ve müdahale programlarına daha fazla yatırım yapmak, eğitim ve farkındalık kampanyalarını güçlendirmek ve sürekli olarak gelişen teknolojileri kullanmak, gelecek nesillerin gelişimsel potansiyellerini tam olarak gerçekleştirmelerini sağlamada hayati önem taşımaktadır. Bu çalışmaların sonuçlarının, gelecekteki araştırmaları yönlendirmesi ve etkili bir erken müdahale hizmetleri sisteminin geliştirilmesine katkıda bulunması umulmaktadır.