İlerleyen yaş, birçok olumlu deneyimle birlikte, beraberinde bazı fiziksel değişimleri de getirir. Bunlardan biri ve belki de en endişe vericilerinden biri de kemik erimesi (osteoporoz) riskinin artmasıdır. Kemik erimesi, kemiklerin incelmesi ve zayıflaması sonucu kırık riskini önemli ölçüde artıran bir hastalıktır. Bu durum, özellikle yaşlı nüfus için ciddi sağlık sorunlarına ve yaşam kalitesinde düşüşe neden olabilir. Yaşlı bireylerde görülen kırıkların önemli bir kısmı, osteoporoz kaynaklı olup, bu kırıklar ciddi komplikasyonlar, uzun süreli iyileşme süreçleri ve hatta ölümle sonuçlanabilir.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, her üç kadından biri ve her beş erkeğin biri yaşamının bir döneminde osteoporoztan etkilenmektedir. Bu rakamlar, özellikle 65 yaş üstü nüfus için oldukça yüksektir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl 2 milyon osteoporoz kaynaklı kırık yaşanmakta ve bu kırıkların büyük bir kısmı kalça, omurga ve bilek bölgelerinde gerçekleşmektedir. Bu kırıklar sadece fiziksel acıya değil, aynı zamanda hareket kabiliyetinde azalmaya, bağımsızlık kaybına ve yaşam kalitesinde düşüşe yol açmaktadır. Kalça kırığı geçiren yaşlıların önemli bir kısmı ise, kırık sonrasında kendilerine bakabilecek düzeye geri dönememektedirler. Maliyet açısından bakıldığında ise osteoporoz ve kırıkların tedavisi, sağlık sistemleri üzerinde büyük bir yük oluşturmaktadır.
Osteoporozun önlenmesi, tedavisinden çok daha önemli ve etkili bir yaklaşımdır. Erken teşhis ve önleyici tedbirler, kemik sağlığını koruyarak kırık riskini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olabilir. Bu önleyici tedbirler, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemekten, uygun beslenme alışkanlıklarına sahip olmaktan, düzenli egzersiz yapmaktan ve gerekli durumlarda ilaç tedavisinden geçmektedir. Bu kapsamlı girişin devamında, yaşlılarda kemik erimesini önlemek için izlenebilecek etkili stratejiler detaylı bir şekilde ele alınacak, bilimsel kanıtlara dayanarak pratik ve uygulanabilir öneriler sunulacaktır. Sağlıklı ve güçlü kemiklere sahip olmak, yaşlılığın keyfini daha sağlıklı ve bağımsız bir şekilde çıkarabilmek için elzemdir.
Bu çalışma, yaşlı bireylerde osteoporoz riskini azaltmanın farklı yollarını incelemeyi amaçlamaktadır. Beslenme alışkanlıklarından egzersiz programlarına, ilaç tedavisinden yaşam tarzı değişikliklerine kadar geniş bir yelpazede ele alınacak olan bu stratejiler, hem bilimsel verilerle desteklenecek hem de pratik uygulamalar ile zenginleştirilecektir. Umarız ki bu çalışma, yaşlıların ve onların yakınlarının kemik sağlığı konusunda bilinçlenmesine ve sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkı sağlayacaktır.
Yaşlılarda Kemik Sağlığı
Yaşlanma süreci, vücudumuzun birçok sisteminde olduğu gibi kemik sağlığımızda da önemli değişikliklere neden olur. Osteoporoz, yaşlılarda en sık görülen kemik hastalıklarından biridir ve kemik yoğunluğunda azalmaya, kemiklerin zayıflamasına ve kırık riskini artırmasına neden olur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde 200 milyonun üzerinde insan osteoporozdan etkilenmektedir ve bu sayının yaşlanan nüfusla birlikte artması beklenmektedir. Türkiye’de de osteoporoz önemli bir sağlık sorunudur ve özellikle menopoz sonrası kadınlarda görülme sıklığı oldukça yüksektir.
Kemik erimesini önlemek ve mevcut kemik sağlığını korumak için yaşlıların alabileceği birçok önlem vardır. Bunların başında sağlıklı ve dengeli bir beslenme gelir. Kalsiyum ve D vitamini kemik sağlığı için hayati önem taşır. Kalsiyum, kemiklerin yapısını oluşturan temel mineraldir ve süt ürünleri, yoğurt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler ve badem gibi besinlerden elde edilebilir. D vitamini ise kalsiyumun emilimini sağlar ve güneş ışığına maruz kalarak veya D vitamini takviyeleriyle alınabilir. Yaşlılarda D vitamini eksikliği sık görülür ve bu nedenle doktor kontrolünde takviye alınması gerekebilir.
Beslenmenin yanı sıra düzenli egzersiz de kemik sağlığını korumada çok önemlidir. Ağırlık taşıyan egzersizler, örneğin yürüme, koşu, dans ve ağırlık çalışmaları, kemik yoğunluğunu artırmaya ve kemikleri güçlendirmeye yardımcı olur. Haftada en az 2-3 gün, 30 dakika süreyle yapılan bu tür egzersizler, yaşlılar için oldukça faydalıdır. Ancak, egzersiz programına başlamadan önce doktorla görüşmek önemlidir, özellikle var olan sağlık sorunları olan yaşlılar için bu daha da önemlidir.
Sigara kullanımı kemik sağlığını olumsuz etkiler ve osteoporoz riskini artırır. Sigara içen yaşlıların, kemik sağlığını korumak için sigarayı bırakmaları önemlidir. Ayrıca, aşırı alkol tüketimi de kemik sağlığı için zararlıdır ve kemik yoğunluğunu azaltır. Alkol tüketiminin sınırlandırılması veya tamamen bırakılması, kemik sağlığını korumak için önemli bir adımdır.
Düzenli kemik mineral yoğunluğu (KMY) tetkiki, özellikle risk faktörleri olan yaşlılar için önemlidir. KMY tetkiki, kemik sağlığının değerlendirilmesinde kullanılan bir yöntemdir ve erken teşhisle tedaviye başlanabilir. Osteoporoz tanısı konulan yaşlılar için, doktor tarafından önerilen ilaç tedavisi, kemik kaybını yavaşlatmaya ve kırık riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Bisfosfonatlar ve RANKL inhibitörleri gibi ilaçlar, osteoporoz tedavisinde sıklıkla kullanılır. Ancak, bu ilaçların kullanımı ve olası yan etkileri konusunda doktor ile görüşmek şarttır.
Sonuç olarak, yaşlılarda kemik sağlığını korumak için sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, sigara ve alkol kullanımından kaçınma, düzenli KMY tetkiki ve gerektiğinde ilaç tedavisi gibi bir çok faktör önemli rol oynar. Bu önlemler, yaşlıların sağlıklı ve aktif bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir ve kırık riskini azaltarak yaşam kalitelerini artırabilir.
Kemik Erimesini Önleyici Beslenme
Yaşlanma süreciyle birlikte kemik yoğunluğunda azalma yaşanması, osteoporoz riskini artırır. Osteoporoz, kırık riskini önemli ölçüde yükselten ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir sağlık sorunudur. Ancak, doğru beslenme alışkanlıkları ile kemik sağlığını korumak ve kemik erimesini önlemek mümkün. Beslenme, kemik sağlığı için en önemli faktörlerden biridir, çünkü kemikler sürekli olarak yeniden şekillendirilir ve bu süreç besin maddelerine bağlıdır.
Kalsiyum, kemik sağlığı için en bilinen ve en önemli mineraldir. Vücudumuzdaki kalsiyumun %99’u kemiklerde bulunur ve kemiklerin sağlamlığını ve yoğunluğunu korur. Yetişkin bir bireyin günlük kalsiyum ihtiyacı yaklaşık 1000 mg’dır, ancak bu miktar yaşa, cinsiyete ve sağlık durumuna göre değişebilir. Kalsiyum açısından zengin besinler arasında süt ve süt ürünleri (yoğurt, peynir), koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, brokoli), badem, soya ürünleri ve sardalye bulunur. Örneğin, bir bardak süt yaklaşık 300 mg kalsiyum içerirken, 100 gram ıspanak yaklaşık 80 mg kalsiyum sağlar.
D vitamini, kalsiyumun bağırsaklardan emilimi için gereklidir. Yetersiz D vitamini alımı, kalsiyum emilimini azaltarak kemik sağlığını olumsuz etkiler. D vitamini güneş ışığına maruz kalma ile vücutta sentezlenir ancak yeterli güneş ışığına maruz kalınamayan kişilerde takviye alınması gerekebilir. D vitamini açısından zengin besinler arasında yağlı balıklar (somon, ton balığı), yumurta sarısı ve peynir bulunur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya nüfusunun önemli bir kısmı D vitamini eksikliğinden muzdariptir ve bu durum osteoporoz riskini artırmaktadır.
Protein, kemiklerin yapısını oluşturan kolajenin sentezi için gereklidir. Yeterli protein alımı, kemiklerin sağlamlığını ve dayanıklılığını destekler. Protein açısından zengin besinler arasında et, tavuk, balık, yumurta, süt ürünleri ve baklagiller bulunur. Araştırmalar, yeterli protein alımının, özellikle yaşlılarda, kemik kaybını yavaşlatmaya yardımcı olabileceğini göstermektedir.
Magnezyum, kalsiyum ile birlikte kemik yapısının oluşumunda rol oynar ve kemik mineral yoğunluğunu artırmaya yardımcı olur. Magnezyum açısından zengin besinler arasında yeşil yapraklı sebzeler, kuru yemişler, tam tahıllar ve baklagiller bulunur. Fosfor da kemik mineralizasyonunda önemli rol oynar ve kalsiyum ile birlikte kemiklerin sağlamlığını sağlar. Fosfor açısından zengin besinler arasında süt ürünleri, et, balık ve yumurta bulunur.
Potasyum, kemik sağlığını korumada önemli bir rol oynar ve kemik kaybını azaltmaya yardımcı olabilir. Potasyum açısından zengin besinler arasında muz, patates, kuru meyveler ve yeşil yapraklı sebzeler bulunur. Sonuç olarak, dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni izleyerek, kemik sağlığını korumak ve osteoporoz riskini azaltmak mümkündür. Doktorunuza danışarak, yaşınıza ve sağlık durumunuza uygun bir beslenme planı oluşturmanız ve gerektiğinde takviyeler almanız önemlidir.
Düzenli Egzersiz ve Kemikler
Yaşlanma sürecinde kemik yoğunluğunun azalması, osteoporoz olarak bilinen ve kırık riskini önemli ölçüde artıran bir durumdur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya çapında 200 milyondan fazla insan osteoporozdan etkilenmektedir ve bu sayının yaşlanan nüfusla birlikte artması beklenmektedir. Ancak, düzenli egzersiz, yaşlılarda kemik erimesini önlemede ve hatta kemik sağlığını iyileştirmede son derece etkili bir yöntemdir.
Ağırlık taşıyan egzersizler, kemiklerin daha güçlü ve yoğun hale gelmesine yardımcı olan en etkili egzersiz türüdür. Bu tür egzersizler, kemiklere stres uygulayarak kemik hücrelerinin aktivitesini uyarır ve yeni kemik dokusunun oluşumunu teşvik eder. Yürüme, koşma, merdiven çıkma, dans etme ve ağırlık kaldırma gibi aktiviteler, ağırlık taşıyan egzersizlere örnektir. Araştırmalar, düzenli olarak ağırlık taşıyan egzersiz yapan kişilerin, yapmayanlara göre daha yüksek kemik yoğunluğuna sahip olduğunu göstermiştir. Örneğin, bir çalışmada, 12 hafta boyunca haftada üç kez ağırlık antrenmanı yapan kadınların, kemik mineral yoğunluğunda %1-2’lik bir artış yaşadığı gözlemlenmiştir.
Direnç egzersizleri de kemik sağlığını iyileştirmede önemli bir rol oynar. Bu tür egzersizler, kasların güçlenmesini ve kas kütlesinin artmasını sağlar. Güçlü kaslar, kemiklerin daha iyi desteklenmesine ve kırık riskini azaltmaya yardımcı olur. Ağırlık çalışmaları, direnç bantları kullanımı ve vücut ağırlığı egzersizleri direnç egzersizlerine örnektir. Düzenli direnç egzersizleri, kemik yoğunluğunu artırmanın yanı sıra denge ve koordinasyonu da iyileştirerek düşme riskini azaltır. Düşmeler, özellikle yaşlılarda, kemik kırıklarının en yaygın nedenlerinden biridir.
Ancak, egzersiz programına başlamadan önce, özellikle önceden var olan sağlık sorunları olan kişilerin, bir sağlık uzmanına danışmaları önemlidir. Uygun bir egzersiz programı, kişinin yaşına, fiziksel durumuna ve sağlık geçmişine göre düzenlenmelidir. Yavaş başlamak ve egzersiz yoğunluğunu kademeli olarak artırmak, yaralanma riskini azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca, doğru teknikleri öğrenmek ve egzersizleri doğru bir şekilde yapmak, etkili ve güvenli bir egzersiz programı için çok önemlidir.
Sonuç olarak, düzenli egzersiz, özellikle yaşlılarda, osteoporozun önlenmesi ve kemik sağlığının korunması için hayati önem taşır. Ağırlık taşıyan ve direnç egzersizlerinin bir kombinasyonunu içeren bir egzersiz programı, kemik yoğunluğunu artırmaya, kas gücünü geliştirmeye ve düşme riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Sağlıklı bir yaşam tarzının bir parçası olarak düzenli egzersiz, sağlıklı ve aktif bir yaşam sürmek için uzun vadeli faydalar sağlar.
Kalsiyum ve D Vitamini Önemi
Yaşlanma süreci, kemik sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Kemik erimesi (osteoporoz), yaşlılarda sık görülen bir kemik hastalığı olup, kemiklerin zayıflamasına ve kırılganlaşmasına neden olur. Bu durum, düşmelere bağlı kırık riskini önemli ölçüde artırır ve yaşlıların yaşam kalitesini düşürür. Kalsiyum ve D vitamini ise, kemik sağlığının korunmasında ve kemik erimesinin önlenmesinde hayati öneme sahip iki temel besindir.
Kalsiyum, kemiklerin ana yapı taşıdır. Vücudumuzdaki neredeyse tüm kalsiyum kemiklerde depolanır ve kemiklerin sağlamlığı ve yoğunluğu için gereklidir. Yetersiz kalsiyum alımı, kemik mineral yoğunluğunun azalmasına ve osteoporoz riskini artırmasına neden olur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yetişkinler için günlük önerilen kalsiyum alımını 800-1000 mg olarak belirlemiştir. Bu miktar, yaş, cinsiyet ve sağlık durumu gibi faktörlere göre değişiklik gösterebilir. Kalsiyum açısından zengin besinler arasında süt ve süt ürünleri (süt, yoğurt, peynir), yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, lahana), badem ve sardalye bulunur. Ancak, beslenme yoluyla yeterli kalsiyum alımı her zaman mümkün olmayabilir, bu nedenle doktorunuzun önerisiyle kalsiyum takviyesi kullanmak gerekebilir.
D vitamini ise, kalsiyumun bağırsaklardan emilimini kolaylaştıran önemli bir vitamindir. Vücut, güneş ışığına maruz kalarak D vitamini üretebilir. Ancak, yaşlılarda güneş ışığına maruz kalma süresi ve derinin D vitamini sentezleme kapasitesi azalabilir. Ayrıca, kış aylarında güneş ışığına maruz kalma süresi daha da kısalır. Yetersiz D vitamini seviyeleri, kalsiyum emilimini azaltarak kemik sağlığını olumsuz etkiler ve osteoporoz riskini artırır. Birçok yaşlıda D vitamini eksikliği görülmektedir. Araştırmalar, 65 yaş üstü nüfusun %40’ından fazlasının D vitamini eksikliği yaşadığını göstermektedir. D vitamini açısından zengin besinler arasında yağlı balıklar (somon, ton balığı), yumurta sarısı ve peynir bulunur. Güneş ışığına yeterli maruz kalmanın yanı sıra, doktorunuzun önerisiyle D vitamini takviyesi almak da gerekli olabilir.
Kemik erimesini önlemek için, dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni oldukça önemlidir. Yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini almanın yanı sıra, düzenli egzersiz yapmak da kemik sağlığını korumada büyük rol oynar. Ağırlık taşıyan egzersizler (yürüme, koşma, dans) kemik yoğunluğunu artırmaya yardımcı olur. Ayrıca, sigara ve alkol tüketimini azaltmak, kafein tüketimini sınırlamak ve düzenli olarak kemik yoğunluğu taraması yaptırmak da önemli önlemlerdir. Erken teşhis ve tedavi, kemik erimesinin ilerlemesini yavaşlatabilir ve kırık riskini azaltabilir.
Sonuç olarak, yaşlılarda kemik erimesini önlemek için kalsiyum ve D vitamini alımına dikkat etmek, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek ve düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak son derece önemlidir. Bu önlemler, yaşlıların sağlıklı ve aktif bir yaşam sürdürmelerine yardımcı olabilir ve yaşam kalitesini artırabilir.
Kemik Yoğunluğunu Artırma Yolları
Yaşlanma süreciyle birlikte kemik yoğunluğunda doğal bir azalma yaşanır. Bu durum, özellikle kadınlarda menopoz sonrası osteoporoz riskini artırır. Ancak, doğru yaşam tarzı değişiklikleri ve tıbbi müdahalelerle kemik kaybını yavaşlatmak ve hatta kemik yoğunluğunu artırmak mümkündür. Bu, yaşlılıkta kırık riskini azaltmak ve daha sağlıklı bir yaşam sürmek için hayati önem taşır.
Beslenme, kemik sağlığının temel taşlarından biridir. Yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini almak, kemiklerin güçlü ve sağlıklı kalması için elzemdir. Kalsiyum açısından zengin besinler arasında süt ürünleri (süt, yoğurt, peynir), yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, brokoli), badem ve soya ürünleri yer alır. D vitamini ise güneş ışığına maruz kalarak veya D vitamini takviyeleri alarak elde edilebilir. Günlük kalsiyum ihtiyacı yaşa ve cinsiyete göre değişir, ancak genellikle yetişkinler için 1000-1200 mg arasındadır. D vitamini ihtiyacı ise 600-800 IU civarındadır. Düzenli olarak yeterli miktarda protein tüketmek de kemik sağlığı için önemlidir çünkü kemiklerin yapısında kolajen sentezi için gereklidir. Ek olarak, magnezyum, fosfor ve K vitamini gibi diğer mineraller ve vitaminler de kemik sağlığını destekler.
Düzenli egzersiz, kemik yoğunluğunu artırmanın en etkili yollarından biridir. Ağırlık taşıyan egzersizler, kemiklere stres uygulayarak kemik dokusunun güçlenmesine ve yoğunluğunun artmasına yardımcı olur. Bu tür egzersizlere örnek olarak yürüyüş, koşu, dans, merdiven çıkma ve ağırlık kaldırma verilebilir. Düzenli egzersiz, kas gücünü ve dengeyi de iyileştirerek düşme riskini azaltır, bu da yaşlılarda kırık riskini önemli ölçüde düşürür. Örneğin, düzenli egzersiz yapan kadınların, yapmayanlara göre osteoporoz geliştirme riski %30-40 oranında daha düşüktür. Amerikan Kemik ve Mineral Araştırma Derneği, haftada en az 3 gün, 30 dakika ağırlık taşıyan egzersiz yapılmasını önermektedir.
Sigara içmemek ve aşırı alkol tüketiminden kaçınmak da kemik sağlığı için oldukça önemlidir. Sigara içmek, kemik oluşumunu yavaşlatır ve kemik yoğunluğunu azaltır. Aşırı alkol tüketimi ise kemiklerin kalsiyum emilimini bozar ve kemik kaybına yol açar. Düzenli sağlık kontrolleri yaptırmak ve doktorunuzla kemik sağlığınız hakkında görüşmek de önemlidir. Doktorunuz, kemik yoğunluğunuzu ölçmek için kemik yoğunluğu ölçümü (DEXA) testi önerebilir ve gerektiğinde uygun tedavi seçeneklerini belirleyebilir. Osteoporoz tanısı konulmuş kişiler için ilaç tedavisi gerekebilir.
Sonuç olarak, yaşlılarda kemik erimesini önlemek ve kemik yoğunluğunu artırmak için sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek çok önemlidir. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz, sigara ve alkol kullanımından kaçınma ve düzenli sağlık kontrolleri, sağlıklı ve güçlü kemiklere sahip olmanın ve yaşlılıkta kırık riskini azaltmanın anahtar faktörleridir. Bu önlemleri almak, kaliteli ve bağımsız bir yaşam sürmek için uzun vadeli faydalar sağlayacaktır.
Bu araştırma, yaşlılarda kemik erimesini önlemenin yollarını ele alarak, bu yaygın ve yıkıcı durumun karmaşıklığını aydınlatmayı amaçlamıştır. Çalışmamız, kalsiyum ve D vitamini alımının önemini, düzenli egzersiz ve sağlıklı bir diyetin kemik sağlığı üzerindeki olumlu etkisini vurgulamıştır. Sigara ve alkol kullanımının kemik yoğunluğunu olumsuz etkilediği ve bu alışkanlıkların terk edilmesinin kemik sağlığını korumada hayati bir rol oynadığı gösterilmiştir. Ayrıca, düşme riskini azaltmak için uygun önlemlerin alınmasının, kırık riskini azaltmada önemli olduğu vurgulanmıştır.
Araştırmamız, kemik yoğunluğu ölçümlerinin yaşlı bireylerde kemik erimesi riskini belirlemede değerli bir araç olduğunu ortaya koymuştur. Erken teşhis ve tedavi, hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir ve yaşam kalitesini koruyabilir. Bisfosfonatlar, RANKL inhibitörleri ve denosumab gibi çeşitli ilaçların kemik erimesinin tedavisinde etkili olduğu gösterilmiştir, ancak bu ilaçların kullanımı ilgili riskler ve yan etkiler göz önünde bulundurularak hekim gözetimi altında yapılmalıdır. Hormonal tedavi, menopoz sonrası kadınlarda kemik erimesi riskini azaltmada etkili olabilir, ancak olası yan etkiler dikkatlice değerlendirilmelidir.
Geleceğe yönelik olarak, genetik faktörlerin kemik erimesi riskini belirlemedeki rolünü daha iyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Kişiselleştirilmiş tıp yaklaşımı, bireysel risk faktörlerine göre tedavi stratejilerinin özelleştirilmesine olanak sağlayarak, kemik erimesi yönetiminde önemli gelişmeler sağlayabilir. Ayrıca, yeni ilaçların geliştirilmesi ve mevcut tedavilerin iyileştirilmesi, kemik erimesi ile mücadelede önemli bir rol oynayacaktır. Yapay zeka ve makine öğrenimi teknolojilerinin kullanımı, kemik erimesinin erken teşhisi ve kişiselleştirilmiş tedavi planlarının oluşturulması açısından değerli olacaktır.
Sonuç olarak, yaşlılarda kemik erimesini önlemek için çok yönlü bir yaklaşım gereklidir. Bu yaklaşım, sağlıklı yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli kontroller ve gerekirse ilaç tedavisi gibi unsurları içermelidir. Gelecekteki araştırmalar, kemik erimesinin önlenmesi ve tedavisi için daha etkili stratejiler geliştirmeyi hedeflemelidir. Kamu sağlığı kampanyaları ve farkındalık artırma girişimleri, bireylerin kemik sağlığına daha fazla önem vermesini sağlayarak, kemik erimesi ile ilişkili hastalık ve ölüm oranlarını azaltmaya yardımcı olacaktır.