Ciltte oluşan kaşıntı, tıbbi olarak pruritus olarak adlandırılan ve oldukça yaygın bir şikayettir. Dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanı etkileyen bu rahatsızlık, yaş, cinsiyet ve yaşam tarzından bağımsız olarak her bireyde ortaya çıkabilir. Kaşıntı, genellikle hafif bir rahatsızlık olarak başlasa da, şiddetli vakalarda uyku bozukluklarına, sosyal izolasyona ve ciddi cilt hasarlarına yol açabilir. Bu nedenle, kaşıntının altında yatan nedenleri anlamak ve etkili çözüm yollarını bulmak son derece önemlidir. Bu kapsamlı rehberde, cilt kaşıntısının olası nedenlerini, semptomlarını ve bunlara yönelik tedavi seçeneklerini detaylı bir şekilde ele alacağız.
Kaşıntının nedenleri oldukça çeşitlidir ve basit cilt kuruluğundan ciddi sistemik hastalıklara kadar geniş bir yelpazede yer alır. Örneğin, kuru hava koşullarında sıkça görülen egzama gibi dermatolojik rahatsızlıklar, kaşıntıya sıkça neden olur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya nüfusunun %20’sinden fazlası egzamadan etkilenmektedir. Bu durum, kaşıntının ne kadar yaygın ve önemli bir sağlık sorunu olduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra, alerjik reaksiyonlar, böcek ısırıkları, güneş yanığı, mantar enfeksiyonları ve sedef hastalığı gibi durumlar da cilt kaşıntısına yol açabilir. Bazı durumlarda, kaşıntı daha ciddi altta yatan bir hastalığın belirtisi olabilir; bu hastalıklar arasında diyabet, böbrek yetmezliği ve karaciğer hastalıkları sayılabilir. Örneğin, kronik böbrek yetmezliği olan hastaların yaklaşık %50’sinde şiddetli kaşıntı görülür.
Kaşıntının şiddeti ve süresi, altında yatan nedene bağlı olarak değişkenlik gösterir. Hafif kaşıntı vakalarında, evde uygulanabilecek basit çözümler yeterli olabilirken, şiddetli ve kronik kaşıntı durumlarında mutlaka bir dermatoloğa danışılması gerekmektedir. Geçmeyen veya kötüleşen kaşıntı, özellikle ateş, şişlik veya diğer semptomlarla birlikte ise tıbbi müdahale acil hale gelir. Bu rehberde, farklı kaşıntı türlerini ve bunların tedavilerini ele alırken, kendi kendine tedavinin risklerini de vurgulayacağız. Doğru teşhis ve tedavi için her zaman bir sağlık uzmanına danışmanın önemini hatırlatarak, kaşıntının nedenlerini anlamak ve etkili çözümler bulmak için kapsamlı bir yol haritası sunmayı hedefliyoruz.
Sonuç olarak, cilt kaşıntısı, yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen yaygın ve karmaşık bir sorundur. Bu rehber, kaşıntının çeşitli nedenlerini, semptomlarını ve tedavi seçeneklerini kapsamlı bir şekilde ele alarak, okuyuculara bu rahatsızlıkla başa çıkmak için ihtiyaç duydukları bilgileri sunmayı amaçlamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, bu rehber tıbbi bir tavsiye yerine bilgi amaçlıdır ve her türlü cilt problemi için bir uzmana danışılması gerekmektedir.
Kaşıntı Nedenleri Nelerdir?
Kaşıntı, tıbbi olarak pruritus olarak adlandırılan ve oldukça yaygın bir semptomdur. Deride rahatsızlık hissi yaratan ve kaşınma isteği uyandıran bir duyudur. Neredeyse herkes hayatının bir döneminde kaşıntı yaşar, ancak şiddeti ve süresi kişiden kişiye değişir. Kaşıntının nedenleri çok çeşitli olup, basit bir cilt kuruluğundan ciddi bir hastalığa kadar uzanabilir. Bu nedenle, kaşıntının altında yatan sebebi belirlemek oldukça önemlidir.
Cilt sorunları, kaşıntının en yaygın nedenlerinden biridir. Bunlar arasında egzama (atopik dermatit), sedef hastalığı, kuruluk, alerjik kontakt dermatit (örneğin, zehirli sarmaşık veya nikel gibi alerjenlere karşı reaksiyon) ve mantar enfeksiyonları (örneğin, atlet ayağı, sedef) sayılabilir. Egzama, özellikle çocuklarda yaygın olup, tahmini olarak dünya nüfusunun %10-20’sini etkilemektedir. Sedef hastalığı ise, tahmini olarak dünya nüfusunun %2-3’ünü etkileyen kronik bir cilt hastalığıdır. Cilt kuruluğu ise, özellikle kış aylarında, kaşıntıya yol açan sık görülen bir sorundur.
Böcek ısırıkları ve alerjik reaksiyonlar da kaşıntıya neden olabilir. Sivrisinek, pire, kene ve karınca ısırıkları yaygın kaşıntı kaynaklarıdır. Ayrıca, bazı yiyecekler, ilaçlar veya çevresel faktörlere karşı alerjik reaksiyonlar da şiddetli kaşıntıya yol açabilir. Örneğin, fındık, süt ve yumurta gibi yiyeceklere karşı alerjisi olan kişilerde kaşıntı sıklıkla görülebilir. İlaç alerjileri de ciddi kaşıntıya, hatta anafilaksi gibi yaşamı tehdit eden durumlara neden olabilir. Dünya Alerji Örgütü verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %40’ı en az bir tür alerjik reaksiyondan muzdariptir.
Tıbbi durumlar da kaşıntıya neden olabilir. Karaciğer hastalığı, böbrek hastalığı, diyabet, kansere ve tiroid sorunlarına bağlı olarak kaşıntı gelişebilir. Ayrıca, sinir sistemi bozuklukları da kaşıntıya yol açabilir. Bu durumlarda, kaşıntı genellikle vücudun belirli bölgelerinde yoğunlaşır ve altta yatan hastalığın bir belirtisi olabilir. Bu nedenle, sürekli veya şiddetli kaşıntı yaşayan kişilerin bir doktora başvurmaları önemlidir.
Psikolojik faktörler de kaşıntıda rol oynayabilir. Stres, kaygı ve depresyon gibi psikolojik durumlar kaşıntıyı tetikleyebilir veya şiddetlendirebilir. Bu durumlarda, kaşıntı genellikle fiziksel bir neden olmadan ortaya çıkar ve psikolojik tedavi gerekebilir.
Sonuç olarak, kaşıntının birçok farklı nedeni vardır ve doğru teşhis için bir doktora başvurmak önemlidir. Kendi kendine tedavi yerine, bir uzmanın yapacağı muayene ve gerekli testler sonucu doğru teşhis konularak uygun tedavi planı oluşturulmalıdır.
Kaşıntıya Evde Çözümler
Kaşıntı, birçok insanın yaşadığı yaygın bir rahatsızlıktır. Dermatolojik sorunlardan alerjik reaksiyonlara kadar birçok nedenden kaynaklanabilir. Şiddetli kaşıntı, uyku bozukluklarına, cilt tahrişine ve hatta enfeksiyonlara yol açabilir. Neyse ki, birçok kaşıntı türü için evde uygulanabilecek etkili çözümler mevcuttur. Bu çözümler, altta yatan nedeni tedavi etmese de, semptomları hafifletmeye yardımcı olabilir.
Soğuk kompresler, kaşıntıyı hafifletmenin en basit ve etkili yollarından biridir. Soğuk, kaşıntıya neden olan iltihabı azaltmaya yardımcı olur. Bir bezi soğuk suya batırıp kaşıntılı bölgeye uygulamak, anlık bir rahatlama sağlayabilir. Bu yöntem özellikle sivrisinek ısırıkları, güneş yanıkları ve alerjik reaksiyonlar sonucu oluşan kaşıntılarda etkilidir. Düzenli olarak uygulandığında, kaşıntı şiddetini azaltmaya ve cilt tahrişini önlemeye yardımcı olur.
Yulaf ezmesi banyosu, yüzyıllardır kaşıntı tedavisinde kullanılan doğal bir yöntemdir. Yulaf ezmesinin anti-inflamatuar özellikleri, cilt tahrişini azaltmaya ve kaşıntıyı hafifletmeye yardımcı olur. Birkaç yemek kaşığı yulaf ezmesini ılık suya ekleyip karıştırarak bir banyo hazırlayabilirsiniz. 15-20 dakika boyunca bu banyoda kalmak, cildinizin nemlenmesine ve kaşıntının azalmasına yardımcı olacaktır. Birçok çalışma, yulaf ezmesinin egzama ve sedef hastalığı gibi cilt rahatsızlıklarından kaynaklanan kaşıntıyı hafifletmede etkili olduğunu göstermiştir. Örneğin, bir çalışmada, yulaf ezmesi banyosu alan egzama hastalarının %70’inin kaşıntı şiddetinde önemli bir azalma yaşadığı tespit edilmiştir.
Aloe vera, cilt için faydalı birçok özelliği olan bir bitkidir. Anti-inflamatuar ve antibakteriyel özellikleri sayesinde, kaşıntı ve cilt tahrişini azaltmaya yardımcı olabilir. Taze aloe vera jelini doğrudan kaşıntılı bölgeye uygulamak, anlık bir rahatlama sağlayabilir. Ayrıca, aloe vera içeren kremler ve losyonlar da piyasada mevcuttur. Ancak, aloe vera’ya alerjiniz varsa kullanmamalısınız. Alerjik reaksiyon riskini azaltmak için küçük bir alanda yama testi yapmanız önerilir.
Elma sirkesi, cilt pH dengesini düzenlemeye yardımcı olan bir başka doğal çözümdür. Mantar enfeksiyonları ve egzama gibi kaşıntıya neden olan bazı cilt rahatsızlıklarının tedavisinde etkili olabilir. Elma sirkesini suyla seyrelterek kaşıntılı bölgeye uygulamanız önerilir. Ancak, elma sirkesinin aşındırıcı olabileceği için, doğrudan cilde uygulamadan önce mutlaka seyreltilmelidir. Ayrıca, uygulama sonrasında cildinizi iyice durulamanız önemlidir.
Bu evde uygulanabilecek çözümler, kaşıntının altta yatan nedenini tedavi etmeyebilir. Kaşıntı şiddetliyse, uzun süre devam ediyorsa veya başka semptomlar eşlik ediyorsa, bir dermatoloğa danışmanız önemlidir. Bir uzman, kaşıntının nedenini teşhis edebilir ve uygun tedavi yöntemini önerebilir.
Kaşıntı İçin Doktor Ne Yapar?
Ciltte oluşan kaşıntı, oldukça yaygın bir şikayettir ve birçok farklı nedenden kaynaklanabilir. Alerjik reaksiyonlar, enfeksiyonlar, cilt hastalıkları, böcek ısırıkları ve hatta psikolojik faktörler bile kaşıntıya yol açabilir. Bu nedenle, kaşıntının nedenini belirlemek ve uygun tedaviyi uygulamak için bir doktora danışmak oldukça önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya nüfusunun önemli bir bölümünde hayatlarının bir döneminde kaşıntı problemi yaşanmaktadır, ancak kesin istatistikler bölgelere ve yaş gruplarına göre değişkenlik göstermektedir.
Doktor, öncelikle hastanın şikayetlerini detaylı bir şekilde dinleyerek başlar. Kaşıntının ne zaman başladığı, nerede yoğunlaştığı, ne tür bir kaşıntı olduğu (batma, yanma, ağrı eşliğinde mi), hangi faktörlerle arttığı veya azaldığı gibi sorular sorulur. Geçmişte benzer şikayetler yaşanıp yaşanmadığı, kullanılan ilaçlar ve alerjiler de öğrenilmelidir. Örneğin, egzama öyküsü olan bir hastanın kaşıntısı, alerjik bir reaksiyondan daha farklı bir yaklaşım gerektirir.
Fiziksel muayene, doktorun kaşıntının nedenini belirlemesinde önemli bir rol oynar. Doktor, ciltte kızarıklık, şişlik, döküntü, kabarcık, yaralar veya diğer anormallikler olup olmadığını kontrol eder. Egzama, sedef hastalığı, mantar enfeksiyonları veya böcek ısırıkları gibi durumlar, fiziksel muayene sırasında kolayca teşhis edilebilir. Bazı durumlarda, daha detaylı bir inceleme için kan testi, cilt biyopsisi veya alerji testi gibi ek tetkikler istenebilir. Örneğin, şüpheli bir böcek ısırığı durumunda, enfeksiyon belirtileri olup olmadığının anlaşılması için kan tahlili yapılabilir.
Teşhis konulduktan sonra, doktor kaşıntı için uygun tedaviyi planlar. Bu tedavi, kaşıntının nedenine bağlı olarak değişir. Alerjik reaksiyonlarda antihistaminikler, mantar enfeksiyonlarında antifungal kremler, bakteriyel enfeksiyonlarda antibiyotikler kullanılabilir. Egzama ve sedef hastalığı gibi kronik cilt hastalıklarında ise kortikosteroid kremler, nemlendiriciler ve diğer tedavi yöntemleri uygulanabilir. Bazı durumlarda, fototerapi gibi daha gelişmiş tedavi yöntemlerine başvurulabilir. Şiddetli kaşıntı durumlarında, doktor kısa süreli olarak lokal anestezik kremler veya oral kortikosteroidler reçete edebilir. Ancak, bu ilaçlar uzun süreli kullanım için uygun olmayabilir ve yan etkilere neden olabilir.
Önemli bir nokta, kaşıntıyı tedavi etmek kadar kaşıntının altta yatan nedenini ele almaktır. Örneğin, alerjik bir reaksiyona sebep olan bir maddeye maruz kalmaktan kaçınmak, kaşıntının tekrarlamasını önlemeye yardımcı olur. Doktor, hastanın yaşam tarzı değişiklikleri yapması, belirli yiyeceklerden veya maddelerden kaçınması veya stres yönetimi teknikleri öğrenmesi konusunda tavsiyede bulunabilir. Hasta ile doktor arasındaki işbirliği, kaşıntı probleminin etkili bir şekilde yönetilmesi için çok önemlidir.
Cilt Kaşıntısı Tedavileri
Cilt kaşıntısı, pruritus olarak da bilinen yaygın ve rahatsız edici bir semptomdur. Dünyada milyonlarca insanı etkileyen bu durum, çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir ve şiddeti hafiften şiddetliye kadar değişebilir. Kaşıntının altında yatan nedeni belirlemek ve uygun tedaviyi uygulamak, rahatlama sağlamak için çok önemlidir. Tedavi seçenekleri, kaşıntının nedenine ve şiddetine bağlı olarak değişir ve evde uygulanabilecek yöntemlerden uzman görüşü gerektiren tıbbi müdahalelere kadar geniş bir yelpazede yer alır.
Evde Uygulanabilecek Tedaviler: Kaşıntının hafif vakalarında, bazı evde uygulanabilecek yöntemler rahatlama sağlayabilir. Bunlardan biri, serin kompresler kullanmaktır. Soğuk suyla ıslatılmış bir bez, kaşıntılı bölgeye uygulanarak kaşıntıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, kolloidal yulaf ezmesi banyosu da kaşıntıyı azaltmada etkili olabilir. Yulaf ezmesinin yatıştırıcı ve anti-inflamatuar özellikleri, tahriş olmuş cildi sakinleştirmeye yardımcı olur. Nemlendirici kremler ve losyonlar da kuru ve kaşıntılı cildi nemlendirerek rahatlama sağlar. Özellikle duştan sonra nemlendirme yapmak önemlidir çünkü su cildi kurutur. Bununla birlikte, kokusuz ve hipoalerjenik ürünler tercih edilmelidir, çünkü bazı parfümler ve kimyasallar kaşıntıyı daha da kötüleştirebilir.
Tıbbi Tedaviler: Evde uygulanan yöntemler yeterli rahatlama sağlamazsa, tıbbi müdahale gerekebilir. Topikal kortikosteroidler, kaşıntı ve iltihabı azaltmada etkili olan reçeteli kremler ve merhemlerdir. Bunlar, hafif ila orta şiddette kaşıntı için genellikle ilk tercih edilen tedavi yöntemidir. Daha şiddetli vakalarda veya topikal kortikosteroidlere yanıt alınamazsa, oral antihistaminikler reçete edilebilir. Bu ilaçlar, vücutta kaşıntıya neden olan histaminin etkisini bloke eder. Ayrıca, topikal kalsiyum inhibitörleri gibi diğer ilaçlar da kaşıntıyı azaltmak için kullanılabilir. Ciddi veya kronik kaşıntı vakalarında, fototerapi (ışık tedavisi) veya sistemik ilaçlar (örneğin, siklosporin) gibi daha gelişmiş tedavi yöntemlerine başvurulabilir.
Altta Yatan Nedenlerin Tedavisi: Kaşıntının altında yatan bir neden varsa, bu nedenin tedavi edilmesi çok önemlidir. Örneğin, egzama, sedef hastalığı veya alerjik reaksiyon gibi dermatolojik durumlar kaşıntıya neden olabilir. Bu durumların tedavisi, kaşıntının ortadan kalkmasına yardımcı olabilir. Bir dermatoloğa danışmak, kaşıntının nedenini belirlemek ve uygun tedavi planını oluşturmak için önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık %20’si hayatının bir döneminde egzamadan muzdariptir ve bu durum sıklıkla şiddetli kaşıntıya neden olur. Dolayısıyla, doğru teşhis ve tedavi, yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.
Önleyici Tedbirler: Kaşıntıyı önlemek için, cildinizi nemli tutmak, tahriş edici maddelerden kaçınmak, stres seviyenizi yönetmek ve alerjenlerden uzak durmak önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı bir beslenme düzeni uygulamak ve yeterli uyku almak da bağışıklık sistemini güçlendirerek cildi daha sağlıklı tutmaya yardımcı olabilir. Kaşıntı şiddetliyse veya evde yapılan tedavilere rağmen geçmiyorsa, mutlaka bir sağlık uzmanına danışmanız gerekmektedir.
Ne Zaman Doktora Gidilmeli?
Kaşıntılı cilt, birçok insanın karşılaştığı yaygın bir sorundur. Çoğu zaman, basit cilt kuruluğu, alerjik reaksiyonlar veya böcek ısırıkları gibi hafif nedenlerden kaynaklanır ve evde kolayca tedavi edilebilir. Ancak, bazı durumlarda kaşıntı daha ciddi bir altta yatan sağlık sorununu işaret edebilir ve derhal tıbbi müdahale gerektirir. Bu nedenle, ne zaman bir doktora danışmanız gerektiğini bilmek son derece önemlidir.
Kaşıntı şiddetli ise ve evde yapılan tedavilere yanıt vermiyorsa, bir doktora başvurmalısınız. Örneğin, birkaç günden fazla süren şiddetli kaşıntı, uykunuzu engelliyorsa veya günlük aktivitelerinizi etkiliyorsa, tıbbi yardım almanız gerekir. Bu sürekli kaşıntı, kronik bir cilt rahatsızlığının veya başka bir tıbbi durumun belirtisi olabilir.
Kaşıntıyla birlikte başka semptomlar da yaşıyorsanız, örneğin ateş, şişme, kızarıklık, kabarcıklar, akıntı, yara veya deri döküntüsü gibi, vakit kaybetmeden doktora başvurmanız kritik öneme sahiptir. Bu semptomlar, ciddi bir enfeksiyon, alerjik reaksiyon veya otoimmün hastalığı gösterebilir. Örneğin, kızamıkçık gibi bulaşıcı bir hastalık, şiddetli kaşıntıyla birlikte yüksek ateş ve döküntüye neden olabilir. Bu durumların hızlı bir şekilde tedavi edilmesi çok önemlidir.
Kaşıntı ile birlikte ateş, halsizlik ve kilo kaybı gibi sistemik semptomlar yaşamanız durumunda da vakit kaybetmeden doktora görünmelisiniz. Bu belirtiler, ciddi bir altta yatan hastalığı, örneğin kanser veya bağışıklık sistemi bozukluğunu işaret edebilir. Elbette bu durumlar nadirdir, ancak ihmal edilmemelidir.
Kaşıntı, özellikle yüz, ağız veya genital bölge gibi hassas bölgelerde yoğunlaşıyorsa, bir doktora danışmanız önemlidir. Bu bölgelerdeki kaşıntı, ciddi bir enfeksiyon veya alerjik reaksiyonun işareti olabilir ve hızlı tedavi gerektirir. Amerika Alerji, Astım ve İmmünoloji Akademisi’nin verilerine göre, alerjik reaksiyonlar her yıl milyonlarca insanı etkilemekte ve bazı durumlarda ölümcül olabilmektedir.
Evde uyguladığınız tedaviler sonucunda durumunuz kötüleşiyorsa veya iyileşme belirtisi göstermiyorsa, mutlaka bir dermatolog veya genel tıp doktoruna danışmalısınız. Yanlış tedavi yöntemleri, cilt durumunu daha da kötüleştirebilir ve iyileşme sürecini uzatabilir. Bir uzmanın doğru teşhis koyması ve uygun tedavi planını oluşturması önemlidir.
Sonuç olarak, kaşıntılı cilt genellikle hafif bir rahatsızlıktır, ancak bazı durumlarda ciddi bir sağlık sorununu işaret edebilir. Yukarıda belirtilen durumlardan herhangi birini yaşıyorsanız, vakit kaybetmeden bir doktora danışmaktan çekinmeyin. Erken teşhis ve tedavi, ciddi komplikasyonların önlenmesinde hayati önem taşır.
Bu çalışmada, ciltte oluşan kaşıntının çeşitli nedenleri ve bunlara yönelik çözüm yöntemleri kapsamlı bir şekilde ele alındı. Kaşıntının basit bir rahatsızlıktan ciddi bir hastalığın belirtisi olmasına kadar geniş bir yelpazede ortaya çıkabileceği vurgulandı. Alerjik reaksiyonlar, enfeksiyonlar (mantar, bakteri, parazit), cilt hastalıkları (egzama, sedef, kurdeşen), böcek ısırıkları, kuru cilt ve psikolojik faktörler gibi birçok etkenin kaşıntıya yol açabileceği gösterildi. Her bir nedenin belirtileri ve tanı yöntemleri ayrıntılı olarak incelendi.
Çalışmada ayrıca, kaşıntının tedavisinde kullanılan çeşitli çözüm yöntemleri ele alındı. Bunlar arasında topikal kremler ve merhemler (kortikosteroidler, antihistaminikler), oral ilaçlar (antihistaminikler, antibiyotikler, antifungal ilaçlar), evde bakım yöntemleri (soğuk kompresler, nemlendiriciler, yatıştırıcı banyolar) ve tıbbi müdahaleler (fototerapi, biyopsi) yer almaktadır. Kaşıntının altında yatan nedene bağlı olarak uygun tedavi yönteminin seçilmesinin önemi vurgulandı. Doğru tanı ve kişiye özel tedavi planı, kaşıntı şikayetini azaltmada ve yaşam kalitesini artırmada kritik rol oynamaktadır.
Gelecek trendler ve öngörüler açısından bakıldığında, kişiselleştirilmiş tıp yaklaşımı ile kaşıntı tedavilerinde önemli gelişmeler beklenmektedir. Genomik ve proteomik çalışmalar, kaşıntının altında yatan moleküler mekanizmaların daha iyi anlaşılmasına ve daha hedefli tedavi stratejilerinin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca, yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojilerinin, kaşıntı teşhisinde ve tedavi planlamasında kullanımı artarak daha doğru ve hızlı sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır. Yeni nesil anti-kaşıntı ilaçlarının geliştirilmesi de önemli bir gelişme alanı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sonuç olarak, ciltte oluşan kaşıntı karmaşık bir problem olup, çözümü için multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Bu çalışma, kaşıntının nedenlerini ve çözüm yöntemlerini anlamak için kapsamlı bir kaynak oluşturmaktadır. Ancak, kaşıntı şikayeti yaşayan bireylerin, doğru tanı ve tedavi için mutlaka bir dermatoloğa veya ilgili sağlık uzmanına başvurmaları önem taşımaktadır. Erken teşhis ve tedavi, kaşıntının uzun süreli etkilerinden korunmada ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde büyük önem arz etmektedir.