Sağlık

Bebeklerde Alerjik Reaksiyonlar ve Çözüm Yolları

Bebeklik dönemi, hayatın en hassas ve hızlı gelişim gösterdiği evrelerden biridir. Bu dönemde, bebeklerin bağışıklık sistemleri henüz tam olarak gelişmemiş olup, çevresel faktörlere karşı daha duyarlıdırlar. Bu duyarlılığın bir sonucu olarak, alerjik reaksiyonlar bebeklerde sıklıkla karşılaşılan bir sağlık sorunudur. Gıda alerjileri, atopik dermatit (egzama) ve solunum yolu alerjileri gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkan bu reaksiyonlar, bebeklerin sağlığını, gelişimini ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Dünyada milyonlarca bebeği etkileyen bu sorun, ebeveynler için büyük bir endişe kaynağı oluşturmaktadır. Gelişmiş ülkelerde yapılan araştırmalar, bebeklerin %6-8’inin bir veya daha fazla gıdaya alerjik reaksiyon gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu oran, gelişmekte olan ülkelerde farklılık gösterebilse de, alerjik hastalıkların küresel bir sorun olduğu gerçeği değişmemektedir.

Alerjik reaksiyonların ortaya çıkış mekanizması, vücudun zararlı olmayan bir maddeye (alerjen) karşı aşırı tepki vermesiyle ilgilidir. Bağışıklık sistemi, normalde zararsız olan bir gıda proteini, polen, hayvan tüyü gibi bir maddeyi tehdit olarak algılayarak, histamin gibi kimyasallar salgılar. Bu kimyasalların salınımı, çeşitli semptomlara yol açar. Gıda alerjilerinde, kızarıklık, şişlik, kusma, ishal ve nefes darlığı gibi belirtiler görülebilir. Atopik dermatit, kaşıntılı, pul pul döküntülerle karakterizedir. Solunum yolu alerjilerinde ise hapşırma, burun akıntısı, öksürük ve nefes almada zorluk yaşanabilir. Bebeklerde alerjik reaksiyonların şiddeti, alerjenin türüne, bebeğin hassasiyetine ve reaksiyonun ciddiyetine göre değişkenlik gösterir. Hafif reaksiyonlar evde tedavi edilebilirken, daha ciddi reaksiyonlar (anafilaksi gibi) acil tıbbi müdahale gerektirebilir.

Bu yazıda, bebeklerde sık görülen alerjik reaksiyon türlerini, bu reaksiyonların belirtilerini, teşhis yöntemlerini ve tedavi seçeneklerini detaylı olarak ele alacağız. Gıda alerjilerinin yönetimi, atopik dermatitin kontrol altına alınması ve solunum yolu alerjilerinin azaltılması için pratik öneriler sunacağız. Ayrıca, ebeveynlerin alerjik reaksiyonlarla nasıl başa çıkabilecekleri konusunda bilgi verecek ve önleyici stratejiler hakkında bilgi paylaşacağız. Örneğin, anne sütüyle beslenmenin alerji riskini azaltabileceği, bebeklerin erken dönemde çeşitli gıdalarla tanıştırılmasının alerji gelişimini önleyebileceği gibi konulara değineceğiz. Amaç, ebeveynlere bebeklerindeki alerjik reaksiyonları daha iyi anlamaları, doğru adımları atmaları ve bebeklerinin sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olmak için gerekli bilgi ve becerileri kazandırmaktır.

Bebeklerde Alerji Belirtileri

Bebeklerde alerjiler oldukça yaygın bir durumdur ve çeşitli semptomlarla kendini gösterebilir. Gıda alerjileri, solunum yolu alerjileri ve deri alerjileri gibi farklı tiplerde alerjik reaksiyonlar görülebilir. Bebeklerde alerji belirtileri, yaşa ve alerjene bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Erken teşhis ve uygun tedavi, bebeğinizin sağlığı için son derece önemlidir. Bu nedenle, bebeğinizde herhangi bir alerji belirtisi fark ettiğinizde, mutlaka bir doktora danışmanız gerekmektedir.

Gıda alerjilerinin en yaygın belirtileri arasında cilt döküntüleri (egzama), kusma, ishal, ve şişkinlik yer alır. Bazı durumlarda daha ciddi reaksiyonlar, örneğin anafilaksi görülebilir. Anafilaksi, nefes darlığı, yutma güçlüğü ve baygınlık gibi hayati tehlike oluşturabilecek semptomlarla karakterizedir. Süt, yumurta, fıstık, soya, buğday, balık ve kabuklu deniz ürünleri gibi gıdalar bebeklerde sık görülen alerjenlerdir. Bir araştırmaya göre, bebeklerin yaklaşık %8’inde gıda alerjisi gelişmektedir. Bebeklerde gıda alerjisi şüphesi durumunda, eliminasyon diyeti uygulanabilir. Bu diyet, şüpheli gıdanın diyetten çıkarılmasını ve belirtilerin izlenmesini içerir. Ancak, bu diyetin bir uzman gözetiminde uygulanması önemlidir.

Solunum yolu alerjileri, bebeklerde rinit (burun akıntısı), öksürük, hapşırma ve nefes darlığı gibi semptomlara neden olabilir. Bu alerjiler, polen, ev tozu akarları, küf ve hayvan tüyleri gibi alerjenlere maruz kalındığında ortaya çıkar. Bebeklerde solunum yolu alerjilerinin teşhisi için alerji testi yapılabilir. Bu testler, bebeğin hangi alerjenlere karşı duyarlı olduğunu belirlemeye yardımcı olur. Tedavi genellikle antihistaminikler ve kortikosteroidler gibi ilaçları içerir. Ev ortamındaki alerjenlerin azaltılması da önemli bir önlemdir.

Deri alerjileri, bebeklerde egzama (atopik dermatit), ürtiker (kurdeşen) ve kontakt dermatit gibi çeşitli şekillerde görülebilir. Egzama, kaşıntılı, kızarık ve pullu bir döküntüyle karakterizedir. Ürtiker, deride kaşıntılı, kabarık ve kırmızı lekelerin oluşmasıyla kendini gösterir. Kontakt dermatit ise, cildin belirli bir maddeyle temasa geçmesi sonucu ortaya çıkan bir reaksiyondur. Bu alerjilerin tedavisi, alerjene maruz kalmanın önlenmesini ve semptomları hafifletmek için kremler, merhemler ve antihistaminikler kullanılmasını içerir. Bebeğinizin cildini temiz ve kuru tutmak da önemlidir.

Sonuç olarak, bebeklerde alerji belirtileri çok çeşitli olabilir ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Herhangi bir şüphe durumunda, bebeğinizi bir doktora götürmeniz ve doğru teşhis ve tedavi planı için işbirliği yapmanız önemlidir. Erken teşhis ve uygun tedavi, bebeğinizin sağlıklı bir şekilde büyümesine ve gelişmesine yardımcı olacaktır. Unutmayın, kendi kendinize teşhis koymamalı ve tedavi uygulamamalısınız.

Sık Görülen Bebek Alerjileri

Bebeklik dönemi, bağışıklık sisteminin henüz gelişmekte olduğu ve yeni besinlere, maddelere karşı hassasiyetin yüksek olduğu bir dönemdir. Bu nedenle, bebeklerde alerjik reaksiyonlar oldukça yaygındır. Dünya çapında yapılan araştırmalar, bebeklerin yaklaşık %8’inin bir veya daha fazla gıdaya alerjisi olduğunu göstermektedir. Bu alerjiler, hafif semptomlardan hayati tehlike oluşturabilecek şiddetli reaksiyonlara kadar değişen bir yelpazede ortaya çıkabilir. Erken teşhis ve doğru yönetim, bebeğinizin sağlığı için son derece önemlidir.

En sık görülen bebek alerjilerinin başında süt alerjisi gelir. İnek sütü proteini alerjisi olarak da bilinen bu alerji, inek sütündeki proteinlere karşı bağışıklık sisteminin verdiği aşırı reaksiyondur. Bebeklerde süt alerjisi, kusma, ishal, kabızlık, egzama, kolik ve nefes darlığı gibi semptomlarla kendini gösterebilir. Süt alerjisi olan bebeklerin %80’inde semptomların ilk 6 ay içinde ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. Soya alerjisi de süt alerjisine benzer semptomlara neden olur ve sıklıkla birlikte görülür. Bu alerjiler genellikle bebeklerin süt ve soya içeren mamalarla beslenmeye başlamasından sonra ortaya çıkar.

Yumurta alerjisi, bebeklerde görülen bir diğer yaygın alerjidir. Yumurta beyazı ve sarısındaki proteinler, alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Semptomlar arasında deri döküntüleri (egzama), kusma, ishal ve nefes darlığı yer alır. Yumurta alerjisi genellikle bebeklik döneminde başlar ve çocukluk döneminde kendiliğinden geçebilir, ancak bazı durumlarda yetişkinliğe kadar sürebilir. Fındık alerjisi, özellikle fıstık, ceviz ve badem gibi fındıklara karşı gelişen bir alerjidir. Fındık alerjisi, diğer alerjilere göre daha ciddi reaksiyonlara yol açabilir ve hatta anafilaksi gibi hayati tehlike arz eden durumlara neden olabilir. Bu nedenle, fındık alerjisi olan bebeklerin ve çocukların fındıklardan tamamen uzak durmaları gerekmektedir.

Buğday alerjisi, buğday proteinlerine karşı gelişen bir alerjidir. Bu alerji, cilt döküntüleri, ishal, kusma ve nefes darlığı gibi semptomlara neden olabilir. Balık ve deniz ürünleri alerjisi de bebeklerde sık görülen alerjiler arasındadır. Bu alerjiler genellikle daha büyük çocuklarda ve yetişkinlerde daha yaygın olsa da, bebeklerde de görülebilir ve ciddi reaksiyonlara yol açabilir. Bebeklerde alerji belirtileri yetişkinlere göre farklılık gösterebilir, bu nedenle dikkatli gözlem ve erken teşhis çok önemlidir.

Alerjik reaksiyon şüphesi durumunda, hemen bir doktora danışmanız önemlidir. Doktor, alerjinin türünü belirlemek ve uygun tedavi planını geliştirmek için gerekli testleri yapacaktır. Tedavi, alerjene maruz kalmaktan kaçınmayı, antihistaminik ilaçları kullanmayı ve ciddi reaksiyonlar durumunda epinefrin enjeksiyonunu içerebilir. Erken teşhis ve doğru tedavi, bebeklerde alerjilerin ciddi komplikasyonlarını önlemeye yardımcı olur ve bebeğinizin sağlıklı bir şekilde büyümesini sağlar.

Bebek Alerjisi Tedavi Yöntemleri

Bebeklerde alerjiler oldukça yaygın bir sorundur ve ebeveynler için endişe verici olabilir. Gıda alerjileri, atopik dermatit (egzama) ve solunum yolu alerjileri gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilirler. Tedavi yöntemleri, alerjinin türüne, şiddetine ve bebeğin yaşına bağlı olarak değişir. Önemli olan, doğru teşhis ve uzman bir doktor tarafından yönlendirilmektir. Çünkü yanlış tedavi, durumun kötüleşmesine hatta ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

Gıda alerjilerinde ilk adım, alerjiye neden olan gıdanın tespitidir. Bu, detaylı bir beslenme öyküsü alınması ve gerekirse alerji testleri (kan testi veya deri prick testi) yapılması ile gerçekleşir. Teşhis konulduktan sonra, en önemli tedavi yöntemi, alerjene maruz kalmaktan kaçınmaktır. Bu, bebeğin beslenmesinde alerjen içeren gıdaların tamamen çıkarılması anlamına gelir. Örneğin, inek sütü proteinine alerjisi olan bir bebek için, inek sütü içeren tüm ürünler (süt, yoğurt, peynir vb.) diyetinden çıkarılmalıdır. Bazı durumlarda, doktor hidroliz edilmiş formüller veya hipoalerjenik formüller önerebilir. Bu formüller, alerjik reaksiyonlara neden olma olasılığı daha düşük olan proteinler içerir.

Atopik dermatit (egzama) tedavisinde ise, cilt nemlendirmesi en önemli adımdır. Düzenli olarak nemlendirici kremler kullanarak cildin kuruması ve tahriş olması önlenmelidir. Kortikosteroid içeren kremler, iltihabı azaltmak ve kaşıntıyı hafifletmek için kullanılabilir, ancak bunlar doktor gözetimi altında kullanılmalıdır. Bazı durumlarda, antihistaminikler de reçete edilebilir. Egzama tedavisinde, çevresel faktörlerin de önemi büyüktür. Sıcak banyo yapmaktan kaçınılmalı, yumuşak giysiler tercih edilmeli ve bebeğin cildi irritan maddelerden korunmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya çapında çocukların %20’sini etkileyen atopik dermatit, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilmektedir.

Solunum yolu alerjilerinde (alerjik rinit, astım), alerjenlerden kaçınma önemlidir. Bu, evdeki toz akarlarını, polenleri ve evcil hayvan tüylerini azaltmak anlamına gelir. Antihistaminikler ve burun spreyleri, semptomları hafifletmek için kullanılabilir. Şiddetli durumlarda, kortikosteroid içeren inhalerler reçete edilebilir. Bebeklerde astımın erken teşhisi ve tedavisi, gelecekteki solunum sorunlarının önlenmesi için hayati öneme sahiptir. Araştırmalar, erken müdahalenin astımın şiddetini azaltabileceğini göstermektedir. Örneğin, Amerikan Alerji, Astım ve İmmünoloji Akademisi verilerine göre, astım, çocuklarda en yaygın kronik hastalıklardan biridir.

Sonuç olarak, bebek alerjilerinin tedavisi, alerjenin türü, belirtiler ve bebeğin genel sağlık durumu göz önünde bulundurularak uzman bir doktor tarafından planlanmalıdır. Ebeveynlerin, alerji belirtileri konusunda dikkatli olması ve herhangi bir şüphe durumunda bir doktora danışması oldukça önemlidir. Erken teşhis ve doğru tedavi, bebeğin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.

Alerjik Reaksiyonlarda İlk Yardım

Bebeklerde alerjik reaksiyonlar, ebeveynler için son derece endişe verici bir durum olabilir. Hızlı ve doğru müdahale, bebeğin sağlığı için hayati önem taşır. Alerjik reaksiyonun şiddeti, hafif kızarıklık ve kaşıntıdan anafilaksi gibi yaşamı tehdit eden durumlara kadar değişebilir. Bu nedenle, ebeveynlerin olası reaksiyon belirtilerini tanımaları ve ilk yardım konusunda bilgilendirilmeleri şarttır.

Bebeklerde en sık görülen alerjenler arasında süt, yumurta, fıstık, soya, buğday, balık ve kabuklu deniz ürünleri yer alır. Dünya Alerji Örgütü verilerine göre, bebeklerin %6-8’i gıda alerjisi yaşamaktadır. Bu oran, gelişmiş ülkelerde daha yüksek olabilir. Alerjik reaksiyon belirtileri, bebeğin yaşına ve alerjene bağlı olarak değişmekle birlikte, bazı ortak belirtiler şunlardır: ciltte kızarıklık, kaşıntı, kurdeşen (ürtiker), şişme (özellikle yüz, dudak ve dilde), nefes darlığı, hırıltılı solunum, kusma, ishal ve huzursuzluk.

Hafif alerjik reaksiyonlarda, örneğin hafif kızarıklık ve kaşıntıda, alerjene temas kesilmeli ve bölge soğuk suyla yıkanmalıdır. Kaşıntıyı azaltmak için, doktor tavsiyesi üzerine, uygun bir antihistaminik krem kullanılabilir. Ancak, hiçbir zaman kendi kendinize ilaç kullanmamalısınız. Herhangi bir belirti için öncelikle doktorunuza danışmanız çok önemlidir.

Şiddetli alerjik reaksiyonlarda (anafilaksi) ise durum çok daha ciddi olup, hızlı müdahale hayati önem taşır. Anafilaksi belirtileri arasında şiddetli nefes darlığı, yüz ve boğazda şişme, bilinç kaybı ve şok yer alır. Bu durumda, hemen 112’yi arayarak ambulans çağırmanız gerekir. Eğer bebeğinizde epinefrin otoenjektörü (örneğin EpiPen) varsa, doktorunuzun talimatlarına göre kullanın. Epinefrin, anafilaksiyi durdurmak için hayati önem taşıyan bir ilaçtır. Ambulans gelene kadar bebeği rahatlatmaya çalışmalı, sırtüstü yatırıp, solunum yollarını açık tutmaya özen göstermelisiniz.

Önemli Not: Bebeklerde alerjik reaksiyon şüphesi durumunda, hiçbir zaman kendi kendinize tedaviye kalkışmayın. Herhangi bir şüpheli durumda, vakit kaybetmeden bir doktora veya acil servise başvurun. Bebeğinizin alerji geçmişi ve alerjik reaksiyon belirtileri hakkında doktorunuzu bilgilendirin. Doktorunuz, bebeğiniz için en uygun önlemleri ve tedavi planını belirleyecektir. Ayrıca, bebeğinizin alerji testlerini yaptırarak, hangi maddelere karşı alerjisi olduğunu tespit etmeniz önemlidir. Bu, gelecekteki reaksiyonları önlemek için hayati önem taşır.

Sonuç olarak, bebeklerde alerjik reaksiyonlar ciddi sonuçlar doğurabilir. Ebeveynlerin, alerji belirtilerini tanımaları, ilk yardım konusunda bilgilendirilmeleri ve acil durumlarda nasıl hareket edeceklerini öğrenmeleri, bebeğin sağlığı için son derece önemlidir.

Bebeklerde Alerji Önleme Yolları

Bebeklerde alerjiler, giderek artan bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Gıda alerjileri, özellikle ilk birkaç yıl içinde sıklıkla görülür ve bebeklerin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Dünya Alerji Örgütü’nün verilerine göre, gelişmiş ülkelerde çocukların %5-8’inde gıda alerjisi görülmektedir. Bu oran, gelişmekte olan ülkelerde daha düşük olsa da, artış eğilimindedir. Bu nedenle, bebeklerde alerjiyi önleme veya riskini azaltma stratejileri büyük önem taşımaktadır.

Emzirmenin önemi tartışılmazdır. Anne sütü, bebeğin bağışıklık sistemini güçlendiren ve alerji riskini azaltan birçok koruyucu antikor ve besin içerir. Araştırmalar, anne sütü ile beslenen bebeklerin, mama ile beslenen bebeklere göre gıda alerjisi geliştirme risklerinin daha düşük olduğunu göstermektedir. En az 6 ay boyunca, mümkünse 12 aya kadar sadece anne sütü ile besleme, alerji riskini önemli ölçüde azaltır. Eğer anne sütü yeterli değilse veya mümkün değilse, doktorunuzun önerdiği hipoalerjenik mamalar tercih edilmelidir.

Katı gıdalara geçiş, alerji riskini yönetebilmek için hassasiyet gerektirir. Eski yöntemlere göre, bebeklerde alerji riskini azaltmak için katı gıdaların geç başlatılması öneriliyordu. Ancak günümüzde, alerji gelişimini önlemek için, 4-6 aylıkken uygun bir şekilde katı gıdalara başlanması önerilmektedir. Tek bir gıdayı birkaç gün boyunca verip, olası reaksiyonları gözlemlemek önemlidir. Yüksek alerjen potansiyeline sahip gıdalar (süt, yumurta, fıstık, soya, buğday, balık, kabuklu deniz ürünleri) dikkatli bir şekilde ve küçük porsiyonlarla tanıştırılmalıdır. Her yeni gıdadan sonra bebeğinizi yakından izleyin. Herhangi bir alerjik reaksiyon belirtisi (kızarıklık, döküntü, şişme, kusma, ishal, nefes darlığı) gözlemlerseniz, derhal doktorunuza başvurun.

Çevresel faktörler de alerji gelişiminde rol oynayabilir. Sigara dumanı, evcil hayvan tüyleri ve hava kirliliği gibi faktörlerden bebeğinizi korumak önemlidir. Evde temizlik ürünleri ve parfümlerin kullanımını minimize edin. Bebeğinizi mümkün olduğunca temiz ve alerjenlerden arındırılmış bir ortamda büyütmeye çalışın. Ancak, aşırı steril bir ortamın da bağışıklık sisteminin gelişimini olumsuz etkileyebileceğini unutmayın. Dengeli bir yaklaşım benimsemek en doğrusudur.

Sonuç olarak, bebeklerde alerjiyi tamamen önlemek mümkün olmasa da, riskini azaltmak için birçok önlem alınabilir. Emzirme, doğru zamanda ve şekilde katı gıdalara başlama, alerjenlerden korunma ve düzenli doktor kontrolleri, alerji riskini önemli ölçüde azaltmaya yardımcı olabilir. Herhangi bir şüpheniz olduğunda veya alerjik reaksiyon belirtileri gözlemlediğinizde, vakit kaybetmeden doktorunuza danışmanız önemlidir.

Bu çalışmada, bebeklerde görülen alerjik reaksiyonların çeşitli yönleri ele alınarak, yaygın alerjenler, semptomlar, teşhis yöntemleri ve etkili çözüm yolları incelenmiştir. Gıda alerjileri, özellikle inek sütü proteini, yumurta, soya ve fıstık alerjileri, bebeklik döneminde en sık karşılaşılan alerjik reaksiyonlar arasında yer almaktadır. Bunların yanı sıra, atopik dermatit, solunum yolu alerjileri (astım, rinit) ve anafilaksi gibi daha ciddi reaksiyonlar da bebekleri etkileyebilmektedir. Çalışmamızda vurgulanan önemli noktalardan biri, erken teşhis ve uygun yönetimin, alerjik reaksiyonların şiddetini azaltmada ve uzun vadeli sağlık sorunlarının önlenmesinde hayati önem taşımasıdır.

Bebeklerde alerjik reaksiyonların tanısı, kapsamlı bir tıbbi öykü alma, fizik muayene ve gerekli durumlarda alerji testleri ile gerçekleştirilmektedir. Cilt prick testi ve kan testleri (spesifik IgE ölçümü), alerjenlere karşı duyarlılığı belirlemek için yaygın olarak kullanılan yöntemlerdir. Tedavi ise, alerjene maruz kalmayı önlemeyi, semptomları hafifletmeyi ve şiddetli reaksiyonlarda acil müdahaleyi içermektedir. Antihistaminikler, kortikosteroidler ve epinefrin gibi ilaçlar, alerjik reaksiyonların yönetiminde önemli rol oynamaktadır.

Gelecek yıllarda, bebeklerde alerji yönetimi alanında önemli gelişmeler beklenmektedir. Probiyotikler ve prebiyotikler gibi beslenme stratejilerinin alerjik reaksiyonların önlenmesindeki rolü üzerine daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Ayrıca, immünoterapi gibi yeni tedavi yaklaşımları, alerjiye karşı bağışıklık sisteminin yeniden şekillendirilmesine yönelik umut vadetmektedir. Genomik ve proteomik çalışmalar, alerjik reaksiyonların altında yatan genetik ve moleküler mekanizmaların daha iyi anlaşılmasını sağlayarak, kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesine katkıda bulunabilir. Yapay zeka ve makine öğrenmesi algoritmaları, büyük veri kümelerinin analiz edilmesi ve risk faktörlerinin belirlenmesi yoluyla, alerji geliştirme riski yüksek olan bebeklerin erken teşhis ve yönetimini iyileştirebilir.

Sonuç olarak, bebeklerde alerjik reaksiyonlar yaygın bir sorundur ve erken tanı, uygun tedavi ve gelecekteki araştırma gelişmeleri ile etkili bir şekilde yönetilebilir. Bu konuda ebeveynlerin ve sağlık çalışanlarının bilinçlenmesi, bebeklerin sağlığı ve yaşam kalitesi için büyük önem taşımaktadır. Alerji yönetimi, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve ailelerin, doktorların ve diğer sağlık uzmanlarının işbirliği ile başarıya ulaşabilir.

ÖNERİLER

Sağlık

Kulak Çınlamasının Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Kulak çınlaması, tıbbi adı tinitus olan ve dışarıdan bir ses kaynağı olmaksızın kulakta veya başta algılanan bir ses olarak tanımlanır.
Sağlık

Beyin Sağlığını Destekleyen Besinler

Beynimiz, vücudumuzun en karmaşık ve hayati organıdır. Düşünme, öğrenme, hatırlama, hareket etme ve duygularımızı düzenleme gibi tüm yaşam fonksiyonlarımızın kontrol