Sağlık

Kansızlık (Anemi) Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Kansızlık, yani anemi, vücuttaki kırmızı kan hücrelerinin sayısının veya hemoglobin seviyesinin normalin altında olmasıyla karakterize yaygın bir sağlık sorunudur. Kırmızı kan hücreleri, vücudun dokularına oksijen taşımaktan sorumludur ve sayılarının azalması veya işlevlerinin bozulması, birçok organ sistemini etkileyerek çeşitli belirtilere ve sağlık sorunlarına yol açabilir. Dünya çapında milyonlarca insan anemiyle mücadele etmekte olup, bu durumun yaygınlığı yaş, cinsiyet ve coğrafi konum gibi faktörlere göre değişmektedir. Örneğin, Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %33’ü anemi riski altında bulunmaktadır ve özellikle hamile kadınlar, küçük çocuklar ve gelişmekte olan ülkelerdeki bireyler daha yüksek risk altındadır. Bu rakamlar, anemiden kaynaklanan sağlık yükünün ve ekonomik maliyetinin ne kadar büyük olduğunu göstermektedir.

Anemiden kaynaklanan sağlık sorunları oldukça çeşitlidir. Oksijen taşıma kapasitesinin azalması nedeniyle, anemi yaşayan kişilerde yorgunluk, halsizlik, nefes darlığı ve baş dönmesi gibi belirtiler sıklıkla görülür. Daha ciddi durumlarda ise, anemi kalp yetmezliğine, organ hasarına ve hatta ölüme bile yol açabilir. Anemiden kaynaklanan sağlık sorunlarının çeşitliliği ve ciddiyeti, bu durumun erken teşhis ve tedavisinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Anemide erken müdahale, semptomların şiddetini azaltabilir ve yaşam kalitesini iyileştirebilir. Örneğin, hafif anemi yaşayan bir birey, düzenli beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzı değişiklikleriyle semptomlarını kontrol altına alabilirken, daha ağır vakalarda ilaç tedavisi gerekebilir. Bu nedenle, aneminin belirtilerini tanımak ve gerekirse tıbbi yardım almak son derece önemlidir.

Bu belgede, aneminin çeşitli belirtilerini ve bunların şiddetini etkileyebilecek faktörleri detaylı bir şekilde ele alacağız. Farklı anemi türlerini, her birinin altında yatan nedenleri ve bunların teşhis yöntemlerini açıklayacağız. Ayrıca, aneminin etkili tedavi yöntemlerini, yaşam tarzı değişikliklerini, ilaç tedavilerini ve diğer tedavi seçeneklerini kapsamlı bir şekilde inceleyeceğiz. Amaç, okuyuculara anemi hakkında kapsamlı bir bilgi sağlamak ve bu yaygın sağlık sorunuyla başa çıkmak için gerekli araçları vermektir. Konunun karmaşıklığını ve farklılıklarını anlamak, hem sağlık profesyonelleri hem de anemiyle mücadele eden bireyler için önemlidir. Bu kapsamlı yaklaşım, okuyucuların kendi durumlarını daha iyi anlamalarına ve sağlıklı kararlar almalarına yardımcı olacaktır.

Kansızlık Belirtileri Nelerdir?

Kansızlık, vücuttaki kırmızı kan hücrelerinin sayısının azalması veya bu hücrelerin hemoglobin düzeyinin düşmesi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Hemoglobin, oksijeni vücudun çeşitli bölgelerine taşıyan bir proteindir. Kansızlığın birçok farklı nedeni vardır ve belirtileri kişiden kişiye değişebilir. Bazı kişilerde belirtiler hafif olabilirken, bazılarında oldukça şiddetli olabilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 1,62 milyar insan kansızlık yaşıyor ve bu durum, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaygın bir sağlık sorunudur.

En yaygın kansızlık belirtileri arasında yorgunluk ve halsizlik yer alır. Bu belirtiler genellikle hafif başlayıp zamanla şiddetlenebilir. Birçok kişi, günlük aktivitelerini gerçekleştirmekte zorluk çeker ve sürekli yorgun hisseder. Bu yorgunluk, sadece fiziksel aktivitelerden sonra değil, dinlenme halinde bile ortaya çıkabilir. Örneğin, bir kişi normalde zevk aldığı aktiviteleri yapmaktan kaçınabilir çünkü kendisini sürekli yorgun hisseder.

Yorgunluğun yanı sıra, solgunluk da sık görülen bir belirtidir. Cilt, göz altları ve tırnaklar soluk bir görünüm alabilir. Bu, kan dolaşımındaki kırmızı kan hücrelerinin azalması nedeniyle oksijenin yeterince taşınamamasıyla bağlantılıdır. Bazı kişilerde, özellikle ellerde ve ayaklarda, soğukluk ve uyuşma hissi de olabilir.

Nefes darlığı, kansızlığın bir diğer yaygın belirtisidir. Vücudun yeterli oksijeni alamaması nedeniyle, özellikle fiziksel aktivite sırasında nefes almada zorluk yaşanabilir. Merdiven çıkmak veya hızlı yürümek gibi basit aktiviteler bile nefes darlığına neden olabilir. Bu durum, günlük yaşam aktivitelerini sınırlayabilir ve kişinin yaşam kalitesini düşürebilir.

Kansızlık, baş dönmesi ve baş ağrısı gibi belirtilere de yol açabilir. Düşük hemoglobin seviyeleri, beyne yeterince oksijen ulaşamamasına neden olabilir, bu da baş dönmesi ve baş ağrısı gibi semptomlara yol açar. Ayrıca, bazı kişilerde kalp çarpıntısı, göğüs ağrısı ve kulak çınlaması gibi belirtiler de görülebilir. Bunlar, vücudun oksijen eksikliğini telafi etmek için daha hızlı çalışmaya çalışmasının bir sonucudur.

Çabuk yorulma, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğü ve sinirlilik de kansızlık belirtileri arasında yer alabilir. Bu belirtiler, düşük oksijen seviyelerinin beyin fonksiyonlarını etkilemesinden kaynaklanır. Ayrıca, iştahsızlık, kilo kaybı ve kabızlık gibi sindirim sistemi sorunları da görülebilir.

Bu belirtilerden herhangi birini yaşıyorsanız, bir doktora başvurmanız önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, kansızlığın ciddi komplikasyonlarının önlenmesinde hayati önem taşır. Doktorunuz, kan testleri ve fizik muayene ile kansızlığın nedenini belirleyebilir ve size uygun bir tedavi planı önerebilir.

Kansızlık Teşhisi ve Tanısı

Kansızlık (anemi), kandaki hemoglobin seviyesinin normalin altına düşmesiyle karakterize bir durumdur. Hemoglobin, oksijeni vücudun çeşitli bölgelerine taşıyan kırmızı kan hücrelerinde bulunan bir proteindir. Kansızlığın teşhisi, fiziksel muayene, kan testleri ve bazen de diğer testler kullanılarak yapılır. Teşhis sürecinin amacı, kansızlığın altta yatan nedenini belirlemek ve en uygun tedavi planını oluşturmaktır.

Teşhis genellikle hastanın şikayetleri ve fiziksel muayene bulguları ile başlar. Hasta yorgunluk, halsizlik, nefes darlığı, baş dönmesi, baş ağrısı, soluk cilt gibi şikayetlerle doktora başvurabilir. Fiziksel muayene sırasında doktor, deri rengini, kalp atış hızını ve diğer vital bulguları kontrol eder. Örneğin, soluk bir cilt kansızlığın önemli bir göstergesidir. Ancak, fiziksel muayene tek başına kansızlığı teşhis etmek için yeterli değildir. Kesin tanı için kan testleri gereklidir.

Tam kan sayımı (CBC), kansızlığın teşhisinde en yaygın kullanılan testtir. CBC, kırmızı kan hücrelerinin sayısını, hemoglobin seviyesini, hematokrit seviyesini (kanın kırmızı kan hücreleri tarafından ne kadarının kaplandığını gösteren bir ölçü) ve ortalama kırmızı kan hücresi hacmini (MCV) ölçer. MCV değeri, kansızlığın sınıflandırılmasında önemli bir rol oynar. MCV düşükse (mikrositik anemi), demir eksikliği anemisi gibi durumlardan şüphelenilebilir. MCV yüksekse (makrositik anemi), B12 vitamini veya folik asit eksikliği gibi sorunlar düşünülebilir. Normal MCV değerine sahip anemi ise normosit anemi olarak adlandırılır.

CBC’nin yanı sıra, kansızlığın nedenini belirlemeye yardımcı olmak için başka kan testleri de yapılabilir. Bunlar arasında demir seviyesi, ferritin seviyesi, transferrin reseptörü seviyesi (demir eksikliği anemisini belirlemek için), B12 vitamini seviyesi, folik asit seviyesi ve retikülosit sayımı (kemik iliğinin yeni kırmızı kan hücreleri üretme kapasitesini değerlendirmek için) bulunur. Bazı durumlarda, kemik iliği biyopsisi veya diğer uzmanlık testleri gerekebilir. Örneğin, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelinde demir eksikliği anemisi en yaygın anemi türüdür ve özellikle kadınlarda ve çocuklarda sık görülmektedir.

Teşhis sürecinin amacı, sadece kansızlığın varlığını belirlemekle kalmaz, aynı zamanda altta yatan nedeni belirlemektir. Bu nedenle, kapsamlı bir değerlendirme ve uygun testler, doğru tedavi planının oluşturulması ve komplikasyonların önlenmesi için çok önemlidir. Erken teşhis ve tedavi, kansızlığın olumsuz etkilerini azaltmaya yardımcı olur ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirir.

Sonuç olarak, kansızlık teşhisi, kapsamlı bir değerlendirme ve çeşitli kan testleri gerektiren karmaşık bir süreçtir. Doğru tanı ve uygun tedavi, hastanın iyiliği için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, yorgunluk, halsizlik veya diğer kansızlık belirtilerini yaşayan kişilerin, bir sağlık uzmanına danışmaları ve gerekli testleri yaptırmaları önemlidir.

Kansızlık Tedavi Yöntemleri

Kansızlık (anemi), kandaki hemoglobin seviyesinin düşük olmasıyla karakterize bir durumdur. Hemoglobin, oksijeni vücudun her yerine taşıyan kırmızı kan hücrelerinde bulunan bir proteindir. Kansızlığın birçok nedeni vardır ve tedavi yöntemi, kansızlığın altta yatan nedenine bağlı olarak değişir. Tedavi, genellikle kansızlığın nedenini gidermeyi ve hemoglobin seviyelerini yükseltmeyi amaçlar.

Demir eksikliği anemisi, dünyada en yaygın kansızlık türüdür. Bu durum, vücutta yeterli demir olmamasından kaynaklanır. Demir, hemoglobin üretmek için gereklidir, bu nedenle demir eksikliği anemisi, düşük hemoglobin seviyelerine yol açar. Demir eksikliği anemisi tedavisi genellikle oral demir takviyeleri ile yapılır. Bu takviyeler, vücudun demir depolarını yeniden doldurmasına yardımcı olur ve hemoglobin seviyelerinin artmasını sağlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 2 milyar insan demir eksikliği anemisinden etkilenmektedir. Tedavinin başarısı, demir takviyelerinin düzenli olarak alınmasına ve demir emilimini artıran besinlerin tüketilmesine bağlıdır. Bazı durumlarda, demir eksikliği ciddi ise intravenöz demir tedavisi gerekebilir.

B12 vitamini eksikliği anemisi, vücutta yeterli B12 vitamini olmamasından kaynaklanır. B12 vitamini, hemoglobin üretiminde önemli bir rol oynar. Bu tip anemi, genellikle vejetaryen veya vegan diyetleri uygulayan kişilerde, mide-bağırsak sorunları olanlarda veya B12 vitamini emilimini engelleyen bazı tıbbi durumlarda görülür. Tedavi, genellikle B12 vitamini enjeksiyonları veya oral B12 vitamini takviyeleri ile yapılır. Enjeksiyonlar, vücudun B12 vitaminini daha etkili bir şekilde emmesini sağlar. Düzenli takviye ve kontrollü beslenme ile B12 vitamini eksikliği anemisi başarıyla tedavi edilebilir.

Folik asit eksikliği anemisi ise, vücutta yeterli folik asit olmamasından kaynaklanır. Folik asit, hücre büyümesi ve gelişimi için gereklidir ve hemoglobin üretiminde önemli bir rol oynar. Hamile kadınlar ve alkol bağımlılığı olan kişilerde folik asit eksikliği anemisi riski daha yüksektir. Bu durumun tedavisi genellikle folik asit takviyeleri ile yapılır. Düzenli folik asit alımı, hemoglobin seviyelerinin yükselmesine ve anemi belirtilerinin azalmasına yardımcı olur. Hamilelik planlayan kadınların folik asit takviyesi almaları, nöral tüp defektlerini önlemek açısından da son derece önemlidir.

Bazı durumlarda, kansızlık kronik hastalıklar (örneğin, böbrek hastalığı, kanser) veya kemik iliği hastalıkları nedeniyle oluşabilir. Bu tür kansızlıkların tedavisi, altta yatan hastalığın tedavisine odaklanır. Örneğin, böbrek hastalığına bağlı kansızlıkta, eritropoietin adı verilen bir hormon takviyesi kullanılabilir. Kanser tedavisi gören hastalarda ise, kansızlığın şiddetine bağlı olarak kan transfüzyonları veya diğer destekleyici tedaviler gerekebilir. Bu nedenle, kansızlığın doğru teşhisi ve uygun tedavi planının belirlenmesi için bir doktora danışmak çok önemlidir.

Kansızlığın Türleri

Kansızlık (anemi), kandaki hemoglobin seviyesinin normalin altına düşmesiyle karakterize edilen bir durumdur. Hemoglobin, alyuvarlarda bulunan ve oksijeni vücudun çeşitli dokularına taşımaktan sorumlu olan bir proteindir. Kansızlığın birçok farklı türü vardır ve bunlar, altta yatan nedene ve vücudun hemoglobin üretme veya alyuvar üretme yeteneğini etkileyen faktörlere göre sınıflandırılır. Bu farklı türler, semptomların şiddetini ve tedavi yaklaşımlarını etkiler.

En yaygın kansızlık türlerinden biri demir eksikliği anemisidir. Dünyada en sık görülen anemi türüdür ve özellikle kadınlar, çocuklar ve hamilelerde yaygındır. Demir, hemoglobin üretiminde hayati bir rol oynar ve demir eksikliği, vücudun yeterince hemoglobin üretmesini engeller. Demir eksikliği anemisi, genellikle yetersiz demir alımı, demir emiliminin bozulması veya kronik kan kaybı (örneğin, ağır adet kanaması veya gastrointestinal kanama) nedeniyle oluşur. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya genelinde yaklaşık 2 milyar insan demir eksikliği anemisinden etkilenmektedir.

Vitamin B12 eksikliği anemisi, vücudun yeterli miktarda vitamin B12 alamaması veya emememesi sonucu ortaya çıkar. Vitamin B12, alyuvar üretiminde önemli bir rol oynar ve eksikliği, büyük ve anormal şekilli alyuvarların (megaloblastlar) oluşumuna yol açar. Bu tür anemi, genellikle vegan veya vejetaryen diyetler, malabsorpsiyon bozuklukları (örneğin, Crohn hastalığı veya çölyak hastalığı) veya vitamin B12’nin emilimini engelleyen gastrik atrofi gibi nedenlerle gelişir. Pernisiyöz anemi, vitamin B12’nin emilimini engelleyen bir otoimmün hastalıktır ve vitamin B12 eksikliği anemisinin bir alt türüdür.

Folik asit eksikliği anemisi, folik asit (folat) eksikliğinden kaynaklanır. Folik asit, DNA sentezi ve hücre bölünmesi için gerekli olan bir B vitamini olup, alyuvar üretiminde önemli bir rol oynar. Folik asit eksikliği, yetersiz folik asit alımı, malabsorpsiyon bozuklukları veya bazı ilaçların kullanımıyla ortaya çıkabilir. Hamile kadınlarda folik asit eksikliği anemisi daha sık görülür ve bebeğin gelişimini olumsuz etkileyebilir. Hemolitik anemi ise, alyuvarların erken yıkımından kaynaklanır. Bu durum, genetik bozukluklar, otoimmün hastalıklar veya enfeksiyonlar gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir.

Aplastik anemi, kemik iliğinin yeterli miktarda alyuvar, akyuvar ve trombosit üretmemesiyle karakterizedir. Bu durum, kemoterapi, radyasyon tedavisi veya bazı ilaçların yan etkisi olarak ortaya çıkabilir veya genetik faktörlerden kaynaklanabilir. Orposik anemi ise, genetik bir bozukluk olup, vücudun anormal hemoglobin üretmesine neden olur. Bu durum, özellikle Akdeniz ülkelerinde yaygındır.

Bu sadece kansızlığın bazı yaygın türleridir. Kansızlığın doğru teşhisi ve tedavisi için, bir doktora danışmak ve gerekli kan testlerini yaptırmak çok önemlidir. Tedavi, altta yatan nedene bağlı olarak değişir ve demir takviyesi, vitamin B12 enjeksiyonları, folik asit takviyesi veya ilaçlar gibi yöntemleri içerebilir. Bazı durumlarda, kan nakli gerekebilir.

Kansızlıkta Beslenme Önerileri

Kansızlık (anemi), kandaki hemoglobin miktarının normalin altında olmasıyla karakterize bir durumdur. Hemoglobin, alyuvarlarda bulunan ve oksijeni vücudun farklı bölgelerine taşıyan bir proteindir. Kansızlığın birçok nedeni vardır ve bunlar arasında demir eksikliği, B12 vitamini eksikliği, folik asit eksikliği ve bazı kronik hastalıklar yer alır. Beslenme, kansızlığın önlenmesinde ve tedavisinde önemli bir rol oynar. Doğru beslenme alışkanlıkları, vücudun gerekli besin maddelerini almasını sağlayarak kansızlık semptomlarını hafifletmeye ve genel sağlığı iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Demir eksikliği anemisi, en yaygın kansızlık türüdür. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünya çapında milyarlarca insan demir eksikliği anemisinden etkilenmektedir. Demir, hemoglobin üretiminde hayati bir rol oynar. Bu nedenle, demir açısından zengin besinler tüketmek, demir eksikliği anemisinin önlenmesi ve tedavisi için çok önemlidir. Kırmızı et, kuru baklagiller (mercimek, fasulye), yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı), kuru meyveler (kayısı, kuru üzüm) ve tahıllar demir açısından zengin besin kaynaklarıdır.

Ancak, bitkisel kaynaklı demirin emilimi hayvansal kaynaklı demire göre daha düşüktür. Bu nedenle, bitkisel kaynaklardan demir alımını artırmak için C vitamini açısından zengin besinlerle birlikte tüketilmeleri önerilir. Örneğin, ıspanağı portakal suyu ile tüketmek, demir emilimini artırabilir. Ayrıca, kalsiyum ve fitat gibi bazı maddeler demir emilimini engelleyebilir. Bu nedenle, demir açısından zengin besinleri süt ürünleri veya tahıllarla birlikte tüketmekten kaçınılmalıdır.

B12 vitamini ve folik asit de hemoglobin üretiminde önemli rol oynar. B12 vitamini, çoğunlukla hayvansal ürünlerde bulunurken, folik asit yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller ve tahıllarda bulunur. B12 vitamini eksikliği, özellikle vegan ve vejetaryen bireylerde sık görülebilir. Bu nedenle, bu bireylerin B12 vitamini takviyesi almaları gerekebilir. Folik asit eksikliği ise hamilelik döneminde ciddi sorunlara yol açabilir, bu nedenle hamile kadınların folik asit alımına dikkat etmeleri önemlidir. Tahıl gevrekleri ve bazı meyve suları folik asit ile güçlendirilmiştir.

Sonuç olarak, kansızlığın önlenmesi ve tedavisi için dengeli ve sağlıklı bir beslenme çok önemlidir. Demir, B12 vitamini ve folik asit açısından zengin besinleri düzenli olarak tüketmek, kansızlık semptomlarını hafifletmeye ve genel sağlığı iyileştirmeye yardımcı olabilir. Ancak, beslenme tedavisi her birey için farklılık gösterebilir. Bu nedenle, kansızlık şüphesi olan kişilerin mutlaka bir doktora başvurmaları ve bireysel ihtiyaçlarına göre bir beslenme planı oluşturmaları gerekmektedir. Doktorunuzun önerilerini takip etmek ve gerekli durumlarda takviye kullanımı hakkında bilgi almak çok önemlidir.

Bu raporda, yaygın bir sağlık sorunu olan kansızlık (anemi)‘in belirtileri ve tedavi yöntemleri kapsamlı bir şekilde ele alındı. Anemi, vücuttaki kırmızı kan hücrelerinin sayısının veya hemoglobin seviyesinin düşük olmasıyla karakterize edilen bir durumdur ve birçok farklı nedenden kaynaklanabilir. Çalışmamız, demir eksikliği anemisi, vitamin B12 eksikliği anemisi ve orak hücre anemisi gibi çeşitli anemi türlerini ve bunların her birine özgü belirtileri ve tedavi yaklaşımlarını incelemiştir.

Anemi belirtileri oldukça çeşitlidir ve yorgunluk, halsizlik, nefes darlığı, baş dönmesi ve soluk cilt gibi semptomlardan oluşabilir. Ancak, bu belirtiler diğer birçok sağlık sorunuyla da ortaya çıkabileceğinden, doğru tanı için kan testi gereklidir. Erken teşhis ve tedavi, anemiyle ilişkili komplikasyonların önlenmesi için son derece önemlidir. Tedavi, altta yatan nedeni ele almayı ve vücuttaki kırmızı kan hücresi seviyelerini artırmayı amaçlar. Bu, demir takviyeleri, vitamin B12 enjeksiyonları, kemik iliği nakli veya kan transfüzyonu gibi çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilebilir.

Çalışmamız, aneminin ciddi bir sağlık sorunu olduğunu ve erken müdahalenin hayati önem taşıdığını vurgulamıştır. Sağlıklı bir yaşam tarzı, dengeli beslenme ve düzenli sağlık kontrolleri, anemi riskini azaltmada önemli rol oynar. Özellikle risk gruplarındaki bireylerin (hamile kadınlar, çocuklar ve yaşlılar) düzenli olarak kan testlerini yaptırmaları önerilir.

Gelecek trendler açısından, anemi tedavisinde genetik tedaviler ve yenilikçi ilaçlar üzerindeki araştırmalar hızla ilerlemektedir. Kişiselleştirilmiş tıp yaklaşımıyla, bireylerin genetik yapılarının ve yaşam tarzlarının dikkate alınarak daha etkili tedavi yöntemleri geliştirilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca, yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi teknolojilerin anemi teşhis ve tedavisinde kullanılmasıyla daha hızlı ve doğru sonuçlar elde edilebileceği öngörülmektedir. Bu gelişmeler, anemi yönetiminde önemli bir dönüşüm yaratacak ve hastaların yaşam kalitesini artıracaktır.

Sonuç olarak, aneminin etkili bir şekilde yönetilmesi için erken teşhis, uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri esastır. Gelecekteki araştırmaların ve teknolojik gelişmelerin, bu yaygın sağlık sorunuyla mücadelede daha etkili ve kişiselleştirilmiş çözümler sunması beklenmektedir.

ÖNERİLER

Sağlık

Kulak Çınlamasının Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Kulak çınlaması, tıbbi adı tinitus olan ve dışarıdan bir ses kaynağı olmaksızın kulakta veya başta algılanan bir ses olarak tanımlanır.
Sağlık

Beyin Sağlığını Destekleyen Besinler

Beynimiz, vücudumuzun en karmaşık ve hayati organıdır. Düşünme, öğrenme, hatırlama, hareket etme ve duygularımızı düzenleme gibi tüm yaşam fonksiyonlarımızın kontrol